Futbolda önemli olanın para değil çalışma olduğunu, 11 kişilik bir mücadelede kazanma yolunun bireysellik değil takım oyunundan geçtiğini anlayana kadar daha çok böyle geceler yaşarız biz. Tabelaya bakan skorsever güruh, popüler kültüre bulanmış bir ekseriyet sayesinde kahrolmak kader bize. Tebrikler Giresun, tebrikler Hakan Keleş hocam. Sen dersimizi verdin ama nerde çokluk orda ..... hesabı o dersi alamayacak milyonlarca beyin özürlü var bu camiada. Bilen de konuşacak, bilmeyen de, aklı olmayanın fikri olacak. Sonuç ortada, sen dünyanın hangi futbol ülkesinde gördün gece 2 de havaalanında futbolcu karşılayan binlerce ileri zeka ? Bak bakalım Haaland ı Manchester de, Pogba yı Torino da kaç kişi karşılamış ? 

Galatasaray Antalya da son dk. da kazandı. Skorsever olsam ben de bayrama katılırdım da sahada ki oyun Antalya ya yazmadı mı ? Maç 0-0 bitse üzülen Antalya olmayacak mıydı ? Efendim, Benfica dan Seferoviç i almışız. Antalya nın santrfor bölgesinde Hadji Wraght oynadı. Hangisi fark yarattı ? Hangisi heyecanlandırdı ? Giresun ortasahasında oynayan hangi futbolcu Porto lu Oliviera dan, AZ 67 Alkmaar dan gelen Midsjö den fizik, teknil, top kullanma, mücadele açusundan daha zayıf kaldı? 

Sakın yanlış anlamayın, elbette bu takım kaliteli bir takım. Elbette bundan çok daha iyisini yapabilir ve yapacaktır da. Ancak Galatasaray istediğimiz, özlediğimiz Galatasaray olacak ise bu asla birilerinin müthiş performansı ile değil ancak takım oyunu ile olacaktır. Yoksa bir maç Mertens, bir maç Oliviera, bir maç Torrens şapkadan tavşan çıkartacak ise bize yine hüsran demektir.  Şayet arada xda Abdülkerim bir tavşan çıkartır o şapkadan, yandı gülüm keten helva olur sonuçta. Bireysel yetenek elbette önemli, bireysel performanslarla elbette arada maç kazanılacak. Ancak hedef maç değil şampiyonluk ise olmazsa olmaz faktör takım oyunudur. Takımı en çok bozan ise taraftarın aynı formayı terleten gençlere farklı, taraflı yaklaşımlarıdır. Örneğin şu Giresun maçı özelinde Oliviera nın oynadığı futbolu Taylan ya da Berkan oynasa ıslıktan, küfürden geçilmezdi ortalık.

Galatasaray 2 hafta gösterdikleriyle henüz takım olma yolunda adım atamadığını ortaya koydu. Takım pres yapar gibi gözüküyor ancak az biraz pas becerisi olan her takım bu presi güle oynaya geçip defans ile karşı karşıya kalır. Açık konuşalım, böyle pres, böyle baskı olmaz. Olursa da rakibin ekmeğine bal kaymak sürmek olur. Galatasaray a hangi hoca gelirse gelsin şu bireysel hatalara, rakibe maç ikram etmelere engel olamıyor bir türlü. Aynı şeyi Nelson yaptı, Marcao yaptı, Luyindama yaptı, beklerimiz yaptı, defansif orta saha oyuncularımız yaptı hatta forvetlerimiz bile yaptı, şimdi de Abdülkerim yaptı. Eğer bir hoca çıkıp da kaleciye geri pası, stoper ve bekler arası sıkan, bıktıran pasları yasaklamazasa bu seri böyle sürer gider. Şunu da anlamakta zorlanıyorum, arkadaş stoperler bir şekilde orta saha oyuncularına topu veriyorlar. Ancak Geçen senelerde bu bölgede oynayan Taylan ve Berkan yetersizdi ve bu da taraftarın tepkisine yol açıyor, top kaybı ile defans zora giriyor, oyun kurulamıyor, ofansif zenginlik sağlanamıyordu. Hadi şimdi Porto dan Oliviera, AZ Alkmaar dan Midscjö, Arsenal den Torrens geldi bu göbeğe. Ayaklarına aldıkları , buluştukları 10 toptan 6 sını Nelson a, 3 ünü Abdülkerim e, 1 ini de beklere veriyorlar. Arkadaş eğer oyunu stoperler ve bekler kuracak, ya da topu ileri şişirecekler ise biz ne diye orta saha için bu kadar para harcadık ? Biz niye Taylan a, Berkan a bu kadar tepki gösterdik ? Pekala Taylan da Nelson dan topu alıp Abdülkerim e verebilirdi.

Elbette takım daha çok yeni, elbette ilk 11 de 7-8 hatta 9 oyuncu ilk defa beraber oynuyor. Elbette Okan Buruk a zaman verilmeli, sabır gösterilmeli. Ancak 2 resmi maçta verilen fotoğraf hiç de iç açıcı, ümit verici değil. Takımın mücadele etmek istemesine, iyi niyetine lafım yok ancak pozitif futbol adına 180 dk. nın belki 8-10 dk. sı umut vaad ediyor. Ayrıca belki Antalya geçen sezondan kalma bir alışkanlığa sahip olabilir ama Giresun da en az 5-6 yeni oyuncuyla bizden kat kat takım olmayı becermiş maalesef.