Makale Yaz
avrupa1905fatihi
Bu haberi yazdır
Adnan Öztürk ile Ayağa Kalkarız
 Kas
05
 2014

Dortmund maçı, ilk 11 dizilişi oyun anlayışı ve sistem olarak doğruya yakındı. Sokaktan bir Galatasaraylı bulsak ve ilk 11’i kurmasını istesek, mantık olarak aynı şeyleri düşünse de, Dortmund maçına daha doğru bir ilk 11 ile başlardı.

Elinde Telles diye bir adam var. Brezilyalıların piyasası da var. Madem kadroda düşünmüyorsun ve madem bu kadar defansif başlayacaksın maça, o zaman Telles’i oynatacaksın. Orada oynatma, burada oynatma, nerede oynatacaksın hoca?

Galatasaray hâla, lig için Sabri’den, Avrupa için Hakan Balta’dan medet umuyor. Maalesef taktir bu ya, Hakan Balta’da gol attı. Galatasaray yine, eskimiş ve umut vermeyen isimlere bundan sonra da muhtaç olacak gibi gözüküyor.

Şişirilmiş ve çok kişi olan kadrolar, özellikle Türkiye de dezavantajdır. Sıkıntılar işte bu zihniyetten doğuyor. Sabri ve Hakanları yollamadıkça, kimi getirirsen getir onlara muhtaç kalırsın. Kadroda gereksiz onlarca isim var. Galatasaray ocak ayında bunların büyük bölümünden kurtulmalıdır.

Neresine sitem etsem, nereden başlasam bilmiyorum. O kadar yanlış işler yapıyor ki Prandelli, ilk yarı da savunma uyurken 1 gol yedi Galatasaray…

İkinci yarı Prandelli’nin oyuna en ufak müdahalesi bile yok. Oyuncu değiştirmeyebilir 1-0’da ama oyun anlayışı olarak bir hareketlilik, ufak çaplı ve Dortmund’u biraz tedirgin edecek arayışa bile girmedi hoca…

Galatasaray 2’inci golü yedikten sonra, ben bir Galatasaraylı olarak, Prandelli’nin Dzemaili ve Selçuk ikilisinden birini oyundan alıp, Hamit’i o bölgeye çekip, Bruma’yı sağ tarafa çekmesini bekledim. Anlaşılan Prandelli bu kadarını bile düşünemedi.

Dortmund 2’iyi bulmuş, ön tarafa top süren adamın yok, sıfıra inemiyorsun, ilk yarı Tarık ile sıfıra 1 kez indin, Sneijder altı pasa yakın yerden röveşatayı biraz daha iyi vursa öne geçecektin. Bunu bile unutmuş olmalı Prandelli ki, sıfıra inecek, adam geçebilen ve ileri top taşıyabilen Bruma hamlesini yapamadı. Aynı şekilde böyle bir adam daha vardı; Olcan Adın…

O hamlede gelmedi. Prandelli kenarda mışıl mışıl uyurken, Galatasaray yan toptan tam anlamı ile tesadüf bir gol buldu. Prandelli hoca olduğunu düşünmeye başladı sanırım. Yine oyuna bir müdahale yapıp, Bruma ve Olcan ikilisinden birinin değişikliğini bile düşünmedi.

Veya Burak’ı oyuna alıp, Selçuk’u çıkarmayı ve de maçın başından beri neredeyse her hava topunu sağa sola indiren Umut ile önde baskı kurmayı bile aklından geçirmedi Prandelli…

Prandelli yüzünden maçın 2-1 olmasından sonra bile, Dortmund’u zerre kadar tedirgin edemedik. Bir Galatasaraylı olarak bunu hazmedemedim. Üstelik 2-1’den sonra Galatasaray’da toparlanır gibi oldu ve tek eksik bir oyuncu değişikliğiydi. Öne top taşıyıp adam eksilten kenarda iyi oyuncular varken, uyudukça uyudu bu hoca…

Neticede Dortmund attı 3’ü… Sonra bir baktım, kenarda iyi adamlar varken Yasin’i aldı oyuna Prandelli… Bu kadar da olmaz demeye kalmadı, birde alay eder gibi Burak’ı 85’de aldı. O aralar Dortmund 4’ü de attı. ‘Prandelli sen çok yaşa’ dediler ve bizi İstanbul’a yolladılar.

Elin Anderlecht’i de Londra’da 3-0’dan 3-3’e getirdi maçı... Golleri de 61, 73 ve 90’da attılar. Kimin takım, kimin hoca olduğu ortada.

Zaten Galatasaray, Kasımpaşa maçını da içerde tesadüfen kazandı. Sabri korner atacakta, Selçuk aşıracakta, Umut atacak… 40 sene düşünsem aklıma gelmez ama oldu işte…

Şuan ara sıra tökezleyen Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye güveniyor yönetim. Zannediyorlar ki, bunlar böyle gider. Göreceksiniz, 7-8 hafta sonra Galatasaray mantık olarak tamamen yarışın dışarısında kalacak ve Ş.ligine gidemeyeceği de mantık olarak kesinleşecektir.

Bu hoca kaldığı sürece, ikinci yarının 20-25 haftaları oynanırken de Galatasaray’ın Uefa’ya bile gitme ihtimali mantıksal olarak zor gözükecektir. 28’inci haftalarda da bu matematiksel olarak kesinleşir. Ben de o zaman bu kayıtlı olan bu makalemi tekrar paylaşır ve kasım ayında söylediklerimin bire bir çıktığını Prandelli şakşakçılarına ispatlamış olurum.

Galatasaray acilen Prandelli’yi göndermeli.

Hikmet Karaman gelebilir. Yılmaz Vural’da olur. Hatta Ersun Yanal hamlesi de düşünülebilir. Tek çare bu hoca olmayan hocadan bir an önce kurtulmaktır. En azından Uefa’ya gitme işini riske atmamış oluruz. Daha çok puan toplarız ve ileride doğabilecek bir yıkımın önüne geçmiş oluruz.

Bu 3 antrenörden birine takım 1+1 yıllık, göstermelik olarak emanet edilmeli. Sezon sonu, bu hocalardan biri [artık hangisi gelmişse], Galatasaray’ı gözle görülür bir yükseltişe geçmiş ve takır takır oynatmışsa önümüzde ki sezon da devam edilebilir ama ben öyle olacağını pek sanmıyorum. Zira Prandelli’den iyi olacakları kesin. Avrupa’ya Uefa olsa bile önümüzde ki yıl mutlaka katılmalıyız ve bu ancak vermiş olduğum 3 isimden birinin gelmesi dahilinde olur.

Bu önerim dahice bir öneri değil, tamamen aşikardır.

Değinmek istediğim bir konuda, Mayıs ayında ki başkanlık seçimi…

Bu seçim Galatasaray’ın tamamen kaderini belirleyecek. Kongre üyeleri tamamen tarafsız ve akıllı davranmalı.

Galatasaray camiasında 2 tane bu işi yapabilecek adam var. Biri Haluk Ulusoy, diğeri Adnan Öztürk…

Çünkü bu 2 isimde yumruğunu masaya vuran, sert, liderlik vasfı olan ve otoriter isimler. Fakat bir gerçek var ki, Ulusoy Federasyon başkanlığına hazırlanıyor. Galatasaray’a başkan olmak gibi bir düşüncesi yok.

O zaman geriye tek seçenek kalıyor o da; Adnan Öztürk.

Ali Dürüst ve Albayrak ikilisi de Öztürk’ün listesinde olursa, baştaki sıkıntıları gidermiş oluruz.

Ali Dürüst ve Albayrak’dan muhteşem 2’inci adam olur ama asla başkan olamazlar. Ali Dürüst, Öztürk’e göre pasif kalıyor. Yani daha iyisi varken, Dürüst’ü düşünmek bence stratejik bir hata olur. Albayrak ise aşırı şekilde duyguları ile hareket eden birisi… Duyguları ile hareket eden insanlardan, otoriter ve liderlik vasfı yok ise, 1’inci adam olmalarını beklemek tamamen başlı başınca hatadır.

Bu yüzden, Ali Dürüst ve Albayrak Galatasaray’da hep olmalı diyorum ama 2’inci adam olarak kalmalılar.

Adnan Öztürk’ün anlattıklarına, duruşuna, konuşmalarına biraz göz gezdirin. Tam anlamı ile bir lider. Benim babamın oğlu değil. Ben 2010’dan beri Adnan Öztürk’ün başkan olmasını söyledim. Polat ile girdiği seçim yarışında da onu destekledim.

Aysal başkan olduğunda da yönetimde olmasını istedim. Şimdi yine aynı şeyleri söylüyorum. Zaten başkanlığa mayıs ayında aday olduğunu söyledi.

Hem başkanlık için uzun ömürlü olacak bir yaşta. 51 yaşında ve uzun seneler bu görevi götürür. Hem de anlattığım gibi bir isim. Dobra ve de akıllı. Yıllardır bu camianın içerisinde…

Hayatında da çok başarılı bir insan olduğunu, araştırdığınız zaman kolay bir şekilde görebileceksiniz. Ribery transferinin mimarlarından… O zaman Ribery’inin kaçırılmasına, en sert tepkiyi ortaya koyup Fıfa’da en çok mücadele verenlerden…

Rest çeken, sorumluluk alan, doğruları konuşan, taraftara kulak veren bir insan. Galatasaray bu hususta çok şanslı ve bu şansı mayıs ayında ki seçimde kullanmak zorunda…

Başka bir kurtuluş yolu yok.

Diğer etapta, önümüzde ki yıl Adnan Öztürk başkanlığı altında oluşturulacak teknik heyetinde büyük bir önemi var.

Adnan Öztürk akıllı ve kimyamızı iyi biliyor.

Eğer başkan olursa, Galatasaray’ın çoğu futbolcusunu göndereceğini tahmin ediyorum. Çoğu futbolcuyu satacaktır. En başta da kendisi gibi düşünen bir antrenör ile anlaşacaktır. Getireceği hocanın da, Galatasaray taraftarına muazzam bir heyecan vereceğini düşünüyorum.

Takip ettiğim kadarı ile bu tür demeçleri lafları iyi seçerek vermekte…

Anladığım kadarı ile, 40-45 yaşlarında ve saha kenarında hop oturup hop kalkan, hücum futbol oynayan bir hoca ile çalışacak. Geçenlerde Avrupa futbolundan birkaç antrenörü övdü katıldığı bir programda…

İyi takip ediyor ve iyi analiz ediyor. Aç bir hoca getirecektir. Ve de kimse bu kim demeyecektir.

Ayrıca Öztürk’ün bugüne kadar vermiş olduğu demeçlerden çıkardığım, sanırım Ribery’i gibi futbolcular bulacak. Bunu yaparken de sürekli dostlarının bulunduğu Fransa’ya çıkarma yapacak. Zamanın da Metz’den Ribery’i böyle getirmişti…

Zaten son katıldığı programları incelerseniz, bunları anlamanız hiç zor olmayacaktır.

Bonservisi elinde olan, maliyeti ucuz ve mümkün olduğunca düşük bonservis fiyatı olan isimlere yöneleceğini düşünüyorum. Anlattıklarından bunu çıkardım.

Sürekli örnekler vererek; ‘Şu bunu 10 milyona aldı, bu bunu 3’e aldı’ diyerek çok örnek veriyor. Öztürk işi çözmüş anlaşılan. Takip etmenizi rica ediyorum…

Tabi bütün bunları yaparken de, Galatasaray’ın içinde bulunduğu ekonomik darlığı ve oyuncu işe yaramazlığını anlayabilecek bir antrenöre ihtiyaç var…

Kısıtlı imkanlar ile büyük işler başaracak bir antrenör lazım. Lucescu bu işi iyi yapıyordu. Gerets’de böyle bir isimdi… Bence Bilic’de bu profillerde bir antrenör.

Ben Lucescu ve Gerets’i önümüzde ki yıl için düşünmüyorum. Geçen sezon olsa farklı düşünebilirdim ama artık geçti. Anladığım kadarıyla, Öztürk’de zaten düşünmüyor olmalı ki,  Avrupa futbolundan çok değişik ve iyi analiz ettiği hocaları övüp duruyor…

Ben bir Galatasaraylı olarak mayıs ayını büyük bir heyecanla bekliyorum. Yapılması gerekenlerin de bunlar olması gerektiğine, kendi fikirlerim doğrultusunda inanıyorum.

Başka bir çözüm yolu olacağına da, yine kendi fikirlerim doğrultusunda inanmıyorum.

Tüm Galatasaraylılara sevgi ve saygılarımla…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2016
  2015
  2014
  2013
  2012
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...