Tromsö faciasını iyi hatırlayan bir taraftar olarak Östersunds’a elenmemizi ifade edecek kelime bulamıyorum. Trömso ile oynadığımız ilk maçta zeminde bir karış su vardı, kaldı ki Trömso o dönem Premier Lige oyuncu gönderen bir takımdı. Küçümsemek istemiyorum ama geçen sene Süper Ligden düşen takımlar bile Östersunds’a elenmezdi. Tarihimizin en kötü Avrupa kupası neticesine imza atan yönetim, hoca ve oyuncu kadrosunu tebrik etmek gerekir. Rezalet öyle bir boyutta ki Tolga Ciğerci’nin yıllık garanti ücreti neredeyse Östersunds’un toplam bütçesine denk geliyor.

Ben bu neticenin hazır olmamız ya da Östersunds’un çok hazır olması ile alakası olduğunu düşünmüyorum. Sezonu bu tarihte açacağımız ve resmi maç yapacağımız belli iken hazırlıkların buna göre yapılmaması bizim suçumuz. Tüm bunlar bir yana kafamdan günlerdir atamadığım bir soru var. İki takım arasında bu kadar büyük mali fark varken nasıl oluyor da turu Östersunds geçiyor. İnanın Galatasaraylı oyuncuları hiç tanımayan biri Östersunds maçlarını izlese ve Galatasaray’dan oyuncu transfer etmek ister misin diye sorsalar cevabı belki Gomis haricinde üste para verseler kimseyi istemem olur.

Geçen sene Bruma ve Sneijder olmaksızın topu rakip kaleye bile götüremeyen bir kadrodan bu ikisini çıkarınca netice aslında normal. Elimizde gerçekten çok çok kötü ve bir o kadar pahalı bir kadro var. Eski yıllara dönük mali denetim yaptıracağını iddia edip bir daha konuyu hiç açmayan yönetimin hiçbir işe yaramayan ama çuvalla para ödenen kendi transferleri de tarihin en kötü kadrolarında biri olarak anılacak takımda önemli bir yer tutmaktadır.    

Bruma, Sneijder ve Poldolski’nin ayrılmasından sonra takımda işe yarar bir tek Muslera kaldı yeni transferlerimiz hariç geri kalını Östersunds’u bile eleyemeyecek durumda daha acısı iki maçta kaleyi bulan şut sayımız dört.  Akıl alır gibi değil bu kadar kötü bir takıma karşı 180 dk da çerçeveyi dört kez bulabildik. Sırf bu bile hoca ve oyuncu kadromuz ile ilgili çok şey söylüyor.

Şu ana kadar Maicon, Mariano, Belhanda ve Gomis’i aldık. Transferlerin eleştirilecek çok bir tarafı yok. Elimizdeki kadro o kadar kötü ki bu isimlerle yan yana bile yazılmaları anlamsız oluyor.  Muslera’yı da sayarsak 5 tane ilk on bir oyuncumuz var. Bu demek oluyor ki bize hala bir stoper, bir sol bek, iki kanat ve iki tane merkez orta saha (6 ve 8 numara) oyuncusu olmak üzere 6 tane daha oyuncu lazım. Görünen bir 6 numara ve bir kanat oyuncusu alacağımız yönünde. Yani Feghouli ve Fernando transferleri de olursa hala sol bek, stoper, 8 numara ve sol kanat oyuncumuz yok. Mevcut kadroda takıma stoper olarak girme ihtimali olan tek isim Serdar Aziz sakatlıktan kolay kolay dönemeyecek gibi gözüküyor. Selçuk ve Yasin ise artık taraftar önünde oynayamaz. Sneijder’in aldığı paranın çok olduğunu ve takımı karıştırdığını buna karşın eskisi kadar yararlı olamadığı düşünen yönetim Selçuk’a hangi gerekçe ile tahammül ediyor anlamak mümkün değil.

Tüm bu eksikleri giderecek para var mı orasını bilmiyorum ama 150 milyon TL’lik yeni bir kredi çekildiği tüm camiada konuşuluyor. Konu ile ilgili borsaya açık olan bir takım olarak KAP’a resmi bildirim yapılmaması çok düşündürücü konulardan bir diğeri.  

Takım olarak Dursun Özbek’in iş bilmezliği bizi bitirme noktasına geldi. Camiada arada yapılan eleştiriler haricinde bu gidişe isyan edilmemesi dahası en büyük taraftar grubumuz Ultraslan’ın derin sessizliği hayra alamet değil.

Konuşulan isimler üzerinden yeterli sayıda transfer yapılırsa Dursun Özbek ve Tudor’a rağmen düze çıkma şansımız var diye düşünüyorum. Sezon öncesi değerlendirmemi yapmak için transferlerin tamamlanmasını bekleyeceğim. Ama şu açıkça görülüyor ki çok önemli isimler kadroya katılmaz ise Östersunds’a elenmiş olmamız bu sezonu bizim açımızdan başlamadan bitirmeye yetecektir. Hatta ilk altıya bile oynamamız mevcut kadro ile mümkün değil. Sürekli aynı yanlışları yapıp ortaya bir doğru çıkmasını beklemek artık Galatasaray geleneği haline geliyor.