Sevgili Galatasaray'lılar,

Yeniden merhaba.. Birbirimizle iletişim ve tartışma ortamı veren bu sütunların yeniden açılması mutluluk verici. Bu imkanı veren Sayın Sitemiz Yöneticilerine teşekkür ediyorum.

Yaklaşık bir aydır şikeyle yatıp şikeyle kalktığımız bir süreç yaşıyoruz.

Bu süreçte Fenerbahçe'li taraftarlar inanılmaz derecede kötü bir sınav veriyorlar. Taraftarlar derken, buna  medyadaki fanatikleri ve az sayıdaki siyasi destekçileri de dahil ediyorum.

Fanatik taraftarlar değil ama, maçları bizim gibi olayın dışından takip edenler biliyorlardı Fener'in son maçlarında çatır çatır şike yapıldığını.

Pek gündeme gelmemiş bir örnek vereyim; 6 veya 8-0 biten Ankaragücü maçında 1-0 iken Seneky'nin ceza alanı içinde Aleks'e tekme atması şike değil de neydi? O penaltı sonrası maç 2-0 oldu, Ankara 10 kişi kaldı ve maç orada fiilen bitti. Sonrası bir ayrıntı idi.

Sivas'ın, Uygun'un ve Odyakmaz'ın yıllardır Fener'in alt yapısı gibi çalıştığını bilmeyen mi var? Neyse.. Fener'e ceza verilir veya verilmez, Fener taraftarı "sınıfta kalmıştır”.

Ben beklerdim ki, şikecilere karşı cephe alsın. Oysa ki şikecilere sahip çıktılar. Arkasında durdular, ülkede terör estirdi, dolaylı ve dolaysız olarak emniyet güçlerine ve yargıya çirkin şekilde kafa tutmaya çalıştılar. Demeye getirdiler ki, "Ne yapalım canım herkes yapıyor bizi mi buldunuz?”Oysa ki ilgili yasayı yapanların başında geliyordu Yıldırım ve ekibi. Sandılar ki bu yasa "başkaları” için yapıldı. Kendi
"cumhuriyetlerini” etkilemez!

Peşinden Cavcav ve benzerleri çıktı. M.Ali Aydınlar ve nice akil adamlar geldiler ve ne inciler döktürdüler:

"Kulübe değil, şahıslara ceza verilmeli” …

"Küme düşme yerine  puan cezası verilmeli.  Fener giderse havuz bozulur, paracıklar gider, Anadolu kulüpleri kapanır, ülke batar… Demek istendi ki, Fener'e istisna yapalım, yasayı değiştirelim, Fener'i kurtaralım.

Oysa ki temel hukuk kurallarından biridir. "Şahsa özel yasa olmaz” . Gerçi bu kural tarihimizde zaman zaman bozulmuştur. "Bir kere daha
bozulsa ne olurdu ki?”

Hiçbir çare para etmeyip "Bank Asya” günleri yaklaşınca, şimdi son çırpınış olarak GS'ımızla oynamak istiyorlar.

2006 da 1 veya 1,5 milyon dolarlık bir paranın karşılığını arıyorlar. Polat açıkladı. Bu paranın makbuz karşılığı oyunculara dağıtıldığını ve makbuzların da emniyet yetkililerine ibraz edildiğini. Bir aptal mektup yüzünden  Polat ve GS'ımız evlerinde, ofislerinde arama yapılarak "taciz” edilmiştir.

Usulsüz bir harcama varsa buna "maliye” bakar. Bu teknik konu polisin becerebileceği bir iş midir?

Burada amaç Bank Asya'ya çeyrek kala ortamı bulandırmaktır. Uzaklardan kendisine hiç de yakışmayan tarzda demeçlerle bu olaya balıklama atlamaya hazır Federasyon Başkanının eline done verilmek istenmektedir.

İstenmektedir ki, Aydınlar çıkıp, "Bu olay     sandığımızdan da karışıktır, elimizdekilere ilave olarak her gün yeni bilgi ve belgeler ortaya çıkmaktadır. Bu durumda soruşturmanın selameti, kişi ve müesseselerin gereksiz ve telafisi olmayan mağduriyetlere yol açılmaması bakımından  konunun yargılama süreci sonrasına ertelenmesi uygun görülmüştür. Buyurun Şikebahçeli ligimize..” diyecek ve Fener böylece kurtulmuş olacaktır.

Benim olayların gidişi ile ilgili öngörüm budur. İzleyip göreceğiz.

Ortada 5-6 maçlık şike tablosuna bakarken sadece "yutkunan” Federasyon Başkanının 5 yıl önceki sözümona kayıp 1,5 milyonu teşvikle
örtüştürüp "kupasını alırım” şeklindeki "çirkin” söylemine gerekli yanıtın verilmesi gerekir.

Federasyon buram buram şike kokan bir dosyayı eveleyip geveleyerek bugüne getirmiştir. Şimdi HSYK müfettişleri de dahil, "Fener'i kurtarma timleri” daha bir mesafe katetmiş olarak görevleri başındadırlar.

Çelebilik her zaman işe yaramaz. Zaten başımıza gelenler hep bu  nedenden gelmiştir. Şimdi yasa ve yönetmelikler çerçevesinde hafiften
kükreme zamanıdır.

Bu da yönetimimizin işidir..

Sevgi ve saygılarımla.