
13
2014
Öyle bir sezon geçiriyoruz ki eminim pek çok Galatasaraylı kardeşim sinirden ne yapoacağını, kime ne söyleyeceğini şaşırmış durumdadır.
Çünkü yarım yüzyılı geçkin bir süredir Galatasaraylı olarak ben takımımı deplasmanlarda bu kadar başarısız olduğu bir dönemi hatırlamıyorum.
Hatta en başarısız olduğumuz sezonlarda dahi deplasman karnemiz bu derece zayıf olmamıştı. Gerçekten de kabul edilebilir bir durum değil bu sezon yaşadıklarımız....
Maç esnasında ve maç sonrasında Galatasaraylı kardeşlerimin yorumlarına bakıyorum da birbirinin tamamen zıddı olan o kadar çok görüş var ki şaşırmamak elde değil.
Genelde çoğunluk suçluyu hemen bulmuş ve cezasını kesmiş bile....
Takımın bu hale gelmesinden Burak-Umut ve Selçuk sorumlu.
Bu iş bu kadar basit yani...
Beyeler, “BALIK BAŞTAN KOKAR” diye bir atasözümüz vardır ve boşuna söylenmemiştir.
Her şeyden önce bizim bir takım ruhumuz vardı.
Bence eski yıllardaki başarıların sebebi de, son iki sezonda şampiyon olmamızın en başlıca sebebi de yakaladığımız bu takım ruhu idi...
O Drogba, Sneijder, Burak, Selçuk, Umut hatta Mancini şu anki duruma düşmemizdeki ikincil sebeplerdir.
Biz her şeyden önce takım olma özelliğimiz kaybettik.
Arkadaşlar,
Özellikle futbolda maddi açıdan güçlü olmak çok ama çok önemlidir. Başarılı olabilmenin en önemli şartlarından birisidir. Ama o kadar işte.
Asla futbolda başarılı olmanın temel şartı değildir. Olmazsa olmazı değildir.
Eğer futbolda başarılı olmanın en büyük kriteri kulüplerin maddi güçleri olsaydı takımlar maddi güçlerine göre sıralanır yıl boyunca mücadele etmeye gerek kalmazdı.
Hatta biraz şaka gibi olacak ama bir açık arttırma yapılır ve en çok parayı veren kulüp kupayı alırdı. J
İşte, futbolun güzelliği de burada.
Ne zaman ne olacağı, kimin kimi ne zaman yeneceği, nasıl yeneceği belli değil. Sonuçlar (Tabi şikeli, bağlanmış maçlar hariç) önceden kestirilemiyor.
İşte milyonlarca futbolsever de futbolun peşinden tam da bu yüzden koşuyor işte. O yüzdendir ki futbol en sevilen spor dalı dünyada.
Eğer futbolda para her şey olsaydı futbol gerçekten çok kolay olurdu. O zaman zaten bu spor bu derece sevilmezdi. Çünkü rekabet olmazdı. Herkes mal bildiriminde bulunur ve şampiyon belirlenebilirdi.
Ama futboldaki başarının sırrı vardır ve bu sırrı keşfetmek gerekir. Tek tek bakıldığında anlam veremeyeceğin o şeylerin bir araya geldiğinde ortaya çıkan güçtür, takım ruhu dedikleri şeydir işte bizim şampiyonluklarımızın sırrı.
İşte G.Saray’ı da Avrupa’da başarıya götüren de o sırdı. Ve G.Saray’da o sırdan her zaman bir kırıntı da olsa vardır.
Mesela, bizim 1996-2000 yılları arasındaki şampiyonluklarımıza ve UEFA Şampiyonluğumuza baktığınız vakit Hakan Şükür’ün inancı, Hagi’nin tecrübesi, Emre’nin hırsı, Okan’ın acısı, Taffarel’in neşesi her biri birer ayrıntıdır ve tek tek baktığınızda bir şey ifade etmez belki ama bir araya geldiklerinde o sır çözülüverirdi.
Eğer para futbolda her şey olsaydı asla Porto Şampiyonlar Ligi finali oynayamazdı. Brezilya asla dünya şampiyonu olamazdı. Biz asla bir UEFA Kupasını alamazdık. Şampiyonlar Liginde de çeyrek final gelmezdi. Futbolda para önemli bir şeydir. Ama hepsi o..
Kurtululuş Savaşını düşünün..Neyin nasıl kazanıldığını..
Futbol ne kadar endüstrileşse de, oyun o çizgiler dahilinde oynandığı sürece , golleri de o 11 kişilik takımdan birileri attığı sürece , asla birinci faktör para olmayacaktır.
O sahada gezinen bir başka ruh hep var olacaktır.
Bizler o sırrı keşfettiğimiz için takımımız 14 sene şampiyon olmadığında dahi umudumuzu yitirmedik, Kulübümüz maddi zorluklar içinde kıvrandığı zamanlarda bile o takıma inancımızı kaybetmedik.
Evet, biz yıllarca vasat denilen futbolcularla, borç batağında yüzerken, haciz kıskacında, aylarca paralarını alamayan ama takım ruhuna sahip, gerçekten G.Saraylı olan, arkadaş olan futbolcularla nice para babalarının takımlarını ezdik, yok ettik. Evet para her şey değildir. Ama anlayana…
Yani tekrar başa dönersek biz önce kaybettiğimiz takım ruhunu yakalamalıyız...
-----------------------------------------------------------------
Yeniden Sivas maçının kritiğine dönersek aslında anlatacak pek fazla bir şey yok.
Her şey herkesin gözleri önünde gerçekleşti, yaşandı.
Bu maçta yenilirsek, hatta çok kötü bir sonuç alırsak kimsenin şaşırmaması gerektiğini, maçla ilgili yorumumda yazmıştım. Çünkü Sivasspor’un hızlı, dikine oynayabilen, çalım atabilen oyuncuları var diye de işlave etmiştim.
Çünkü Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir...
Olay o kadar açık seçik belliydi yani...
Her ne olursa olsun elimizde son iki sezonun şampiyonu olmuş bir kadro vardı ve o kadro başta Başkan Ünal Aysal’ın kişisel egoları, Fatih Terim ile olan kişisel husumeti!, “BEN FUTBOLDAN ANLAMIYORUM” itiraflarından “ARTIK BEN OLDUM, BU SAATTEN SONRA KİMSEYE İHTİYACIM YOK” safhasına geçmesi sonrasında darmadağın ettiği bir yönetim ve Teknik Ekip ve pek tabi başta muhteşem danışmanları ve eş-dost tavsiyesi ile yaptığı saçma transferler neticesinde, Florya’yı sahipsiz bırakması sonrasında bugünlere gelinmesi pek de anormal bir durum değil bence...
Benim için aslolan “BAŞARI, BAŞARI, BAŞARI” diyen ve her fırsatta “BEN BAŞARIYA ENDEKSLİ ÇALIŞIRIM” diyerek neden Fatih Terim ile birer yıllık anlaşma yaptığını açıklayan(!) başkanın şimdilerde kalkıp da her maça kafasına göre ayrı bir 11 çıkaran, yedek oyuncularını asla hazır tutamayan hatta asıl kadrodaki pek çok oyuncuyu küstüren Mancini için kalkıp da “Deneme-Yanılma yöntemi ile kadroyu oturtacaktır” demesi herhalde herkese çok garip gelmiştir...
Beyler,
Mancini efendi her ne kadar “Bu takım benim takımım değil, bu takımı ben kurmadım” diyerek yaşattığı başarısızlıklara kılıf arasa da unutmayalım ki son İKİ sezonun Lig Şampiyonu, Fenerbahçe’yi yenerek alınmış 2 Süper Kupa sahibi, Avrupa’da Şampiyonlar Liginde çeyrek Finale kalmış, sezon başında Emirates Kupasını almış ve teslim aldığında henüz mağlubiyetle tanışmamış, üstelik de Eskişehir ve Bursa deplasmanlarını geçmiş bir Galatasaray teslim edilmişti kendisine...
Yani, Fatih Terim’in aldığı gibi bitmiş, moralsiz, ligi sekizinci bitirmiş bir takım teslim edilmemişti.
Arkadaşlar,
Benim derdim Başkan Ünal Aysal ile değil, Mancini ile de değil.
Bu takımı Fatih Terim de ilalebet çalıştırmayacaktı elbet. Yeri geldi Terim’i de eleştirdik...
Benim için de mühim olan Galatasaray’dır, aslolan Galatasaray’dır.
Ben Galatasaray’ı başarıya götüren herkesi saygı ile anar, önünde saygı ile eğilirim, her platformda ona saygı duyar, sahip çıkarım.
Kimse kusura bakmasın ama Galatasaray’ı başarısızlığa götürenlerden de her yerde (KENDİ ÇAPIMDA) hesap sorarım, hesap sorana da destek çıkarım...
Çünkü yolunda giden bir şeyleri bozmaya kimsenin hakkı yok...
Benim asıl kızdığım nokta birilerinin hala Ünal Aysal’ı başarılı bir Başkan olarak görmeleri, hala Mancini’nin karizmasından, Teknik Direktörlüğünden bahsetmeleri.
Ben, iddia ediyorum Fatih Terimden sonra Hasan Şaş ile Ümit Davala bu takımı çalıştırsaydı eminim ki şu anki durumdan çok daha ileride olurduk ve ara transferde de bu kadar para harcamazdık.
Bu arada UEFA’nın Finansal Kriterlerinden bahsetmek bile istemiyorum.
Son iki sezonda tarihin en yüksek gelirlerine sahip bir kulübün maddi açıdan ne hale getirildiğini buralarda defalarca sorguladığım için ondan bahsetmeyeceğim bile.
Evet, iddia ediyorum yine Galatasaray ailesi içinden yetişmiş bir Teknik Direktör (Bülent Ünder, Bülent Korkmaz ve diğerleri) hatta yurt içinden pek çok Teknik Direktör bu Galatasaray’ı Terim’den devralsaydı Mancini’den çok daha başarılı yerlere getirirdi...
Devre arasında yapılan ve kulübü çok zor durumda bırakan tarihi transferlere rağmen Mancini efendi’nin sezon sonunda (Tabi kalırsa) transfer için yine korkunç bir bütçe istediği açıktan konuşuluyor...
Oysa bakıyoruz ki bizim Başkan önümüzdeki sezon TASARRUF yapacaklarını, harcamaları kısacaklarını söylüyor artık...
Tek dileğim Galatasaray için en hayırlısı ne ise o olsun....
-----------------------------------------------------------------
Arkadaşlar,
Sivasspor maçı kritiklerine baktığımda yukarıda da dediğim gibi bazı arkadaşlar faturayı hemen Burak, Selçuk ve Umut kardeşlerimiz kesmişler bile.
Oysa oraya gelene kadar en çok suçlanması gereken bence Mancini’dir...
Çünkü o çocukların oyun sitillerini bu alemdeki herkes biliyor. Burak’da, Umut’da top kontrolü zayıf, çalım atmayı pek beceremeyen, genelde önlerine atılan toplarla gol atan forvet oyuncularıdır. Top kontrolleri, zayıf olduğu için topu da çabuk kaybediyorlar.
Üstelik de ofsayt zafiyetleri ortada. Özellikle de Burak o konuda çok usta!...
Hal böyle olunca ya onların önüne top atacaksın, ya da sağdan soldan sıfıra inip onlara pozisyon yaratacaksın.
Peki bu takım hangisini yaptı?
Üstelik Sivas kapalı savunma da yapmadı.
Gözden kaçan bir gerçek var ki Mancini kotrollü bir oyun oynatmaya çalıştığında da olmuyor. Çünkü, hepimiz biliyoruz ki Galatasaray ezelden beri hücum futbolu ile, ileride pres yapması ile, dar alanda oynaması ile, rakiplerini boğarak başarılı olmuştur hep...
Dikkat ederseniz ligin en altındaki takımlar dahil tüm rakiplerimiz sahada o kadar rahat top çeviriyorlar ki şaşmamak elde değil. Hele Melo olmayınca, forvet orta saha ve defansa yardım etmeyince her takımın ilacı oluyoruz...
Uzun zamandır galibiyet alamayan takımlar bizimle galibiyet oruçlarını bozuyorlar, uzun zamandır puan alamayan takımlar ilk puanlarını bizden alıyorlar...
Rahmetli Gündüz Kılıç’ın bir sözü vardı;
“Sporcularına ne kadar değer verir, onlarla ne kadar ilgilenirsen o kadar karşılığını alırsın!” diye...
Ne kadar doğru bir söz olduğu ortaya çıkıyor.
Hele ki sahipsiz, kontrolsüz kalan Florya’yı gördükten sonra...
Futbolculara bakan yok, dertlerini dinleyen yok, Futbolcularla Yönetim arasında köprü olan yok.
Yani kısaca bir Abdürrahim Albayrak yok...
Başkanı Teknik Direktörünü ES geçip, Takım Kaptanını hiçe sayıp bir başka futbolcusu ile prim pazarlığı yaparsa,
Teknik Direktörü ise takımı mağlup durumda iken bir şekilde takımını ateşlemeye çalışacağına yedek kulübesinde bacaklarını uzatıp film seyreder gibi tebessümle maç seyrederse kimse kusura bakmasın ama maalesef olacağı da budur...
Hayroviç’i gördükten sonra Ambrabat’a haksızlık mı yaptık diye düşünmeden edemiyor insan.
Salih’i gördükten sonra, gerçi görmez olduk ama Sabri’ye haksızlık etmiyor muyuz?
Burdisso’yu gördükten sonra Gökhan Zan kendini içkiye vermez mi? Ya da Dany kendisini kiralayanlara gülmez mi?...
Bugün Drogba dahil, Burak be Umut’u çıkarın, Fenerbahçe’nin Show, Emenike, Kuyt üçlüsünü, hatta Emenike yerine Webo bile olur Galatasaray’ın onbirine koyun bu Galatasaray açık ara yapmazsa ben bir şey demiyorum.
Düşünebiliyor musunuz son iki yılın şampiyonu, son iki süper kupanın sahibi, şampiyonlar liginde Çeyrek finale kalmış bir takım bu sezon Mancini gibi bir markanın(!) eğlencesi olmuş, transfere neredeyse doğru dürüst para harcamamış, İnönü’de oynayamayan, göçebe bir Beşiktaşş ile ikincilik mücadelesi veriyor. Hatta an itibarı ile onun gerisine düşmüş vaziyette.
Birileri eserleri ile öğünsün, birileri de kına yaksın başka ne diyeyim ki...
E-Mail: salih.huroll@gmail.com
Saygılarımla,
Hakan GİRGİN





- Kargalar ne kadar yaşar? İslam dininde karga ne anlama gelir? (30 Ocak Pazartesi)
- Çeyrek ne kadar? Çeyrek altın fiyatı kaç TL? Çeyrek altın fiyatı bugün! Büyük değişim yaşanıyor (30 Ocak Pazartesi)
- Bursa Bülbülü filmi konusu nedir?Bursa Bülbülü oyuncuları kimler? (30 Ocak Pazartesi)
- Rüyada altın görmek ne anlama geliyor? 8 kısa maddede Altın rüya tabiri (30 Ocak Pazartesi)
- Steam ücretsiz oyunlar 2023! Bu oyunları kaçırmayın, üzülürsünüz! Ücretsiz steam oyunları (30 Ocak Pazartesi)
- 2023 resmi tatiller takvim! 2023 yılında resmi tatiller hangi günler? Resmi tatiller hangi güne denk geliyor (30 Ocak Pazartesi)
- Kediler neden kusar? Kedi kustuktan sonra ne yapılmalı (30 Ocak Pazartesi)
- Futbolda ofsayt nedir? Ofsayt nasıl anlatılır? (30 Ocak Pazartesi)
- Kravat nasıl bağlanır? En kolay kravat bağlama yöntemi (30 Ocak Pazartesi)
- Cemre düştü mü? Kış cemresi ne zaman düşer? Cemre düştü ne demek (30 Ocak Pazartesi)
- Rüyada kedi görmek en anlama geliyor? Kedi rüya tabiri (30 Ocak Pazartesi)
- Evde çilek reçeli nasıl yapılır? Kimsenin bilmediği farklı çilek reçeli tarifi (30 Ocak Pazartesi)
- Kırmızı şarap lekesi nasıl çıkar? Kurumuş şarap lekesi çıkarma için gerekenler (30 Ocak Pazartesi)
- Bebeklerde ateş nasıl düşürülür? En hızlı şekilde ateş düşürme (30 Ocak Pazartesi)
- Kedileri uyutma yolları! Kedim uyumuyor sürekli miyavlıyor diyorsanız yapmanız gerekenler (30 Ocak Pazartesi)
- Evde limon ağacı nasıl yetiştirilir? Balkonda limon ağacı yetiştirme yöntemleri (30 Ocak Pazartesi)
- Cunup abdest nasıl alınır? Gusül abdesti nasıl alınır? (30 Ocak Pazartesi)
- Bir ampül ayda ne kadar elektrik yakar? Led ampul ne kadar elektrik yakar? (30 Ocak Pazartesi)
- Mucize formül! Duşakabin lekeleri nasıl geçer? Duşakabin kireç ve su lekesi nasıl çıkar? (30 Ocak Pazartesi)
- Televizyon ne kadar elektrik tüketir? Televizyonun günlük elektrik masrafı (30 Ocak Pazartesi)
- Buzdolabı ne kadar elektrik tüketir? Buzdolabının günlük elektrik masrafı (30 Ocak Pazartesi)
- EYT emekli maaşı hesaplama, EYT maaş hesaplayıcısı (30 Ocak Pazartesi)
- Baş Ağrısını Dindirmenin İlaçsız 10 Yolu (30 Ocak Pazartesi)
- Spotify Aile Hesabı Nasıl Oluşturulur? İşte en kısa yolu... (30 Ocak Pazartesi)
- Ülke puanı kaç oldu? UEFA ülke sıralamasında kaçıncı sıraya yükseldik TÜRKİYE) (30 Ocak Pazartesi)
- Puan sıralaması UEFA Ülkeler katsayıları (30 Ocak Pazartesi)
- Ülke puanı sıralamasında Türkiye 2022 (30 Ocak Pazartesi)
- Türkiye, UEFA ülkeler puan sıralamasında kaçıncı sırada? (30 Ocak Pazartesi)
- UEFA Ülke Puanı Sıralaması Güncel 14 Ekim 2022 (30 Ocak Pazartesi)
- Nasıl yapılır? E-Devlet Doğalgaz yardım talebi oluşturma ve sorgulama (30 Ocak Pazartesi)

