Sayın Ünal Aysal başkan seçildiğinde neler dediğini hatırlar mısınız bilmem. Ama, aklımda kaldığı kadarı ile şunları söylemişti sayın başkan…

Netice odaklı birisi olduğunu belirtmiş ve “Başarı, başarı, başarı” demişti.

Adama göre görev değil, göreve göre adam arayacaklarını, profesyonelce davranacaklarını belirtmişti.

Öncelikle camiada karşılıklı güveni sağlayacağını, sonra hızla kurumsallaşmayı düşündüğünü ve daha sonra da sportif başarıyı düşüneceklerini belirtmişti.

Camiada karşılıklı güveni sağlayacağını ısrarla belirten Ünal Aysal ilk iş olarak bugün Galatasaray’ımızın başına en büyük çorapların örülmesine neden olan Bülent Tulun için de “Ben burada tarafsız olmaya çalışacağım. Bülent Tulun Türkiye’de hem hakemlik yapmış hem futbol oynamış hem de Galatasaray’ın bütün sıkıntılarına kendini vermiş bir insan. Bülent Tulun’u görmezden gelmek mümkün değil.” diye konuşmuş ve kendisine danışman yapmıştı……. 

Ve, bildiğiniz gibi sayın Başkan ana hedef olarak ‘ŞAMPİYONLUK’ gibi iddialı bir hedef koymamıştı kimsenin önüne….

Sevgili arkadaşlar,

Hatırlarsınız her halde, kendisinin pek göz önünde olmayacağını, sık sık ekranlarda boy göstermeyeceğini belirtmiş, ancak 100 gün sonra icraatlarını anlatmak için televizyonlara çıkacağını üstüne basa basa belirtmişti…..

Ama geçen süre içinde gördük ki Galatasaray camiasında neredeyse herkesten fazla televizyonlarda boy gösteren birisi oldu çıktı bizim sevgili başkanımız.:))..

Pek sık konuşmayacağını belirten sayın Ünal Aysal o kadar çok konuşmaya başladı ki pek tabi kaçınılmaz olarak da pot üstüne pot kırmaya başladı…..

“Şampiyonluk sözü vermek için falcı olmak lazım. Ben en yukarı hedefimi koyuyorum. 2000’li yılların tekrarını istiyorum. Ama bunu 1 sene de mi 3 sene de mi yaparız bilmiyorum ama bunu görevden ayrılmadan yaşamak istiyorum.” demişti başkanımız Lig TV'de canlı olarak yayınlanan Futbol Gündemi programında. 

Ama o takım, yani futbolcularının üçte ikisinin gönderildiği ve yerine yenilerinin alındığı yep yeni bir takım o sezon şampiyon olmuştu…

Yani sayın Ünal Aysal’ın hayallerinin ötesinde bir başarı yakalanmıştı o başkanlığının ilk senesinde…..

Ve bunun baş mimarı da kim ne derse desin kesinlikle Fatih Terim idi….

Gerisi sadece teferruattır…..

Ama o Terim için şimdi kulüp içinde bazı oyunlar oynandığı kimsenin gözünden kaçmıyor….

Bu kulüpte hala ve ısrarla Bülent Tulun transfer işlerine karışıyorsa bunda kesinlikle bir iş var demektir….

Belli ki hedefteki adam Fatih Terim’dir…..

Bu durum özellikle ara transfer döneminde apaçık ortaya çıkmıştır.

Ünal Aysal şu anda aylardır Teknik Direktörü ile bir araya gelmeyen, onunla görüş alışverişinde bulunmayan bir başkan durumundadır, profesyonelce davranmamaktadır….

Arda gibi bir futbolcumuz bir şekilde elimizden kaçırılmış şimdi (NEREDEYSE) onun ayarında bir futbolcu olan Sinaijder ‘e iki katı fazla para ödenerek sanki ‘ÇİLEK’ getiriliyormuş gibi hava atılmaya çalışılmaktadır…

Bugün Ambrabat’ın bonservisine ve kendisine verilen paraları da hesaba kattığınızda Arda’nın yerini doldurmak için çar çur edilen paraların büyüklüğü ortaya çıkmaktadır…

Uzun lafın kısası bugün Galatasaray’da çirkin bir oyun oynanmaktadır.

Bugün düşmanlarımızın(!) yapamadığı işleri içimizden birileri yapmaktadır Galatasaray’a….. 

Tam da ebedi dostumuz(!) ve ezeli rakibimiz F.Bahçe’ye kalıcı darbeleri vurabilecek, onların birkaç adım önüne geçebilecek, maddi manevi fark atabileceğimiz bir duruma gelmişken kulübün içinde başlayan içten içe kaynamalar maalesef gelecek günlerin bizler için sıkıntılı olacağının habercisi durumundadır….

Her şey yolunda giderken, Ligde ilk yarıyı lider bitirmişken, Şampiyonlar Liginde grubumuzdan çıkmış ve gerçekten de güzel bir kura çekerek çeyrek finale çıkma şansını yakalamış iken ortaya atılan bu seçilmişler, atanmışlar, maaşlı profesyonel vb. muhabbetleri nedir hiç düşündünüz mü beyler?....

Bütün bunları hiç yoktan kim çıkardı, nereden çıktı bileniniz var mı?.... 

Galatasaray’ın başında elde ettiği başarılar, kazandığı kupalar ve şampiyonluklar ile adını  Galatasaray’ın tarihine altın harfler ile yazdırmış ve bugün Divan Kurulu Üyeliğini hak etmiş Fatih Terim’e ‘ELEMAN’  demek, onu basit bir çalışan durumuna indirgemek en hafifi ile çok ayıptır…

Hele hele bunu Ünal Aysal ‘ın yapması ise bana göre ayıpların en büyüğüdür…

Çünkü bunu bir başkası söylemeye kalksa en başta sayın(!) Ünal Aysal’ın o sözü söyleyenlerin sözlerini ağızlarına tıkması ve Fatih hocamıza sahip çıkıp onu onore etmesi onun başlıca görevidir ve Galatasaraylılık da bunu gerektirir benim bildiğim…. 

Hepimiz biliyoruz ki bugün bırakın Galatasaraylıları bir F.Bahçeli’ye bile sorsanız onlar bile Fatih Terim’i bir çalışan, bir eleman ve hatta bir profesyonel olarak görmezler…

Çünkü o artık Galatasaray tarihine mal olmuş birisidir…

Bugün Ünal Aysal’ın adını sadece iş dünyası bilirken Fatih Terim’i hem Türkiye’de ve hem de dünyada yüz milyonlarca kişi ismen tanıyordu…

Eğer amaç sadece para kazanmak olsaydı biliyoruz ki hocamız gerek Türkiye’de ve gerekse Avrupa’da pek çok takımı çalıştırabilir ve çok daha fazla paralar kazanabilirdi….

Biliyoruz ki o her ne kadar kağıt üzerinde profesyonel gibi görünse de aslında o Galatasaray’ın te kendisidir….

Eleştiri çok daha farklı bir şeydir.

Hocamız da zaman zaman hatalar yapmış olabilir. Nitekim bana göre yaptı da.

Ama o apayrı bir konudur.

Biliyoruz ki hocamız bugün pek çok seçilmişten çok daha Galatasaraylıdır…

Ünal Aysal bu ayıbı nasıl temizler bilmiyorum…

Ama, bildiğim tek bir şey var ki “BEN SNEİJDER’İ DE GETİRİRİM, ONU OYNATACAK HOCAYI DA BULURUM” demekle olmaz bu işler….

Hele hele bize çok daha acil olarak bir sol bek ve hatta bir stoper gerekliyken Sineıder ile uğraşmak abesle iştigaldir….

Saygılarımla,

Hakan GİRGİN