Makale Yaz
a-scorpion
Bu haberi yazdır
En İyi Kadro ve Diziliş
 Eyl
06
 2011

Transfer dönemi dün itibariyle sona erdi. Önemli futbolcuları kadromuza kattık. Yönetime teşekkür ediyorum. Şimdi hep beraber eldeki mevcut kadroya göre en iyi sistem ve en iyi 11'i bulmaya çalışalım. Birbirimizi küçümsemek yerine, yorumlara saygı duyup, bu beyin jimnastiğini bir eğlence olarak görürsek sevinirim.

''Galatasaray neden 4-4-2 oynamalı'' yı açmadan evvel ''Galatasaray neden 4-3-3 ya da 4-2-3-1 oynayamaz'' a kısaca bir değineyim.

Galatasaray 4-2-3-1 oynayamaz. Bunun nedeni oldukça basit. Çünkü elimizde bir 10 numara, hatta 9.5 numara bile yok. Yapılan onca transfere karşın belki de tek sitemkar olacağım konu da bu zaten. Orta sahadan hücum oyuncularını besleyecek bir futbolcunun olmaması bizim şu anda en büyük eksiğimiz olarak gözüküyor. Umarım Fatih hoca Galatasaray'ı bu şekilde oynatmaz ve Sabri'den de gizli bir 10 numara yaratmaya çalışmaz.

Galatasaray bu kadro yapısıyla 4-3-3 de oynayamaz. Zaten 4-3-3 o kadar özel bir sistem ki, bu formasyonun hakkını verebilen dünyada bile sadece bir kaç takım var. Öncelikle şunu hep beraber kabul etmeliyiz, bu dizilişte ön liberonun önündeki iki futbolcunun ''saf orta saha'' olmaları gerekiyor. Dolayısıyla bu futbolcular ne Selçuk, ne Sabri ne de Eboue değildirler. Bir de bunlara uzak forvet pozisyonunda Kazım'ın istikrarsızlığı ve Podolski'den ziyade Riera'nın alınması eklenince, bu anlayışta gol yollarında son derece kısır bir döngünün ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Umarım Fatih hoca Arda da gittikten sonra Galatasaray'ı bu şablonda oynatmaz. Aksi halde çok büyük sıkıntılar çekeriz.

Mevcut oyuncu yapısını incelediğimizde en ideal sistemin 4-4-2 olduğu ortaya çıkıyor. Fakat İngilizlerin klasik 4-4-2'sinden ziyade 4'lü orta sahanın iki ucu rakip kaleye bakan bir yayı andırması bu sistemi özel kılıyor. Üstelik oyuncu yapısının çeşitliliği dolayısıyla maç içerisinde bir çok ara sistemi de bünyesinde barındırıyor bu formasyon.

Taktiğin pratikte uygulanabilirliği ise son derece basit. Yekta ve Engin içeri kat ettiğinde boşalan koridoru Eboue ve Riera son çizgiye kadar kullanabilecekler. Melo'nun da emniyet sübobu olarak geride yer alması aslında hücum varyasyonunda gizli bir 3-5-2'yi ortaya çıkaracak. Top rakibe geçtiğinde ise defans 4'lenecek ve Sercan sağ, Yekta da içeri yönelip 4-5-1'e dönülecek.

Buradaki oyuncu tercihleri belki tartışılabilir. Fakat bu sezonun play-off'la beraber toplam 40 maçla tamamlanacağını kabul edersek, istikrarsız Kazım'ın, yetersiz Hakan Balta'nın ve hem sağ bekte hem de orta sahada oynarken birçok eksiği olan Sabri'nin yerine birilerini bulmam gerekiyordu.

Bu noktada Riera'ya özel bir parantez açmak istiyorum. Riera bir sol açıktan ziyade, bir sol kanat oyuncusu. Zaten 11 yıllık profesyonel kariyerinde toplam 256 maçta 32 gol atması (yani 8 maçta 1 gol atması) bunun bir kanıtı olsa gerek. Gol atmaktan ziyade asist yapan ve son çizgiye kadar inebilen bir futbolcu Riera. Üstelik o kadar disiplinli bir oyun karakteri var ki, eğer Fatih hoca kendisini Hakan Balta'nın önünde oynatırsa, maç boyunca en az 10 kere Hakan Balta'nın kademesine de girecektir. Bu gerçek aynı zamanda şu anlama geliyor: Dönüşümlü olarak arkadaşının kademesine giren bir sol kanat, sol bekte de oynayabilir.

Ne kadar beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz bilmiyorum ama bana kalırsa Galatasaray'ın elindeki oyuncu yapısına göre oynayabileceği en iyi sistem ve en iyi 11 bu. Bu yüzden eğer ben Fatih Terim'in yerinde olsaydım, bir an evvel 4-3-3 takıntısından, Sabri, H. Balta ve Kazım'dan kurtulmaya çalışırdım. Nasıl ki bir hocanın bir sistemden vazgeçmesi kendisini inkar etmesi anlamına gelmezse, bir futbolcuyu yedeğe çekmesi de o futbolcuyu silmesi anlamına gelmez. Fakat bunları mevcut gerçeklere rağmen yapmıyor olması bir sorundur, bir takıntıdır. Tıpkı Ümit Davala'yı Milan'a getirmesi gibi bir duygusallıktır belki de...

Her ne kadar Arsene Wenger efsanesinin bile bu sezonki transfer politikasıyla sonlanmış olması ''acı'' olsa da, ben bunu bir ''kendini inkar'' olarak görmüyorum. Bilakis bu durum tamamen futbolun gerçekçiliğine bağlı bir gelişimdir aslında. Aynı olgun tavrı Fatih Terim'den de bekliyorum ben... Hani haddime değil ama takıntılardan kurtulabilmek kadar, topa sahip olmanın 10 pasla 5m. kat etmek olmadığını futbolculara anlatabilmek de bir gelişimdir.

Ligler başlamadan önce ben uyarımı yaptım. Anlayan anlamıştır sanırım. İnşallah Allah yardımcımız olur da her şey yolunda gider. Çünkü bu kadar transferden sonra aksi bir durumu düşünmek dahi istemiyorum.

Son olarak diyeceğim şu: Anıl Dilaver gitmeyecekti. Nasıl ki Elmander Baros'u bekleyecekse, Anıl da Sercan'ı bekleyecekti kenarda.

Sevgiler...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...