Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Karabük Maçı Milattır
 Eyl
20
 2011

Galatasaray'ın iki yıldan beri en büyük problemi, yanlış sistem ve oyuncu tercihlerinden ziyade, sahaya nasıl çıkılırsa çıkılsın bir oyun yapısının olmamasıdır. Rakibe göre bir strateji belirlenir ve değişken de olabilirsiniz fakat sizin ideal bir oyun anlayışınız yoksa bir ''ekip takımı'' olabilmek de çok zordur.

Galatasaray'ın en büyük handikabı ise ileride çoğalamamak ve sadece formasyon gereği bize ''çoğalıyormuş'' izlenimini vermektir. Halbuki hem orta sahada, hem de hücumda gerçek bir çoğalma vuku bulsa, rakibe karşı her zaman bir kişi fazla gözükeceğiz. Rakip, kendi yarı sahasına hapsedilecek, çıkmak isteyecek fakat çıkamayacak...

Peki bu takım bu şablonla oynayarak ilerde nasıl çoğalır? Bunu size örneklerle açıklayayım;

Riera orta yapınca merkezden Selçuk ve Eboue, ters taraftan da Kazım'ın içeri girip ceza sahasının Baros'la beraber dörtlenmesi gerekiyor. Kazım orta yaptığında da bu sefer ceza sahasında bulunacak isimler; Baros, Selçuk, Eboue ve Riera'dan oluşmalı... Sabri hücuma kalktığında Kazım içeri kat etmeli ve orta göbeği de dörtlemeli. Tıpkı Hakan ileri çıktığında Riera'nın ortaya yönelip bu bölgeyi fazlalaştırarak, dönen toplarda üstünlük sağlanabilmesinin hedeflenmesi gibi... Böylece Galatasaray hem hücumda, hem de orta sahada çoğalmış olacak. Fakat tüm bunların olabilmesi için defans hattının da önde kurulması kaçınılmaz.

Alın işte size futbolun ileride çoğalabilmek adına gereken basit kuralları... Başarırsın ya da başaramazsın o ayrı bir konu... Fakat bunları denemedikçe, ileride de çoğalamazsın.

Yani demem o ki; Fatih Terim detaylarda boğulduğu için, futbolun basit gerçeklerinden de maalesef bihaberdir. Enteresan olan ise biliyor fakat uygulatamıyor değil,  bunları bilmiyor olmasıdır. Çünkü bu basit kurallar bilinseydi, bunun semerelerini de sahada görürdük; oyuncular belki verilen görevi beceremezlerdi fakat en azından yapabilmek uğruna mücadele ederler, çabalarlardı.

Fatih Terim ise ne yapıyor? 11 futbolcuya ''statik oynayın'' diyor. Orta saha ile ileri üçlü birbirinden kopuk, ileri üçlü de kendi aralarında birbirinden kopuk olsun diyor. Kazım'a savunma arkasına kesinlikle koşu yapmayacaksın dediği gibi, Selçuk'a da top sana geçince ilerde kimse yer değiştirmeyeceği için sen de ara pas atmayacaksın diyor. Bütün takıma yavaş oynayın, gerekirse 20 pasla 5 m. kat edin fakat yeter ki ayağa oynayın derken, duran toplar hariç Baros'u kendi halinde bırakacak ve bu yüzden de yanına fazla yaklaşmayacaksınız talimatını veriyor. Defans hattına verdiği komut ise şu: Top rakibe geçince hepiniz geriye sürüklenin...

E bu halde nasıl ileride çoğalacak bu takım? Şimdi siz söyleyin; Fatih Terim futbolun basit gerçeklerini biliyor mu, bilmiyor mu? Elindeki oyuncu yapısına göre oynatmaya çalıştığı total sistemi statiğe çevirmesinin mantığı var mı, yok mu? Eğer futbolcuları yapısı gereği mecburiyetten statik oynatıyorsa, o halde bunu total formasyonun üzerinden yapmaya çalışması yerli mi yersiz mi? Fatih Terim ne yapmaya çalışıyor, bana bunu söyleyin. Yıllardan beri Kazım, Sabri ve Gökhan Zan takıntısından kurtulamayarak, bu futbolcuları Türk futboluna kazandırmayı mı kendisine ilke ediniyor? Yoksa sırf farkındalık yaratmak için başarıya gidecek yolun tek mimarının kendisi olacağı anlaşılsın diye Galatasaray'ın geleceğini 2. plana atarak, kendi egosunu mu öne çıkartmayı amaçlıyor?

Bu laflarımdan kimse gocunmasın. Nasıl ki bir resim onu yapan ressamı hatırlatıyor, biz de o resme bakarak ressam hakkında yorum yapabiliyorsak, 103'e 68'lik alandaki büyük resme baktığımızda, başımızı ''bu ne ya'' diyerek 2. defa çevirdiğimiz yerin teknik kulübe olması da kaçınılmazdır. Çünkü Fatih Terim'in eseri zavallı Baros'u ya da Muslera'yı değil, kendisini işaret eder...

Demek ki Fatih Terim'in 2000 yılındaki başarısının ana kaynağı; Hakan, Hagi, Okan, Arif, Popescu, Taffarel gibi oyuncuların kadroda bulunmasıymış. Fiorentina'da tutunamayıp, Milan'dan kovulmasında, incelenmesi gereken bir gerçek varmış demek ki ortada... Avrupa'nın güçlü takımlarından teklif almaması da boş değilmiş ve bu soru işaretinin nedenlerini de bize anlatıyormuşlar aslında adamlar... 2000'de Ümit Davala'nın son saniye penaltısı, 8 yıl sonra Avrupa Şampiyona'sında atılan son dakika golleriyle ulaşılan başarılar... Tüm bunlar aslında makine gibi işleyen bir sistem takımının işareti değil, karambole dönen bir oyunun, son yarım saatteki motivasyonunu bize haber veriyormuş demek ki...

İddia ediyorum; Fatih Terim bu futbol bilgisiyle ve bu ''ben bilirim, ben ders almam, ders veririm'' kaprisleriyle, Gençlerbirliği gibi orta sıradaki bir takımı alsın, üç yıl çalıştırsın, hatta beş yıl, hatta on yıl... yine de adam edemez.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi Karabük maçı hem Galatasaray, hem de Fatih Terim için bir milattır. Bakalım Skibbe'den bu yana ileride çoğalamama problemimizi nasıl aşacak Fatih Hoca? Sadece futbolcuların isimlerini değiştirerek mi, yoksa hem sistemi hem de oyun kurgusunu yenileyerek mi bunu yapacak, hep beraber göreceğiz. Eğer yine hem tek forvet hem de Samsunspor maçındaki oyun anlayışıyla çıkacak olursak bu maça, yani aslında hiç bir şey değişmemiş, hatalardan ders çıkartılmamış ve inatlaşılmış olunacaksa, istersek maçı 5-0 kazanalım; benim bundan sonraki ilk yazımın teması ''Fatih Terim Gitsin'' olacaktır. Şimdiden duyurulur...

Çünkü ne bu kulüp böylesi bir futbolu hak ediyor, ne de bu taraftar... Çünkü Fatih Terim inatlaşırsa ben çok iyi biliyorum ki; bu durum medyadaki otoritelere galip gelebilmek adına sezon sonuna kadar böyle devam ede duracaktır. Zararı gören ise Galatasaray'dan başkası da olmayacak tabiki...

Unutulmamalı ki; bu takım 2 haftadan beri değil, 3 aydan beri Fatih Hoca'nın elinde... Üstelik 2 koca yıl boyunca sürekli tribünden Galatasaray'ı izleyerek takip etmiş bir akademisyenden bahsediyoruz. Buna rağmen değişen hiç bir şey yok; ne oyun planı var ne de ileride çoğalabilmek adına uygulanması gereken (en azından çabalanması gereken) o teorik kurallar var sahada...

Kimse benim acımasızlık ya da haksızlık yaptığımdan bahsetmesin. Ben burada bir şeyler yazıp çiziyorsam, Galatasaray'ın iyiliği, gelecek günlerin selameti adına bunu yapıyorum. Eğer Fatih Terim Karabük maçına da Samsun galibiyetinin yanılgısıyla hiç bir şey değişmemiş gibi çıkacak olursa, kusura bakmasın ama bu takımın yılları da artık daha fazla çalınmayı verilsin bir zahmet...

Hep söylüyorum ve söyleyeceğim... Bu takım 2 yıldan beri Barcelona hayranlığı yüzünden  bir sistem kurbanı oldu, hunharca ve bilinçsizce katledildi. Eğer hala hiç bir şey değişmeyecek, Galatasaray gözlerimizin önünde yine bir çıkmaza sokulacak olunursa, siz susup sabretmeye devam edin. Ancak beni mazur görün ki, benim böyle bir Galatasaraylılık anlayışım yok...

Bir sonraki yazım: Galatasaray Anayasası

Sevgiler...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...