Makale Yaz
koncerto
Bu haberi yazdır
Tek hücreli taraftar!
 Kas
18
 2012

Takımının her maç açık ara kazanmasını ister. Ne olursa olsun kazanmak ister. Kazansın da nasıl olursa olsun fark etmez!

Yuhalamaya özellikle bayılır!

En iyi yaptığı iş, hatta tek işi teknik direktörlüktür!

Sistemler konusunda da ihtisas yapmıştır. Her türlü sistemin, takır takır nasıl ve nerede en iyi işleyeceğini ondan başkası bilmez!

Detaylarda boğulmaz. Sonuca odaklanır! Sonuç iyi ise gerisi teferruattır.

Storelerden alışveriş yapmak ona göre soyulmaktır! Doğru ya! Taklidi 25-30 TL olan bir ürünün orijinaline neden 100-120 verilsin ki!

Ama ağzını açtı mı çakma transferlere en çok kendisi kızar!

Çakma forma aldığı için çakma transfer yapılıyor olduğunu ne zaman anlayacağı da meçhuldür, bu organizmanın. O yüzden, Kaka yerine Melo ile, Ribery yerine Amrabat ile, Suarez yerine Burak ile idare etmek zorundadır. Ama yine de en çok kendisi kızgındır bu işe!

Takım hele bir kötü sonuçlar alsın! Hemen yönetime, hocaya ve futbolcuya ağza alınmayacak küfürlerle saldırır. Herkes kızar, ama o bir başka kızgındır! Çünkü kendisi dememiş midir zaten daha önce! Tabi ki kendisi daha önce, “böyle transferler yapılırsa böyle olacağını” söylemiştir!

Yanlışlıkla yolu tribüne düşse o zamanda sevmediği, alınmamalı dediği oyuncuyu, kendi gibi soluyan organizmalar ile birleşerek yuhalar! Bu onun için gerçek bir orgazmdır! Mastrbasyonunu tamamlayıp nihayet evine döner ve ağzından tükürükler saçarak, küfürler savurarak koşa koşa orda burda yorumlar yapar. Nasılsa karşısında kimse görünmediği için atışları da edepsiz ve süreklidir…

Bu formatın bir alt versiyonu da, rakip formalı birilerini arar ki, onu güzelce kalabalık da bir iyi ediversin haspaları ile!  

Kendisi gibi ilkel organizmaların (kısaca AMİP’lerin)köşe yazarlığı yaptığı sözde basın ve yayın organlarının gazına gelmeye de dünden hazırdır. Yeter ki, bir oyuncusu barda, eğlencede görünsün! Allah vermesin, eğer bir sonraki maçta, o oyuncu performans gösterememişse, artık oyuncunun bütün mahremiyeti, tüm özel hayatı da helaldir yaratığa! Sevgilisine, karısına, kızına tebelleş olur! Adamın sosyal hayatı da kesmez onu, ne kadar ilişkiye girdiğine kadar konuşmayı kendisinde bir hak olarak görür!

Tabi bu organizmanın salyalarına herkes katlanmak zorunda değil. Dolayısı ile de kaçan balık hep büyük olur bu yaratıkların yüzünden.

Daha 3 ya da bilemedin 4 yıl önce uefada çeyrek final maçı yaptıkları takımla, “kaçırdıkları adam” “uefa kupasını” kaldırırken, bunlar hala Baroş’larının bir yerlerini kaldırmakla meşguldürler! Bir Avrupa kupası için daha kim bilir ne kadar bekleyeceklerini de ancak Allah bilir!

Hem de üstelik, o kaçırdıkları gencecik adamlar hain, bunlar ise gerçek taraftarlardır! Bir daha geri gelmesine de razı olmaz paşa gönülleri!

Bu amiplerin, tamamı tek hücre olduğu için beyin sığacak yer bulamamış bünyelerinde. Zaten beyine ihtiyaçları da yok! Onların yerine başkaları düşünür, başkaları hesaplar, başkaları yargılar nasılsa…

Kendi sahasında kendi kaptanını yuhalayacak kadar hezeyan içinde olabilir bu yaratık! Zamanında takımına büyük başarılar kazandırmış Hakan Şükür’e bile dil uzatacak kadar densizleşip Hasan Şaş’ı yuhalayarak kovduracak kadar da alçalabilir… Hagi biraz daha kalsaydı eminiz ki onu da yuhalayacaktı embesil! Allahtan Metin Oktay'a yetişemedi!

Sabri’nin dağa taşa açtığı ortaların da, kendisi hiç farkında olmasa da en az Sabri kadar sorumlusudur! Çünkü bilmez ki, bir adama kırk gün deli dersen adam en sonunda delirir! Bilmez ki, taraftarla bütünleşmek ne demektir! Bilmez ki, takımın 12. Adamı olmak nasıl bir şeydir! Bilmez ki, hayatını bu işe yatırmış o gencecik adamların, ne kadar kırılgan, ne kadar desteğe muhtaç, ne kadar taktire mahcup olduklarını! Onları robot zanneder beyinsiz!

Oysa kendisi bilardo oynarken “ıstakayı ıskaladımı” “eline konuştuğu” için kankasını boğazlamaya hazırdır! Eline konuşuldu mu oynayamaz çünkü ama milletin ayağına ulu orta konuşmaktan vazgeçmez!

En çok da kendi alt yapısına düşmandır. Onların hatalarına tahammülsüz… Milyonlarca lira alıp sahtekarca yere düşen, bir sezonda yalnızca ve o da en fazla 15 maç oynayan elin oğluna hala şans verilmesinden yanadır gönlü! Ama, tekmeye kafa uzatan,  oynadığı süre içinde elinden gelenin en iyisini yüreği çatlatırcasına ortaya koyan ve yalnızca üç otuz kuruşa oynayan Emre Çolağın da bir an önce def’edilmesini arzular!

Deplasmanlardaki maçlara gitmemek için kırk takla atan, canı istediği zaman oynayıp istemediği zaman sakatlık ayağına yatan yıldızlara(!) hayrandır! Canını dişine takarak, her maç en az 10 km koşan Umut’a, Hamit’e ise düşman!

Çünkü gizlemeye çalışsa da aslında kıskançtır! Kalbi de olabildiğince bozuk…

Başkalarının mutluluğu ile sevinemeyecek kadar hayattan umutsuz ve bütün mutluluğunu bu oyuna bağlayacak kadar da çaresizdir…

Maçın daha 15 dakikasında kendi oyuncusunu yuhalayarak, maçın da, oyuncunun da, takımın da ırzına geçen bizzat kendisidir hergelenin! Suçlu ise hocadır ya da bilemedin yönetim!

Onun yok ettiği oyuncuların listesini yazmaya kalksak bu makale bir kitaba dönüşür!

Düne kadar bu ülkenin milli sağ beki olan Sabri ve bugün dünyanın ispanya da hayranlıkla izlediği Arda bu amiplerin yok ettikleri oyuncular katalogunun en canlı resimleridir…

Kendisi yüzündendir aslında Mesut Özil’in Alman olması! Sercan Sararer’in bir türlü ikna edilememesi…

Bir Milyon gurbetçinin içinden onlarca yetenekli Türk bulunur ama 15 milyon lisanslı yerli Türkten bir Mesut Özil çıkamaz. Çünkü onu, daha olacakken dalından düşüren bir bakteridir kendisi! "Olması için değil, ölmesi için" çabalar.

17-18 yaşındaki çocukları sahaya sür der hocaya… Onlar sahaya çıktığında ise üst üste iki hata yaptı mı hemen ıslıklarına sarılır edepsiz. 18 yaşında bir çocuk… Bir daha sahaya çıksın da görelim!

Ama Alman öyle yapmaz. Ne yaparsa yapsın, alkışlar o çocuğu. Çünkü "olması" için zamana ihtiyacı olduğunu ve o zamanını da oynayarak geçirmesi gerektiğini bilir o çocuğun…

O yüzden Mesut oradan,

buradan daha bir kişinin bile gidemediği Real Madrid’e gider…  

 Bu yazı da burada biter…

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana kitap yazsak az…

 

 

 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2015
 
Mayıs (1)
  2014
  2013
  2012
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...