Makale Yaz
bulentkaci
Bu haberi yazdır
Bu Hakemleri Ne Yapmalı ?
 Eki
31
 2015

Bu Hakemleri Ne Yapmalı?

Yusuf Namoğlu ve Erman Toroğlu’nun hakemlik yaptığı dönemler geride kaldı. O dönemler maçları sadece devlet televizyonu yayınlar, spikerler devlet memuru mantığı ile işini yapar, oyuncular da Şenol Güneş’in tabiri ile “fakir”, seyirciler ise “zengin” di. Taraftarlar, yan yana maç seyredebilir; statlarda iki takımın seyircisi yarı yarıya doldurabilirdi.

Her şey Ali Şen’in hakemleri  “koruma” altına aldığını açıklaması ve özel televizyonların maçları yayınlaması ile değişti. Ali Şen’in açıklamaları rakip takımları gerip, taraftarlar arasında soğuk havaların esmeye başlamasına neden olurken; özel televizyonlar  “Reyting! Reyting!” çığlıkları arasında maçlardaki hakem hatalarını seyircinin gözü önüne sermeye başladı.

Futbolun yarı profesyonel kimliğinden tam profesyonel kimliğe yuvarlanması ise Semih Yuvakuran ve Tanju Çolak’ın yüksek meblağlarla GS’dan  FB’ye transferleri ile başladı. GS’ın Avrupa hedefi ile ezeli rakiplerini umutsuzluğa sevk eden UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupası’nı alması; Milli Takımın Dünya Kupası’ndaki üçüncülüğü ve Avrupa Şampiyonası’nda son dörde kalması; Hakan Şükür, Alpay Özalan, Tugay Kerimoğlu ve Nihat Kahveci’nin Avrupa’daki liglere transfer olması ile futbolculardaki “profesyonellik” anlayışı da değişti.

Değişmeyen şey ise Türk Hakemliğinin Yusuf Namoğlu ve Erman Toroğlu’nun dönemlerindeki anlayış ve performanslarıydı. Zira Dünya’daki meslektaşları ile rekabet halindeki futbolcular ve kulüplerin Avrupa hedefleri daha profesyonel açılımlara mecbur kalırken, hakemler “amatör” kalma konusunda gereksiz bir inat içinde bugünlere kadar geldiler.

Kendim de bir zamanlar amatör kümede hakemlik yaptığım için bu camiaya çok da uzak değilim.  Bunun için rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu insanların çoğu art niyetsiz ve tarafsız iyi insanlardır. Peki, son yıllarda hakemler üzerinden süren tartışmaların nedeni nedir?

Olaya futbolcular ile hakemleri kıyaslayarak bakabiliriz. Öncelikle futbolcu olacak kişi işe 6-7 yaşlarında başlarlar. Hakemliğe nasıl başlanır?  Ben üniversite kampüsünde asılan bir ilanla hakemliğe başladım. Benimle birlikte hakemliğe başlayan arkadaşlardan ofsaytı hakemlik kursunda öğrenen arkadaşlar vardı. Taç atışının hangi yöne gösterileceği de kursta öğretildi. Tamam, bir kişinin hakem olabilmesi için öğrenmesi gereken kurallar vardır. Lakin futbol hakemliğine başlamayı düşünen bir kişinin de illa ki birkaç maçı seyretmiş olmasını beklersiniz. Ama ömründe hiç futbol oynamamış; maç seyretmemiş insanlar hakem olabiliyorsa bugün gelinen duruma şaşırmamak gerekir. Yönettiğim bir maç sonrası bir amatör küme takımının yöneticisi maçtan sonra bana : “Hocam, daha önce futbol oynadın mı?” diye sormuştu. Ben olumlu yanıt verince: “Belli oluyor hocam. Futbol oynamış hakem ile oynamamış hakem belli oluyor. Nereye, ne zaman koşmanız gerektiğini iyi biliyorsunuz” demişti. Öyle maçlara şahitlik ettim ki: çığırından çıkardığı maçın devre arasında ağlayan ve maça çıkmak istemeyen hakemler; maçı yönetemediği için her iki tarafın da tepkisinden korkarak polis koruması ile stadı terke edenler…  Hepsi de futbol ile hakemlik yapmaya başlayınca öğrenmenin sonucu.

Diğer bir husus ise futbolcunun mesleği “futbolculuk” iken hakemler, -dediğim gibi- amatör olarak hakemlik yapmaktalar. Kimisi emlakçı, kimisi öğretmen, kimisi polistir. Boş zamanlarında antrenmana gider; günde iki kez antrenman yapan futbolcu ile aynı sahada koşmaya çalışır. Futbolcu cebine dolarları koyarken, hakem 2-3 haftada bir birkaç bin liraya maçı yönetmeye çalışır.

Futbolcu, altyapılarda ve futbol okullarında yetişirken, hakem 2-3 haftalık kurslar sonucu yetişir. Hakemliğin bir okulu; bir akademisi yoktur. Üstelik, yükselmek için yetenekten ziyade onun bunu adamı olmak da, siyasetin ve iktidarın yönü de önemlidir.

Son olarak da “beceri” hususunu da eklemek gerekir. Her mesleğin en beceriklileri, mesleğinde yükselirken şu anda ligde hakemlik yapanlarda bir “beceri” eksikliği de göze çarpmaktadır. Bir hakem, gözünün önündeki faule “faul” çalamamanın; defansın eline çarpan topu görememenin; açık ofsaytı tespit edememenin bahanesi “şanssızlık” değil “beceriksizlik”tir.

Sonuç olarak ülke futbolunun maddî olarak geldiği nokta ile paralel gelişemeyen hakemlik kurumu artık Süper Lig’de maç yönetemez hale gelmiştir.  Her hafta her maçtan sonra bir türlü bitmeyen hakem hataları artık lige zarar vermeye başladı. İki yıldır uygulanan profesyonel hakemlik uygulaması ise “hızlandırılmış tren” icraatına benziyor. 20 yaşından sonra; o yaşa kadar futboldan bihaber büyümüş bir kişiyi, aldığı 2-3 haftalık kursla hakem olduktan sonra bir de profesyonel yapılırsa sonuç işte bundan fazlası olamaz. Bir takım üç haftadır hakem hataları yüzünden maçlar kaybediyor. Başkanı vites atmış, sabır taşı çatlamış, hakemleri soyunma odasına hapsetme noktasına gelmiş. Başka canı yanan takımların yöneticileri, can havliyle hakem hakkında açıklama yaptığı için hak mahrumiyeti cezası almış. Hem beceremiyorsun, hem de isyan edenleri cezalandırıyorsun. Birileri Cüneyt Çakır’ın yönettiği final veya yarı finalleri göstermeye kalkışmasın. Onun da nasıl bu maçlarda görev aldığını; nasıl parlatılarak sahaya sürüldüğünü FB’nin aziz ve muhterem başkanı zaten açıkladı.

Çözüm nedir? Öncelikle faşist bir mantıkla “İlla Türk hakemi” inadından vazgeçmeli. Hem de derhal. Zira artık bir endüstri haline gelen futbolu bu hakemlerle yönetmeye çalışmak hem endüstriye zarar veriyor, hem izleyenleri futboldan soğutuyor. Oynayanları ise adaletin sağlanamayacağı duygusu ile hareket etmeye zorluyor. Her karardan sonra elleri kolları ile hakemin üzerine gelmeleri, hakemlere duymadıkları güvenin sonucudur. En azından isteyen takımlar için Avrupa’nın majör liglerinden getirilecek hakemler görevlendirilmelidir. Masraflar, her iki takımdan karşılanabilir. Eğer isterlerse, maçlardan sonra hakem hakkında açıklamada bulunmamak kaydıyla Türk hakemlere de yer verilebilir. Bundan niçin geri durulduğunu anlamak zor. Yıllardır hakem hatalarından yakınan takımların, bir tabu haline getirilen “Türk hakem” dayatmalarına niçin ses çıkarmadıklarını anlamakta zorlanıyorum. Lig Profesyonel, oyuncular profesyonel, yöneticiler kurumsal, hakemler yetersiz. Yeterli olanı yurt dışından getirmek varken, her hafta hakem hatalarını; gittikçe vahimleşen ve olmayacak kararlara düdük çalan hatalarını konuşarak geçirilmesini anlamıyorum.

Bir an önce spor fakülteleri bünyesinde “futbol hakemliği” bölümleri kurulmalıdır. Hakemlerin eğitimi ile ilgili projeler üretmek maksadıyla işin başına yetkin birisi getirilmeli ve federasyon hiçbir maddi fedakârlıktan çekinmemeli. Gönlümden geçen isim Pierluiggi Collina’nın bu projenin başına getirilmesi. Lakin Collina hâlihazırda zaten bir çok görevin başında bulunuyor. Onun yerine yine uluslararası üne sahip, hakemliği bırakmış başka birisi de düşünülebilir. Hiçbir şey yapılamıyorsa yıllardır hakemleri eleştiren, onları hakemlikten soğutan Erman Toroğlu bu işin başına getirilebilir. Hem kendisine “konuşup durma, hadi icraat yap da görelim” denmiş olur, hem de beceremezse “Gördün mü? Kazın ayağı öyle değilmiş, değil mi?” denilerek hakemlerin intikamı da alınmış olur.

Şaka bir yana, artık adım atılmazsa daha korkunç sonuçlara doğru sürüklenildiğini görmemek için artık kör olmak gerekir. Hakem hataları yüzünden camiaların arasındaki uçurum gittikçe derinleşmektedir. Bugün birisi hakemleri odasına hapsederken, yarın daha da kötü şeylerin olmayacağını kim garanti edebilir? En azından geçiş süreci için sürdürülen “Türk hakem”   inadından bir süreliğine vazgeçilmeli. Ta ki okullu, futboldan yetişmiş, bu işten para kazanan hakemleri yetiştiresiye kadar yabancı hakem çözümünü kabul etmek lazım. Etmez isek her maç sonrası hakem kararlarını gün geçtikçe daha da şiddetle konuşmaya, tartışmaya devam ederiz.





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2019
 
Mayıs (1)
  2018
  2017
  2016
  2015
  2014
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...