Makale Yaz
muratt
Bu haberi yazdır
Göze Çarpanlar
 Eki
31
 2011

Ligin zor deplasmanlarından biri olan Kayseri maçının 3 puanla geçilmesi, üstelik onca sakat ve cezalıya rağmen oldukça sevindirici olmakla birlikte göze çarpan eksiklikleri dile getirmemiz de o derece önemli. Fazla uzatmadan madde madde üzerinden geçelim;

1-) Çok yavaş oynuyoruz, bazen saniyeler içinde pozisyon bulunabilen futbolda bizim bu oyunumuz resmen uyku getiren cinsten. Topun bizde kalması güzel bir şey ama bu topa sahip oluşun % 60-70’i haybeye paslaşmadan ibaret. Daha efektfi ve dikine isabetli oynamayı öğrenmeliyiz.

2-) Organize atak gibi varsyasyonumuz maalesef yok. Bizim takımın şu özelliği (kanat topları, göbekten, duran toplar) kuvvetli diyebileceğimiz  bir tarafımız maalesef yok. Evet, golü duran toptan attık ama bunları tekrar edemediğimiz sürece anlamsız kalıyor. Dünkü maçta çok daha güzel yerlerden kazanılan duran toplar resmen heba edildi. Hele 1-2 tane ofsayttan doğan en direk serbest vuruş kullandık ki 2. Yarıda, Ujfa topu rakip saha ortalarına Elmander’e havalandırdı, attığı yerde Elmander’in civarında en az 3 Kayserili olup, en yakın GSlı en az 20 m ötedeydi. Böylesine anlamsız serbest vuruşlardan en az 5-6 tane oluyor her maçta.

3-) Dikkat ederseniz oynadığımız çoğu maçta öne geçene kadar oyunu daha çok isteyen bir görüntü veren takımımız, golü bulunca resmen saçmalamaya başlıyor. Dün de ilk yarıda orta sahamızın önde basması ile Kayseri’nin kendi sahasından çıkamadığını gördük. Hal böyle iken 2. Yarının ilk 20-25 dklık bölümündeki geri çekilmemizi, rakibe “hadi bizi bunaltın” diye davetiye çıkarılmasını anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.  Senin kaliten belli, neden aynı tempoyu ortaya koyup 2 yi 3 ü aramayız ki. Örneğin dün gol 39. Dkda geldi, 40. Dk’da Muslera kendine gelen bir topu eline almak için 30-40 m ötedeki rakibin baskı yapmasını bekledi. Böyle şeyler son 10-15 dk yapılır da , el insaf daha ilk yarı oynanıyor. Yakışmıyor bence bu mantalite bizim oyunculara. Bu yüzden özellikle son dklarda galibiyet golünü attığımız maçları daha çok seviyorum, belki daha stresli oluyor ama en azından takım maç genelinde oyunun içinde olmuş oluyor.

4-) Taç atışlarında inanılmaz bir isabetsizliğimiz var. Sanki öylesine kullanılıyor. Avrupa’da birçok takım taçlardan asist yapıyor, pozisyona giriyor, biz ise elimizdeki topu devamlı rakibe atıyoruz. Örneğin Stoke City’de Delap diye bir sağbek var, adamın her tacı ceza sahasında pozisyon oluyor. Rakip tac yerine kornere atıyor topları. Bizim taç problemimiz sadece bu yıl değil son yıllarda hep böyle. Bu konuya da el atılmalı bir şekilde.

5-) Semih’in performansı oynayarak artacaktır. Bu süreçte hata da yapacaktır. Hatta yapacağı hatadan gol de yiyeceğizdir ama şu bir gerçek ki bu hatalar ne Servet’in ne de Gökhan’ın yaptıklarından fazla olacaktır. En kötü onlar kadar olur. Dolayısıyla ben Fatih Hoca’dan Semih’te ısrar etmesini bekliyor, diliyorum.

“Galip gelmişiz,  senin bu yazdıkların da iş mi şimdi” dediğinizi duyar gibiyim ama hepimizin olduğu gibi benim de amacım takımımın sahada rakibini eze eze maçları kazanmasını görmek  olduğu için beni anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum. Size 2 pozisyon örnek verirsem bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Varsayımlarla hareket etmeyi oldum olası ben de sevmem ancak gelin şu 2 pozisyonun farklı sonuçlandığını düşünelim; İlki, Selçuk’un golünde rakibin ayağını yere vuruşu; vurmamış olsun, yani top uzaklaşmış, pozisyon kaybolmuş olsun.  İkincisi ise Cem Sultan’ın sağdan kestiği ortada Ömer zor olanı değil kolayı yapıp topu kaleye göndermiş olsun. Tabii ki varsayımlarla hareket etmemek lazım ama dün gerçekleşen üstteki 2 pozisyonun normal şartlarda aksi şekliyle cereyan etmesi daha beklenebilir birer durum iken şans bizden yanaydı ve öyle olmadı. Neticede kazandık ama burada önemli olan kazanırken yanlışları görebilmektir.

Son olarak, geçen haftaki hakem kıyımından sonra Cüneyt Çakır şeker gibi geldi hepimize. Ancak, burada hakem kim olursa olsun emin olun böyle gelecekti. Çünkü çok sağlam bir travma yaşattı geçen haftaki. Bu yüzden işler düzeldi sanmayalım, Çakır ile sadece gazımız alındı. Aksine Çakır bu ligdeki eyyamcı, rüzgara göre yön değiştiren, havayı koklayıp ona göre düdük çalan hakemlerin önde gideni bayrak açanıdır.  Bu hafta biz güçlü idik, bir şey yapamadılar ama ilk fırsatta yine aynı şeylere yelteneceklerdir. Bize düşen yönetimiyle, oyuncusuyla ve taraftarıyla dik duruşumuzu devam ettirmek ve kendimizi  kurda kuşa yem ettirmemektir.

Herkese sevgi ve selamlarımla hayırlı haftalar dilerim,

Murat

 

 

 

 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...