Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Hamit, top mu kale mi?
 Ağu
23
 2012

Ligin daha ilk haftası olmasına rağmen geçen sene ortaya koyduğu performansın üzerinde bir Galatasaray gördük Kasımpaşa karşısında... Coşku aynı olmakla beraber temel farklar şunlardı:

1- Tempo

2- Dikine oyun

Bu iki kavram açık bir "gelişim" olmakla beraber, aslında Fatih Terim'in Galatasaray'a bu sene oynatmak istediği futbolun sırlarını da bize veriyor. Nitekim zamanı biraz geriye doğru sardığımızda bütün yapılanların hep bu amaca hizmet ettiğini görüyoruz.

1- Umut ve Burak gibi hareketli forvetler transfer edildi.

2- Topu oyuna hızlı sokan bir stoper (Dany) alındı.

3- Hazırlık maçlarında Melo'nun yokluğunda Selçuk'un yanında Ceyhun Gülselam, Dany gibi ön libero pozisyonunda görev alabilecek oyunculardan ziyade; Engin, Emre ve Hamit gibi orta saha menşeli futbolcular tercih edildi.

Futbolda "tempo" ve "dikine oynama" kavramları o kadar iç içedir ki; "Temponuz varsa dikine oynayabilirsiniz" cümlesi ne kadar doğruysa; "Dikine oynama arzunuz sizin var olan fizik kondisyonunuzu tempo olarak gösterir" cümlesi de bir o kadar doğrudur.

Kasımpaşa maçına baktığımızda Emre Çolak'ın geçen seneye nazaran fizik kondisyonunu son derece yükselttiğini görüyoruz. Bunun yanında Umut Bulut'un hareketliliği de Galatasaray'ın tempolu oyununda çok önemli bir faktör. Fakat bunların dışında Selçuk, Engin ve Elmander'in aynı; Hamit'in ise beklenenin altında bir fizik performansla oynadıkları da bir gerçek. O halde Galatasaray nasıl oluyor da bu kadar tempolu oynamış gözüküyor? İşte bu sorunun cevabı yukarıdaki 2. cümlede saklı.

Peki, 4-4-2 oynayan bir takımın devamlı dikine bir oyun stratejisiyle oynaması nelere bağlıdır?

Bu soruya yanıt verebilmek için öncelikle Galatasaray'ın rakip sahadaki ofansif yerleşimini incelememiz gerekir ki, bu da (eksta görevler verilmediği sürece) bir nevi hücum planı demektir. Bunun yanında oyun planının diğer halkası olan defansif yerleşmeye ve defans taktiğine de bakmak gerekir.

Top Galatasaray'dayken amaçlanan oyun planı: Sağ ve sol kanat içeriye yönelecek, sağ ve sol bek de ileriye çıkacak ve takım bir anda (2-1-5-2) ye dönecek. Bu şablonda orta sahadaki 4 oyuncu topu tutup, oyuna hakim olacak ve ceza sahasının boşluklarına kaçacak. Kanat bekleri ve çift forvet ise yaptıkları koşularla oyuna dinamizm katacak.

Top rakibe geçtiğinde amaçlanan oyun planı: Top kaybedilince hemen ilk baskı yapılacak. Sağ ve sol bekten topun kaybedildiği bölgeye hangisi daha yakınsa o da ilk baskıya katılacak. Uzak olan bek ise geriye dönüp kademeyi kontrol edecek. (3-1-4-2) İlk baskı başarısızsa, ilk baskıda görev alan bek de pozisyonunu alacak ve böylece kademeli olarak dörtlü defansa geçilmiş olacak. (4-1-3-2) Bu sefer de öndeki beş futbolcu aktif prese devam edecek. Ancak bu baskı da sonuç vermemiş ve rakip, takım halinde Galatasaray'ın sahasına yerleşmeyi başarmışsa; işte o zaman klasik (4-4-2) ye dönülüp alan savunmasına geçilecek.

Dolayısıyla bu şablon ve oyun planında Galatasaray'ın devamlı dikine oynayabilmesi için;

1- (4-4-2)'den (2-1-5-2)'ye "hızlı" geçebilmesi gerekir. Yani orta saha kanatları içeriye yönelip bir orta saha zenginliği oluşturmalı ve kanat beklerini bir an evvel ileriye çıkartmalı. Aksi halde yana ve geriye paslar çoğalır.

2- Çift forvetin "her ikisi birden" hareketli olmalı. Rakibin boşluklarına kaçarak arkadaşlarının devamlı araya oynamalarını sağlamalı. Ayrıca rakip savunmanın dengesini bozma amaçlı sağ ve sola deplase olarak açılacak boşluklara buradan diğer arkadaşlarının koşuyla girmesinin de direk nedeni olmalı. Aksi halde hareketsizlik baskı halinden kurtulamamak olur ki, bu durum orta sahanın ileriye değil; yana ve geriye oynamasına yol açar; hem de orta sahanın ceza sahasına koşuyla girmesini de otomatikman kapatır. Oyun dikine oynanmaya çalışıldıkça şişirme toplar sonunda karambol futboluna dönüşür.

3- Top rakipteyken ön libero pozisyonunda oynayan futbolcu defansa gömülmemeli. Aksi halde orta saha zenginliği azalır ve kanat bekleri de sırf bu yüzden ileriye çıkamaz. Çünkü beklerin rahatlıkla ileriye çıkabilmesi orta sahada oyun hakimiyetini ele geçirmeye bağlıdır. Eğer ön libero defansa gömülürse dikine oyun planı, kanat beklerinin öne çıkamaması dolayısıyla bir anda set oyununa döner ve oyun yavaşlar. Ayrıca rakibin yapacağı baskıyı da güçlendirir.

Bu kadar teorik konuştuktan sonra Galatasaray'ın dikine oynama isteğini bir de "isimler" üzerinden değerlendirelim.

Benim açımdan ilk maddede sıkıntı yok. Çünkü "kanattan içeriye yönelme" konusunda hem Emre, hem Hamit, hem Engin hem de Amrabat bu görevi layıkıyla yerine getirebilecek kapasitedeler. Riera bu oyun planına ve dikine oyuna pek uygun değil. Aydın da bu plana pek uygun olmasa da dikine oyuna son derece uygun bir futbolcu. Fakat kanatlarda oynatılırken Eboue'den daha az ileriye çıkan Hakan Balta'nın kanadında kullanılmasında yarar var. Aksi halde sağ kanatta tercih edilirse Eboue'nin de verimi düşebilir. Buna gerekçe olarak Aydın'ın içeriye yöneldiğinde orta saha zenginliğine katılmada yaşadığı zorluğu gösterebiliriz.

Galatasaray'ın şu anda Elmander-Umut-Burak-Necati-Sercan ve Baros olmak üzere altı forveti var. Fakat dikine oynama adına sürekli hareketli oynayabilecek forvet sayısı ise üçle sınırlı. (Elmander-Umut ve Burak) Burak her ne kadar Trabzonspor'da ve Milli Takım'da tek forvet oynatıldığı için "merkez santrafor" olarak gözükse de aslında çift forvet oynadığında kanada da kaçabilen bir futbolcu. Dolayısıyla amaçlanan oyun gereği şu aşamada Elmander-Umut ikilisinin arasına girebilecek en büyük aday Burak gözüküyor ki "Elmander ve Bulut'un "bitiricilik" konusunda yaşayacağı sıkıntıları Fatih Terim önümüzdeki günlerde Burak'la gidermeye çalışacaktır.

Necati, Sercan ya da Baros'tan birisi tercih edildiğinde ise dikine oynama hedefinde 2. madde gereği bir bocalama yaşanacağa benziyor. Sercan doğru koşuları yapamayan bir forvet; Baros ise ceza sahasının fırsatçı golcüsü. Fakat yine de maç bitimine 10 dakika kala oyunu döndürebilmek adına pozisyon alma ve golü koklama açısından Burak'a ders verebilecek bir yeteneğe de sahip Baros. Ancak geçen sene 33 gol atan Burak'ın bitiriciliğine Fatih Terim o kadar güveniyor ki, bu durumda Baros da otomatikman devre dışı kalıyor. Necati ise Elmander'le uyumlu olsa da Umut gibi savunmanın boşluklarını devamlı zorlayan bir forvet değil; daha çok top tutma ve servis yapma özelliğiyle ön plana çıkıyor. Bu durum ise Amrabat'ın orta sahaya monte edilmesiyle birlikte giderilecek bir unsur. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Necatili bir Galatasaray set oyununu iyi oynar fakat Fatih Terim'in amaçladığı dikine ve hızlı oyunun adamı değil kesinlikle.

Dikine oynama adına 3. maddeyi incelediğimizde ise Melo'nun performansı son derece belirleyici olacak. Melo eğer geçen sene birçok maçta olduğu gibi defansın arasına gömülürse, Galatasaray'ın oyunu da doğal olarak yavaşlayacaktır. Melo ön libero gibi değil, en fazla "kontrollü orta saha futbolcusu" gibi oynamalıdır ki Galatasaray oyunun devamlı içinde olsun; hızlı ve dikine oynayabilsin. Benim açıkçası bu konuda şüphelerim var.

Amrabat gibi bir silahın yedek kalmasındansa, fit ve formda bir Emre'nin esas mevkisi olan orta sahaya çekilmesi hızlı ve dikine bir oyun adına beni daha çok heyecanlandırıyor. Fatih Terim'in Melo'nun yokluğunda Emre, Engin ve Hamit gibi defansın içine girmeyen orta saha oyuncularını tercih etmesi de bu heyecanımı daha çok arttırıyor.

Bütün bu yazdıklarıma binaen, Galatasaray'ın oyununu hızlandıracak, Galatasaray'ı dikine oynatacak ve bu sayede futbolcuların var olan fizik kondisyonlarını da yüksek bir takım temposuna dönüştürecek en iyi 11 bana kalırsa şöyledir:

--------------------Muslera---------------------

Eboue-------Semih--------Dany-------Hakan

Hamit--------Selçuk-------Emre------Amrabat

-------------Elmander------Umut---------------

Peki, Galatasaray her zaman hızlı ve dikine oynamak ister mi? Tabiki istemez. İşte o zaman da daha kontrollü ya da ayağa oynayabilen Melo ve Necati gibi oyuncular tercih edilebilir. Fakat Fatih Terim'in bu sene oynatmayı amaçladığı futbol hızlı, dikine ve tempolu olacağı için yukarıdaki kadroyu ezberleyeceğiz gibime geliyor.

Ben açıkçası 5 yabancıyla oynamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yukarıdaki kadroyu esas alırsak Hakan Balta'nın tek alternatifi Riera gibi duruyor. Bu yüzden Riera her daim yedek kulübesinde olmalı. Yedek kulübesinin aşağıdaki gibi olması da mantıklı olacaktır.

Ufuk, Gökhan Zan, Riera, Melo, Yekta, Burak ve Baros

Ujfalusi çok iyi bir stoper. Ancak yabancı kontenjanı ve Riera faktörü gereği ve birazdan anlatacağım Baros gerçeği gereği Fatih Terim'in çok akılcı bir karar vermesi gerekir. Allah yardımcısı olsun, gerçekten zor bir karar. O da "Dany oynayacaksa Ujfalusi kadro dışı kalmalı" ya da "Ujfalusi oynayacaksa Dany kadro dışı kalmalı" şeklinde olmalıdır. Neden?

Riera'nın mutlaka yedekte olması gerektiğini biraz önce açıklamıştım. Tabi sol beke bir transfer yapılırsa işte o zaman bütün senaryo da değişir. Riera kadro dışı kalır; Hakan Balta da yedek kulübesine çekilir. Fakat bu durum kulübedeki 6+2 kontenjanı gereği Ujfalusi-Dany açmazını değiştirmez. Daha doğrusu değiştirmemeli. Çünkü tıpkı Riera gibi Baros da kenarda olmalıdır mutlak suretle.

Savunmada Gökhan Zan, Ujfalusi'nin yokluğunda kendisine iyi bir alternatif olabilir. Ancak oyuna Burak'ın girmesine rağmen maç gitti gidecekse, Baros'tan daha iyi bir golcü alternatifi de yoktur malesef Galatasaray'ın kadrosunda...

İlk yarı bekleneni veremeyen Umut'un yerine ikinci yarı oyuna Burak girmeli girmesine de; son 10 dakika oyunu çevirebilmek adına Elmander kenara gelirken, yerine Necati ya da Sercan'ın değil; bir ceza sahası fırsatçısının, bir gol koklayıcısının yani Baros'un maça dahil olması da bana kalırsa elzemdir.

Evet, Baros formsuz olabilir. Fakat biz çift forvet oynuyorsak ve yedek kulübesinde de çift forvet yer alacaksa (yer almalıysa) bu ikiliden birisi de mutlaka Baros olmalıdır. Çünkü Necati ve Sercan'ın ikisinin birden son 10 dakikada oyunu döndürebilme potansiyellerinin toplamı, Baros'un son 5 dakikada oyunu döndürebilme potansiyelinden fazla değildir. Nitekim geçen yıl bu gerçeğe hep beraber şahit olduk. Fatih Terim A planı gereği Baros'u ilk 11'de düşünmeyebilir; fakat B planı gereği bir futbolcunun kapasitesine göre ondan maksimum nasıl verim alabileceğini de, en az A planını düşündüğü kadar düşünmelidir bence...

İmza: a-scorpion

Sevgiler...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...