Makale Yaz
firateroz
Bu haberi yazdır
Bugünler Yarınlar'a Karşı...
 Ağu
17
 2011

Herkesin gündeminde olan şike soruşturmasına yorum yapmanın cazibesine dayanamayıp, sıradanlığı tekrarlamadan konuya bir şeyler ekleyebilmek ümidiyle ben de görüşlerimi paylaşmak istiyorum...

 

Bu sebeple, herkes önüne bakarken ben biraz daha ileri bakma niyetindeyim. Aklımda, korkutuculuğundan mıdır bilemem, biraz flu birkaç senaryo geziyor...

 

Sevgili Federasyonumuz, 2011-2012 sezonunun heba olmaması için bir karar verebilmek adına liglerin başlangıcını erteledi.

Buraya kadar sorun yok.

 

Ancak, sonrasında, bir karar vermeme ve sorumluluk almama kararı verdiler...

 

Şunu da şahsi tatminim için söylemeden geçemeyeceğim, birileri de çıkıp "Federasyonun verdiği kararı destekliyoruz." gibi, fizik kurallarıyla bağdaşmayan açıklamalarıyla sadece kendi beyinlerinin küflü raflarına su serptiler...

Fizik kurallarına aykırı diyorum, çünkü ben ortada bir karar göremiyorum....

 

Neyse, ben senaryolara geçeyim:

1. Ligler 5 Ağustos'ta başlayacakken 9 Eylül'e ertelendi. Bu iki tarih arasında Milli Takımımız bir hazırlık maçı oynadı ve Teknik Sorumlu Hiddink maçtan önce - sonra haklı olarak:

"Futbolcular fiziken ve mentalen henüz hazır değil." gibi açıklamalarda bulundu.

 

Şimdi Eylül ayı başında Avrupa elemelerinde çok çok önemli 2 adet maçımız daha var. Bu maçlarda alınacak olası kötü sonuçlardan sonra, Hiddink dahil tüm kamuoyunda,

 

"Federasyon ligleri yok yere erteledi. Madem karar almayacaklardı, bari Ağustos ayında maçlar başlasaydı, bu zamana kadar hem olumsuz hava dağılır, psikolojik olarak o olayları unutmuş olurduk, hem de futbolcuların maç kondisyonu yükselirdi. Kötü sonuçların tek sorumlusu Federasyondur."

 

Şeklinde açıklama yapmayan kalır mı? Kalmaz...

O zaman bu Federasyon’u içerdekiler – dışarıdakiler kimse kurtaramaz işte…

Kaybeden mi? Kaybeden Türk Futbolu, Türk Milleti…

Sonra da tatsız tutsuz izleriz evimizde paşa paşa Avrupa Şampiyonasını.

“Biz burada olacaktık ki ah ah hep bu Federasyon…” diyerekten…

 

2. Federasyonun bugün veremediği karara “doğru karar” şeklinde “bugünü kurtardıklarına” sevinmekte olanlar, yarın öbür gün işe UEFA el atıp da, “birkaç yıl Avrupa Kupaları’ndan men, karşısında haksız yere kazanç sağladığı kişilere de tazminat” gibi bir karar alırsa, çok merak ediyorum o gün ne yapacaklar?

O Türk Futbolu’nun koca çınarları, puan cetvelinin etkisiz elemanı haline döndüğünde “bugün”ü kurtaranlar kahraman mı olacak hain mi?..

Bugün, 1 yılı kurtardık diyenler, Federasyon küme düşürmese dahi, nasıl mücadeleye devam edecekler Süper Lig’de? Ne için oynayacaklar? Avrupa’ya gitmek yok, bir şey yok. Rakipleri bile önemsemeyecek onların maçlarını “aman yensek ne, yenmesek ne, nasılsa Avrupa’ya gidemiyorlar” diyecekler.

Statlarda, televizyon başında kim heyecan duyacak onlar için? Hiç kimse.

Kaybeden mi? Kaybeden Türk Futbolu, Türk Milleti…

 

3. Bu senaryoda çok da fazla ileriye gitmeyelim. Bugün çeşitli nedenlerle verilemeyen kararın alınabilmesi adına yeterli şartların sezon içerisinde oluşması olasılığı nedir? Çok da düşük bir ihtimal değil. Peki bu durumda ne olur? Federasyon acilen kararlarını almak ve uygulamak zorunda kalır.

Ligler ne olur? Birilerine ceza çıkarsa o kulüpler gider, puanları silinir, her maç hükmen mağlup sayılırlar. Onlara karşı zaten kazananlar gazi, kaybedenler niyazi olur. Bugün Süper Lig’e çıkma hayali kurup da çıkamayanlara “pardon” denir. Yok sayılan maçlarda kart gördükleri için cezalı duruma düşenlerin ve birkaç maç oynayamayarak paralarından olanların kaderlerine küsmeleri gerekir. Belki cezalı duruma düşen oyuncuları yüzünden sonraki hafta puan kaybeden takımların çileden çıkası gelir. O maçlarda sakatlananların oturup ne adına mücadele ettiklerini sorgulaması gerekir. Vs. vs.

Sonuç? Herkesin birbirine dava açma hakkının doğduğu muhteşem bir futbol ortamı!

Futbolcular, menajerler, teknik direktörler, kulüpler… Herkesin herkese karşı bir tazminat hakkı var, aman ne de güzel değil mi!

Seyret seyredebildiğin kadar da tadına doyama!

Kaybeden kim? Türk Futbolu, Türk Milleti… Bir de, milyonlarca lira tazminat ödeme cezasına çarptırılma ihtimali olanlar.

Kazanan var mı? Belki avukatların biraz kazandığından bahsedebiliriz.

 

4- Bu sefer biraz daha ileriye bakalım. Federasyonun aldığı – almadığı kararları boş verelim.  Hukukçuların söylediklerine kulak verelim. Deniyor ki, böyle bir dava en az 1-2 sene sürer. Sonra da itirazlar, temyizler. Bir o kadar da onlar sürer. Sonra; suçlu bulunanlar, suçsuz bulunanlar, haksız yere ismi kirlenenler, hak ettiği halde cezasını çekmeyenler, sürekli politik baskılar, sürekli aklımızın bir köşesinde rahatsız edici bir anı gibi duran ve hiç kaçamadığımız o “fikir”, yankılar, tazminatlar, tekrar açılan davalar vs. vs.

Sonuç? Yıllarca beynimizi kemiren ve kangren olmuş bir yara gibi, gitmeyen bir kara bulut gibi “şike” gündemi, yıllarca bunalan, karın ağrısıyla ligini takip eden bir halk…

Kaybeden? Yine Türk Futbolu, yine Türk Milleti!

 

Peki biz milletçe aptal mıyız? Maalesef ki değiliz. Bu senaryolar sadece benim aklıma mı geliyor? Hayır. Tüm futbol severler, yine maalesef ki tüm sezon boyunca, her maçın belki her dakikasında, beyinlerinin bir köşesinde bu senaryolarla güreşecekler… Adam akıllı heyecanlanıp, statlarda kendimizi kaybedercesine bağırıp izleyemeyeceğiz bu sene ligi. Aklımızın bir köşesinde, sürekli, o can sıkıcı şey: belirsizlik, kararsızlık… Belki de yıllar boyu sürecek bir mide bulantısı…

Peki bu millet, bugün sorumluluk alamayanlardan yarın bunun hesabını sormaz mı?

Bugün kazandığını düşünenler, yarın “keşke” demez mi?

En güzeli bu işin sezon başlamadan bitmesi değil miydi?

Cevapları yazmaya gerek sanırım…

 

Evet bilerek ve isteyerek her senaryonun sonunda Türk Futbolu’nun kaybettiğini vurguladım. Ancak, burada bizim fark edemediğimiz olay şudur:

Türk Futbolu, Türk Milleti, birileri bu işin içine kötü emellerini, para çantalarını, ahlaksız teklifleri soktuğunda zaten çoktan kaybetmişti… Onu geri döndürme şansımız yok.

 

Bizler çoktan kaybetmişken kimse bugün kalkıp da “bu işten zararsız nasıl sıyrılırız” mantığıyla olaya yaklaşmasın lütfen…

Kimse bugünleri kurtarmaya çalışmasın…

Bugün, suçlu olanlar cezalarını çeksin, suçsuz olanlar yok yere hapislerde çürümesin, bu işin üzerine gidilsin ki, yarınlarımızı bari kurtaralım…

Çocuklarımıza anlatacak temiz şampiyonluklar bırakalım…

İşte asıl mesele budur…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...