Son maçlarda maçın adamı olarak hep Semih Kaya’nın seçiliyor olması onun ve GS defansının geleceği açısından bir başarı kabul edilebilir ama bir yandan da kaybedilen puanların açıklaması olduğu da göz ardı edilmemelidir. Çünkü bir takımın kalecisi veya defans oyuncusu penaltı kurtardığı veya gol atmadığı sürece maçın adamı seçiliyorsa o takımın hücum bölgesi mezkur maçlarda çalışmamış veya çalışmış fakat boşa yorulmuşlardır. GS’ın kötü hava şartları ile birlikte başlayan kötü oyunu ve puan kayıplarının telafisi olacaktır muhakkak bu konuda karamsar olmaya hiç gerek yok. Fakat asıl karamsar olunması gereken nokta “Takke düştü kel göründü” veya “bak ben demiştim bu GS’dan veya Terim’den adam olmaz” diyenlerin sayısının bu tarz süreçlerden sonra bir anda peak yapmasıdır. Üzülmeye, karalar bağlamaya hiç gerek yok. 9 maçlık kazanma evresinin hemen öncesinde de GS çok kötü oynuyordu, kötü oynayarak kazandı ve şu anda yaşanılan puan kayıplarına rağmen rakipleri bugün kazansalar bile averajla liderlik koltuğunda oturmaya devam edecek. Eskisi kadar rahat oturmayacak doğru ama orayı kaybetmemek önemli. Zaten eğer GS böyle 2-3 maçtan puan kaybetti diye havlu atacaksa o zaman şampiyon olmanın, Avrupa başarısı aramanın ne gereği var.

Düzelecek hiç korkmayın, üzülmeyin. Transfere de gerek yoktu şu aşamada. 5 puanlık farkı mevcut kadrosu ile yapmadı mı GS. Bir tek Eboe yok; evet çok önemli bir eksiklik çünkü Eboe ile biz Sabri’nin sağ bek olamayacağını veya sağ bekin ne olduğunu gördük; fakat 8-9 maç için Eboe ayarında transfer yapmak bizi aşar. Transfere gerek var ama ilerisi için. Böylesi durumlar her takımın başına gelebileceği gibi bireylerin sosyal yaşantılarında da en iyi yaptıkları işleri bile hem de üst üste yanlış yaptığı, hatalı yaptığı dönemler olmuştur önemli olan onu unutturacak yeni devir yakalamaktır. Bakın FB ve BJK da puan kaybetti şimdi biriyle 3 biriyle 6 puan fark oldu yeniden (yazıya Fener maçından önce başlayıp, BJK maçından sonra devam ettim).

Bunlar düzelir de bu hakemlerimizin GS karşısındaki cesaret abideliklerine ne demek lazım, ne zaman düzelir hiç bilemiyoruz. Hani Engin sanki olacakları görmüş gibi, verdiği röportajda bu konuya değinmiş ve ne kadar haklı olduğunu da gördük. Bir Antep maçı bir Antalya maçı toplam 5 puanımızı TFF'nun güzide hakemleri göz göre göre çalmıştır. Hele bu maçlardan sonra rakip takım teknik adamlarının (özellikle şimdi yerinde yeller esen Abdullah Ercan'ın) sanki çok büyük bir taktik deha sonucu kazanmışlar gibi konuşmaları da beni deli etmeye yetiyor.

Antalya’ya karşı yaşadığımız bu garip şansızlık nasıl tarif edilir bilmiyorum. Bildiğim tek şey var o da Ömer Çatkıç henüz futbolu bırakmadan şu Antalya’yı evire çevire bir kere olsun yenmek gerektiğidir.

Saygılarımla...