Öncelikle herkese merhaba diyorum. Bu benim ilk makalem olacak. 28 yaşındayım. Kendimi bildim bileli koyu damardan Galatasaraylıyım. Takımım yenildiğinde üzüntüden baş ağrısıyla sabahlara kadar uyuyamadığımı, galip geldiğinde ise mutluluktan havalara uçtuğumu bilirim. Bu renklere gönül vermiş biri olarak son günlerde daha önce hiç tanık olmadığım ve hiç görmediğim kim oldukları belirsiz bir grup sözde Galatasaray taraftarı takımı, yönetimi ve hocayı sosyal medya üzerinden linç ediyor.

Klübün mali durumu zaten ortada. Herkesin aklında "Madem Galatasaray'a başkan oldun, cebinden para versin" şeklinde bir düşünce var. Arkadaşlar böyle bir şey yok.  Verecek olsa Ünal AYSAL verirdi. Milyar euroluk adam. Verdi mi? Hayır!!! Ne dedi? Bu klübün kendi dinamikleri yeter dedi. Başkanlar en fazla kendi şahsi hatırlarını kullanıp ya da kefil olup bankalardan kredi çekerler. Klüp ödeyemediğinde banka gider kefilden alır.  Bu insanlar kendi iş hayatlarından ailelerinden fedakarlık yaparak 2 sene 3 sene klüp başkanlığı yapıyorlar.

Gelelim İbrahimoviç transferine. Biraz realist olun. PSG 7 Milyon Euro. İbrahimoviç Senelik 12 milyon eurodan 2 senede toplam 12 milyon euro. Toplam maliyeti 2 senelik 31 milyon euro. Fenerbahçe başkanı Aziz YILDIRIM gündem değiştirme ve 4. Yıldız pazarlamamızı sabote etmek ve kendi camiasına şirin görünmek için bu transferleri yaptı. Galatasaray taraftarının kimyasını bozdu. Taraftarı ikiye ayırdı. Gerçek Galatasaray sevdalıları bu tuzağa düşmemeli. Aksine daha çok sıkı bir şekilde kenetlenip takıma destek vermeli.

Burak YILMAZ’ı beğenmezsiniz ama son 3 senede attığı goller ortada. Burak çok gol kaçırıyor diye eleştiriliyor ancak o kadar çok oyunun içinde çabalıyor ve kovalıyor ki pozisyona çok giriyor. TV de izlerken topun oynandığı alan görüntülenir ve bizler hep o kısmı izleriz. Topsuz alanda Burak’ın nasıl deparlara kalktığı nasıl sürekli hareket halinde olduğu, rakip stoperleri ne kadar rahatsız ettiğini statta maç izleyenler görür. Bir golcü için önemli olan pozisyona girebilmesidir arkadaşlar. 10 tane girsin 1 tane atar yeri gelir 3 tane atar. Zaten girdiği her pozisyonu gol yapsa Messi ve Ronaldo kategorisinde olurdu. Gol kaçırdıktan sonra demoralize olmuyor. Aksine daha çok hırslanıyor. Emenike’yi göz önüne getirin. Burak ile aynı tip bir forvet. Geçen sene nasıl psikolojik olarak çöktüğünü hatırlayın. Son İnter maçında Miranda gibi bir stoperi nasıl zor durumda bıraktığını görmüşsünüzdür. Miranda Atletico Madrid’in senelerce stoperliğini yapmış, İspanya’da üst düzey maçlara çıkmış bir stoper. Burak’ın tek eksiği sırtı dönük oyun oynayamaması. Bu da çalışmaya geliştirilecek bir özellik. Fizik olarak daha güçlü olabilir. Zaten onu yaptığı anda Burak değil bildiğimiz Benzema olur. O zamanda Real Madrid’te oynardı. Burak bir yıldız bir futbolcudur. Haksızlık etmeyelim.

Gelelim kaptan Selçuk’a. İlk geldiği sene oynadığı pozisyonla göreviyle son 2 senedir oynadığı pozisyon ve görevi bir değil. Hep geriye yana oynuyor diye eleştiriliyor. Haklılık payı var. Ancak futbolda her zaman ileri oynamak tempo yapmak kolay değildir. TV de göründüğü gibi kolay değil. Aradan ver şu pası diye içimizden geçiririz ancak gerçekte futbol sahaları TV de göründüğü gibi çok büyük değildir. Oyuncular arası 10 metre varmış gibi görünür ancak gerçekte o mesafe 2-3 metredir. Bazı pasları ileri oynamak demek o topu takım çıkarken rakip oyuncuya kaptırmak demektir. Bu da kalemizde gol tehlikesi yaşamak demektir. Ya o topu dripling ile taşıyacak ya da uzun oynayacak. Öyle dar alanda kısa pas yapmak o bölgede oynayan bir oyuncu için risktir. O bölgede oynayan oyuncunun hücum oyuncuları rakip yarı alanda yerleşirken stoperlerin arasına girip top alıp vermesi, topu oyuna sokması ve kendisine top geldiğinde kaybetmemesi beklenir. Top Selçuk’a geldiğinde ben çok rahat ediyorum. Çünkü biliyorum ki Selçuk o topu ya takım arkadaşına pas verir ya da faul alır. Ama yinede kaybetmez. 100 toptan 93’ünü olumlu kullanır. Takımın saha içerisinde top çevirmesinde kilit oyuncudur. Sahanın en çok koşan ve mücadele eden oyuncusudur. Rakip yarı alanda top kaptırılınca geriye savunmaya koşan bir oyuncudur. Tam bir ortasaha oyuncusudur. Duran toplarda ki ustalığı da göz önünde bulundurulduğunda Selçuk bir yıldız futbolcudur.