Makale Yaz
kilica
Bu haberi yazdır
SORUNLU DA SORUMLU DA TUDOR!
 Eki
30
 2017

Maçtan önceki genel kanı, Rıza Çalımbay’ın Trabzonspor’u rakibini bekleyen, önce savunmayı düşünen bir anlayışla oynatacağıydı. Daha önce Antalyaspor’da görev yaparken önde basarak Galatasaray’ı durdurmayı başarmıştı hoca ama Trabzonspor’un Burak, Rodallega, Kucka ve Mas gibi önemli eksikleri vardı. Üstelik, takımı defansın ortasında da sıkıntılar yaşıyordu epeydir. Bu durumda Galatasaray gibi yetenekli oyuncu sayısı fazla ve hücumda zengin bir takıma karşı ileride basmak, hiç de mantıklı bir iş değildi kimilerine göre.

 

Galatasaray teknik heyeti de bu kanıda olmalıydı ki, ilk 11 seçimi ve diziliş, baskıya ve yerleşik set hücumuna dayalı kurgulanmıştı. Tudor, Trabzon’un önce savunmayı düşünen bir yaklaşımla oynayacağını, bu nedenle takımına geniş alan bırakmayacağını düşünmüş olsa gerek, sol kanatta Rodrigues yerine Tolga’yla başlamayı seçmişti.

 

Maçın ilk 15 dakikalık kısmında Tudor’un varsayımlarının tam tersine; kazanmayı çok isteyen, yüksek enerjiyle oynayan, önde basan, sahaya iyi yayılan, Fernando ve Gomis’e yakın markaj uygulayarak Galatasaray’ın pas trafiğini kesen ve ileri hızlı çıkmaya çalışan bir Trabzonspor vardı sahada.

 

Galatasaray bu bölümde özellikle sol kanatta üst üste boş alanlar yakaladıysa da Tudor’un ilk 11’inde o bölgede oynayan Tolga Ciğerci bu boşlukları etkili bir şekilde değerlendirecek beceriye sahip değildi. Sağ kanatta Mariano ve Feghouli ortaklığı işliyor gibi görünse de burada yakalanan fırsatlar da isabetsiz son paslar yüzünden değerlendirilemedi. Bu haliyle tek kolu bağlı bir boksöre benziyordu Galatasaray.

 

İlk 15 dakika sonunda Tudor’un tam da Rodrigues’e göre bir oyun oynandığını görmesi gerekiyordu aslında. Geçmişte ilk yarının sonunu beklemeden oyuncu değiştirebilmiş olan hocanın, Tolga – Rodrigues veya Selçuk – Rodrigues değişikliğiyle takımının sol kanadını boş alanları daha etkili bir şekilde kullanabilecek beceriye kavuşturması ve Trabzon’un sağ kanadının da hücuma serbestçe çıkmasına engel olması çok yerinde bir hamle olurdu.

 

Trabzonspor karşısında ilk yarıdaki etkisiz oyuna karşın ikinci 45 dakikaya taktiksel değişimle başlamayan Tudor, 45’te her iki takım da birer kişi eksildiğinde Selçuk – Rodrigues değişikliğiyle yaptığı doğruyu, Gomis – Eren değişikliği yanlışıyla adeta çöpe attı. 49’da Trabzon öne geçtiğinde bile maçı kazanacak riskleri almayı düşünmedi Galatasaray’ın hocası. Yasin oyuna girdiğinde Trabzon öne geçeli 24, Yusuf ikinci golü atalı 4 dakika olmuştu. O dakikadan sonra bile Galatasaray’ın 10’a 10 oynanan oyunda galibiyeti düşünen bir taktiği olduğunu hissedemedik.

 

Ne yazık ki Tudor, oyunu taktiksel yönden çözümlemekte ya ağır ya da yetersiz kalıyor. Bireysel becerisi yüksek oyuncular görece zayıf rakipler karşısında kilidi bir şekilde açıyorlarmış gibi görünüyor olsa da özellikle şampiyonluk yolundaki rakipleriyle oynadığı maçlarda Hırvat Hoca takımını nedense öncelikle yenilmemeye odaklanmış bir mentaliteyle oynatıyor. İlk 8 haftada rakiplerine 21 gol atıp sadece 7 gol yiyen ve +14 averaja erişen Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’la oynadığı son iki haftada bu mentalite yüzünden ancak 1 gol atabildi ve toplamda 5 puan kaybetti.

 

Kenardaki hocanın cesareti veya cesaretsizliği, sahadaki oyuncu grubunda güven veya güven eksikliği olarak algılanır. Tudor’un maç sonu ropörtajında Belhanda’nın yokluğu ve Feghouli’nin kırmızı kartının kalite eksikliğine neden olduğunu söylemesi de cesaretsizliğinin sebebinin oyuncu grubunun potansiyeline güvenmemesi olduğuna işaret ediyor zaten.

 

Bugünkü mağlubiyetin –ve belki de geçen haftaki Fenerbahçe mağlubiyetinin- bir diğer nedeni de takımdaki aşırı gerginlik. Tudor’un Galatasaray’ı, son iki haftadır en yakın rakibinden 8 puan önde olan bir takımın psikolojisine sahip değil sahada. Bir hafta önceki Fenerbahçe maçından sonra bugün de Trabzon’da aşırı gergin bir oyuncu grubu gördük. İki haftadır ortalamanın altında bir hakem performansı var, bu doğru; ancak takımdaki enteresan gerginlik sadece bununla açıklanamaz.

 

Ben açıkçası Fenerbahçe maçında nedensiz yere değişen taktik dizilişin; bugün ise zaman ilerledikçe kenardan beklenen taktik müdahalenin gecikmesinin, hatta Gomis – Eren değişikliği ile yapılan yanlış müdahalenin takımdaki gerginliğin nedeni olabileceğine inanıyorum. Oyuncular, arzu ettikleri sonucu teknik heyetin kararları -veya cesaretsizliği- yüzünden alamadıklarını düşünüyor, bu nedenle gerginleşip hakemle veya rakiple kavga etmeye başlıyor olabilirler.

 

Tudor’un maç sonu ropörtajında Gomis – Eren değişikliğini izleyenlere anlatmakta güçlük çektiğine inanıyorum. O dakikaya kadar ne kadar etkisiz olursa olsun, kazanmayı isteyen bir hoca 9 gol atmış forvetini oyundan alarak bir yandan hücum gücünü azaltıp diğer yandan rakip takımın stoperlerine “Artık rahatça ileri çıkabilirsiniz” dedirtmez.

 

Eğer hocanın yürekliliği veya taktik becerisiyle ilgili bir sıkıntı varsa, yani hocanın oyuncu grubuna duyduğu açık güvensizliğin üzerine, oyuncu grubu da teknik heyete güvenmemeye başlıyorsa tehlike çanları çalıyor demektir. Cenk Ergün’ün bu durumun kök sebep analizini yapmasında ve gecikmeksizin müdahale etmesinde fayda olacaktır.

 

Diğer taraftan, nedeni her ne olursa olsun, takımdaki bu gereksiz gerginliği de Tudor’un eksi hanesine yazmak zorundayız. Çünkü bir lider, çevresel faktörler ne olursa olsun, ekibinin psikolojik iklimini sağlıklı tutmaktan sorumludur.





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2017
  2016
  2015
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...