"Profesyonel değil amatörüm"
 
"Profesyonel değil amatörüm"
Aslında onun ne kadar özel bir futbolcu olduğunu belirten açıklamayı geçen sezon G.Saray’ın başında bulunan Karl Heinz Feldkamp yapmıştı: “Keşke 11 tane Servet’im olsaydı.” Önceki gün ilk kez ulusal takımın kaptanı olarak Bosna Hersek karşısına çıkan Servet, soyadı gibi ‘çetin’ bir futbolcu. Herkesin tel tel döküldüğü bir ortamda ayakta kalabilen tek isim. G.Saray’daki ileri çıkışları, sistemi eleştiren açıklamaları ise onun yapısını gösteriyor. Haksızlığa tahammülü yok ve sorumluluk almaktan kaçmıyor. Bu nedenle de bazen hatalar yapabiliyor.

Servet’le grubumuzu, G.Saray’ın gidişatını, Skibbe’nin kendisiyle ilgili olumsuz açıklamalarını, gelecekle ilgili hedeflerini konuştuk...

- İstersen sondan başlayalım. Kaptan olarak sahaya çıkmak nasıl bir duygu?

SERVET ÇETİN: Bu kadar sakat futbolcunun olduğu bir ortamda Bosna Hersek maçına kaptan olarak çıktım. Bu Fatih Terim’in kararıydı. Benim ya da başka birinin kaptanlık pazubantını takması önemli değil. Sonuçta biz bir ekibiz. Bosna Hersek karşılaşmasını kazanmamız çok önemliydi. Özellikle böylesine genç bir takımla ilk yarıyı geride kapatıp kazanmak kolay iş değil.

- Grubumuzu değerlendirir misiniz?

S.Ç: Enterasan bir grupta bulunuyoruz. Kuralar ilk çekildiğinde Türkiye ve İspanya’nın favori gösterilmesi gayet doğaldı. Ancak bugün Belçika ve Bosna Hersek futbolda yeni bir yapılanmaya gitti ve bu yüzden iki ekip her an sürpriz yapabilir. Ermenistan ve Estonya, diğer takımlara göre daha alt seviyede. Ama bugün Ermenistan’ı gidip Erivan’da yenmek kolay iş değil. Burada önümüzdeki maçlarda diğer takımlar kayıplar yaşayabilir. İspanya’yla yapacağımız maçlar bizim kaderimizi belirleyecek.

- Şimdiki rakibimiz Estonya. Rahat bir maç olacağı düşüncesi yaygın. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?

S.Ç: Kimseyi zayıf olarak görmüyoruz. Bu konuda tecrübeliyiz. Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde Moldova ve Malta maçlarında uğradımız kazaları hatırlayın. Yunanistan’ı gidip deplasmanda yendik ama bu takımlara karşı aynı başarıyı gösteremedik. Bu tür takımlar böylesine üst düzey maçlara çok iyi konsantre oluyor. Bu nedenle Estonya’yı küçük görmek gibi bir düşünce içinde olamayız. Tabii ki onlar da galip gelmek isteyecektir. Geçmişte yaşadığımız acı deneyimler bize iyi ders oldu. Bosna Hersek karşısında elde ettiğimiz galibiyetin anlam kazanması için Estonya’yı da devirmemiz gerek.

- Sakatlıklar sizi nasıl etkiliyor?

S.Ç: Bu durum sadece milli takımı değil, kulüpleri de etkiliyor. Yanlış çalışma mı kendine bakmamak mı yoğun maç temposu mu? Bir çok neden bulunabilir. Avrupa Şampiyonası’nda milli takıma en çok futbolcu gönderen kulüpler G.Saray ve F.Bahçe’ydi. En çok sıkıntı yaşayan da bu iki kulüp. Futbolcular dinlenemeden sezon başı çalışmaları başladı. Güç antrenmanları yapamadık. En azından ben yapmadığımı biliyorum. Gün geçtikçe toparlanıyorum. Futbolcuların geneli kendine profesyonelliğin gerektirdiği şekilde iyi bakar. Sakatlıklar olduğu zaman ‘gece hayatı’ gündeme getirilir ama bu haksız bir eleştiri. Geçen yıl en çok sakatlık yaşayan futbolculardan biriydim ama oynuyordum. Yapı meselesi biraz da. Az da olsa oynama olasılığım varsa ben çıkar oynarım, riski göze alarak. Yüzde yüz sağlam olmayan vücudunuzla sahaya çıktığınızda performansınız düşer, hata yapma olasılığınız artar. Tabii ki profesyonel anlamda yaklaşırsak benimki amatörlük. Aynı durumda yabancılar kendilerini riske etmiyor, dinleniyor. Ben böyleyim, değişemem.

- Futbola başladığınız ilk günkü hedefinizle şu an bulunduğunuz nokta örtüşüyor mu?

S.Ç: Tabii ki herkese nasip olmayacak şeyler yaşadım. Hedeflerin de hiç bitmeyeceği gerçeği önümüzdeyse ‘ben oldum’ diyemem. Milli takımların bütün seviyelerinde forma giydim. Türkiye’nin iki güzide ekibinde oynadım. Anadolu kulüplerinde başarıyla mücadele ettim. Bunların hepsi çok özel şeyler. Benim hedeflerim var halen. Onlara ulaşmak için en doğru şeyleri yapmaya çalışıyorum.

- Teknik direktör olarak sizi en çok etkileyen isim kim?

S.Ç: Feyyaz Uçar, benim buralara dek gelmemde en büyük etkisi olan kişi. Ç. Dardanelspor’da antrenörken beni istemiş (Servet Kartal’da oynuyor) ancak yüksek bonservis engeline takılmıştı. Sonra Rıza Çalımbay - Feyyaz Uçar ikilisi Göztepe’yle anlaşınca beni transfer ettiler. Feyyaz hocanın tavsiyesiyle önüm açıldı. Yine F.Bahçe’de sorunlar yaşadığım dönemde Fatih hoca (Terim) bana güvenerek kadroya çağırdı.

- G.Saray’a geçersek... İşler hiç de yolunda gitmiyor. Sizce sıkıntı nerede?

S.Ç: Takımın gidişatına iyi diyemeyiz. Alınan sonuçlar ortada!.. Tabii ki sakatlıklardan en çok zarar gören takımız. Savunma ağırlıklı orta saha oyuncularımızın tamamına yakını sakat. Barış, Linderoth ve Mehmet Topal’ın eksikliğini hissediyoruz. Sıkıntı bu bölgede oynayan futbolcuların performansı. Eleştirel olarak söylemiyorum bunları. Hocanın da yapacak bir şeyi yok. Hücum ağırlıklı oynuyoruz ve ileride top kaptırdığımız zaman dönüşlerde sorun oluyor. Bu da gol yememize neden oluyor.

‘Ronaldo da savunma yapıyor’

Bugün Real Madrid, Barcelona ya da Manchester United da hücum futbolu oynuyor. Ancak bir Rooney bir Ronaldo top kaptırdığı zaman peşinde koşuyor. Herkes görev yerine geliyor. Bizde eksik olan da bu. Dünyanın en iyi savunma oyuncusu da olsanız size yardım olmazsa hiçbir önlem alamazsınız ve hata yaparsınız. Bakarsanız en en iyi savunma oyuncularının önünde önemli orta saha futbolcuları vardır.

- UEFA Kupası’nda rotanız Kadıköy... Grubunuzu değerlendirir misiniz?

S.Ç: Bence iddia edildiği gibi grubumuz kolay değil. Zor bir gruptayız. En zayıf takım olarak gösterilen Metalist bile Beşiktaş’ı elemiş. Üstelik Ukrayna ekibi çok iyi mücadele ediyor. Diğer takımlar da kendilerini ispatlamış. Bizim sakatlarımız iyileşirse iddialı olabiliriz. Benfica ve Olympiakos’un toplama takım olduğu söyleniyor. Ancak onlar oturmuş ekipler. Avrupa Şampiyonası’ndan geç çıktık ve tam takım halinde çalışamadık. Buna bir de sakatlıklar eklenince sıkıntılarımız arttı.

- Bursaspor maçından sonra teknik direktör Skibbe, sizinle ilgili basın toplantısında eleştirilerde bulundu. Bu durum sizi üzdü mü?

S.Ç: Üzülmeye gerek yok. Kendini bilen bir futbolcuyum. Elbette ki zaman zaman hatalar yapıyoruz. Takıma faydalı olmak adına elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Etliye sütlüye karışmasam o zaman bu eleştiriler olur muydu? Topu kesip sadece yanımdakini görsem benden iyisi olmaz!.. Ama ben daha fazla şey yapmak istiyorum. Hemen hemen her maçta rakip kalede yakaladığım bir pozisyon oluyor. Eve gittiğimde vicdanen rahat olmak istiyorum. Bunun için de elimden ne geliyorsa vermeye çalışıyorum.

- Batuhan ve Aydın gibi gençler kadroda. Onlara bir nasihatınız olacak mı?

S.Ç: Kadroda oldukça yetenekli genç oyuncular var. Bunu söylemek bana düşer mi bilemiyorum ama çok çalışmaları şart. Kendilerini yeterli görmemeleri gerek. Çok çalışıp kuvvetli olmalılar. Örneğin Aydın, topsuz oyununu geliştirdiği zaman Avrupa’nın her takımında rahatlıkla oynayabilecek bir futbolcu.

Nevzat Dindar / Cumhuriyet



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler