Başlarken, Fenerli dostlardan aklı başında olanlara küçük bir önerim olacak: 2-1 kazandıkları son maçın özetini yakınlarına sakın ola izlettirmesinler. İzleyenlerin, GS'ın girdiği 15 net gol pozisyonundan sonra başları döner, ardından da kendi kendilerine, "Biz bu maçta beraberliği bile hak etmemişiz" diye düşünmeye başlarlar.

Bir dönem teknik direktörlüğünü yaptığı Daum'un "Futbolun teknik yönünü hiç bilmediğini" söylediği Mehmet Topuz'un maç sonrası yaptığı ve başta Teknik Direktörümüz Fatih Terim olmak üzere orada bulunan pek çok futbolseverin tepkisine neden olan kaba, çirkin, yakışıksız ve hakaret içeren davranışa sanmasın ki başka deplasmanlarda izin verirler. Mehmet Topuz gibi çatlasa bile futbolda istediği yere gelemeyen birtakım oyuncular, elden ayaktan düşmeye başlayınca camialarına yaranabilmek için bu tür hareketlere başvururlar. Kısaca bu davranışı sonunda anlaşıldı ki; Topuz'un topuzu düşmüş; zekiliği ve çevikliği kalmadığı gibi ahlâk derseniz zaten o hiç kalmamış. Bu durumuyla tam da camiasına yakışır biri olmuş çıkmış. Elimin tersiyle alkışlıyorum(!)

"Futbolun adaleti yoktur" sözü öyle sanıyorum ki GS-FB maçları için söylenmiş ve sürekli adaletsizliği GS'ın aleyhine işlemiştir. Son maçta adalet olsaydı 7-8 farlı bir maç olurdu. Son üç maça bakın yine aynı. Hepsinde de rakibinizi oyun, baskı, taktik, kazanma hırsı ve fiziksel üstünlük olarak sahadan sileceksiniz, ne yazık ki sonuçta 1 galibiyetiniz olacak. Düşündürücü değil mi?

FB'nin GS'a karşı duyduğu kin, nefret ve önüne geçemedikleri öfkenin çok sayıda nedeni var. Son yıllarda, aylardır şike iddiasıyla cezaevinde bulunan Aziz Yıldırım gibi yöneticilerin, kendi çıkarları uğruna FB camiasını arkasına alıp benimki en büyük yarışına girmesi, GS'ın Avrupa'da ve tüm dünyada başarılarıyla tanınan bir dünya kulübü olması, FB camiasının hiç göremeyecekleri ve futbolumuzda başarının şimdiye kadar en üst göstergesi durumundaki UEFA ve Süper Kupa'yı alan ilk ve tek ülke takımının GS olması, Graeme Souness'ın Saracoğlu'nun ortasına diktiği GS bayrağı, tüm bunlardan sonra bir de son aylarda FB isminin sürekli şike iddialarıyla gündeme gelmesinin verdiği iticilik ve gerginlik...

FB'li teknik adamlar ve futbolcular "Biz şike yapmadık!" diyorlar. Doğru söylüyorlar, iddialar zaten oyuncuların şike yaptığıyla ilgili değil, başkanınızın bazı maçları bağladığı yönünde değil mi? Bu durumda, karşı takımın şike yaptığını siz bilmezsiniz. Karşınızda bol bol koşarlar, mücadele ediyor gibi görünürler, fakat iş son vuruşlara ve final paslarına ve gol noktalarına gelince orada kocaman bir el freni çekerler, bu kadar basit...

İçinde bulunduğumuz sezon bilindiği gibi, GS 9 puan farkal şampiyonluğuyla tamamlandı. Ne gariptir ki önceki FB'li federasyon başkanın FB'nin durumuna ayar çekmek için icad ettiği sözde "Süper Final"  komedisini yaşıyoruz. Zaman zaman çekilme tehditlerine karşın BJK ve Trabzonspor'un birer figüran olarak yer aldığı bu komedi birkaç hafta sonra bitecek ama şimdiden iflas ettiği apaçık ortadadır. Sen 34 hafta birkaç maç içerde birkaç maç içerde maç alacaksın, sonra da "Nasıl olsa Süper Final'i var bu işin" diyecek ve yan gelip yatacaksın sonra da birkaç maçta varını yoğunu ortaya koyup her türlü çirkefliklere bürüneceksin, sonra da şampiyon olursan sevineceksin. Yok öyle üç köfte yirmi beşe...

Fatih Terim Galatasarayımız için büyük ve bulunmaz bir şanstır. Son beş altı yıldır sefilleri oynayan bu takıma adeta can verdi ve küllerinden yeniden doğmasını sağladı. Lig bizim gibi bir camia için bahane. Hedef Avrupa ise bu takıma çok iyi bir gol ayağı, iyi bir sol çizgi oyuncusuyla defansa da hızlı bir adam gerekiyor.

Bu takım başta FB olmak üzere her rakibini içte ve dışta rahatlıkla yenecek güç ve kaliteye sahiptir. Başarıların şimdiden daim olsun Büyük Galatasaray... Unutma sen Türk futbolunun şanı, şerefi ve güneşisin.

                  Ayhan DAYAN * Ödemiş-İZMİR