Ertuğrul Özkök'ten Fatih Terim analizi

Geçtiğimiz gün sabaha karşı... Schalke maçı bitmiş ve ben Fatih Terim’in basın toplantısını dinlerken, bir yandan da notlar alıyorum. Basın toplantısı başlarken kronometreye basıyorum. Toplantı bittiğinde tam 25 dakika 19 saniye yazıyor. Kaydı geri sarıp tekrar izliyorum. Derbi sorusu basın toplantısının tam 3 dakika 31’inci saniyesinde soruluyor. O andan itibaren Fatih Terim sadece derbi olayı üzerine konuşuyor. Bu da demektir ki, maç öncesi ve maç sırası boyunca da konsantrasyonu hala derbinin etkisindeymiş.

Spor yönetiminde “Her maç ayrıdır” kuralı vardır. Terim basın toplantısında bu kurala uymadı.

Derbide yaşanan olaylarla ilgili olarak iki sorumluyu hedef gösterdi. Birincisi: “Hakem” demedi, “Maç yönetimi” dedi. İkincisi “Fenerbahçe kulübesi” dedi.

Konuşmasında F.Bahçe Başkanı Ali Koç’tan bir kere söz etti. Onda da “Bu, Ali Koç vizyonuna yakışmadı” diyerek, ilişkilerin düzeltilmesi için kapıyı aralık bıraktı.

Konuşmasının en ilginç bölümlerinden biri şu cümle ile başladı: “Galatasaray’ın birleşmesi lazım.” Arkasından da şunları söyledi: “Galatasaray markası ile Fatih Terim adının yan yana gelmesinden rahatsız olanlar...” Onun arkasından da şu geldi: “30 milyon ile bu ismin birleşmesinden rahatsız olanlar var.” Art arda gelen bu cümleleri birleştirince çıkardığım sonuç şu oldu: Bu cümlelerin adresi Galatasaray’ın içinde bir yer.

Konuşmasında ligde “İki rakibinden” söz etti. “Birinden 2 puan, ötekinden 10 puan ilerdeyiz” diyerek, birinci olan Başakşehir’i dışarda bıraktı. Türkiye Ligi’nin “Üç büyükler ruhuna” sahip çıktı ve bir anlamda “Bu gurubun lideri artık benim” hissi uyandırdı.

Derbi karşılaşması başlamadan hemen önce statta kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Fenerbahçeli genç taraftar Koray Şener için söylediği sözlerde samimiydi. Ölüm haberini maçtan hemen sonraki TVröportajından sonra öğrendiği yolundaki sözleri ikna ediciydi.

Fatih Terim sadece söyledikleriyle değil, beden diliyle de konuşan bir insandır ve ben bunu severim. Ama dikkat ettim, derbi ile ilgili konuşmasının 30-40 saniyelik bölümü dışında konuşurken ellerini hep masanın altında tuttu. Bu da sıkıntılı bir psikoloji içinde olduğunu gösteriyordu.

Konuşmasında kullandığı en ilginç ifadelerden biri “Suyun öte yanı” kelimesi oldu. Bu konudaki düşüncelerimi bugün kendi köşemde okuyabilirsiniz.

Konuşmasının sonunda “Ne zaman bir koreografi yapsam” diye bir cümle kullanarak Fatih Terim sözlüğüne yeni bir kavram ekledi.

Koreografi, “Bir baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü’ anlamına geliyor. Dün sabaha karşı yaptığı konuşmayı, beden dili, figür ve söylenen sözler açısından değerlendirdiğimde çıkardığım sonuç şu: Fatin Terim’in G.Saray camiasındaki nihai hedefi külübün güçlü başkanı olmak.