Spor yazarlarından Canaydın yorumu...

Altı usta kalem "başarısızlık"ta hem fikir. Ayrıca Canaydın’ı sandıkta bir sürpriz bekliyor olabilir. İşte Cem Can, Ercan Güven, Mehmet Demirkol, Oğuz Dizer, Metin Tükenmez ve Cengiz Alpman’ın görüşleri...

Cem Can: Özhan Canaydın’ın seçimlerde aday olması, demokratik hakkıdır. Bu bakımdan aday olmasında çelişik bir durum yok. Ancak geride kalan yönetim döneminde neleri ne kadar başardığını ve neleri nasıl başaracağını seçimlerde dile getirmesi oldukça ilginç olacağa benzer. Kendisine Fair-Play ödülünden başka bir de medeni cesaret ödülü verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Mehmet Demirkol: Normal şartlarda seçime hiç girmemesi gerekiyor. Ama girmesinin anlaşılabilir yönleri de var. Şekil itibariyle Fatih Terim istifa etmiş gibi gözüküyor. Ama asıl önemlisi, Özhan Canaydın’ın hayat macerasıdır. Tüm yaşamını Galatasaray Başkanlığı üzerine kurmuş, hayattaki her türlü eylemini bu emele ulaşmak için yaptığını söyleyen Özhan Canaydın’ın, bu kadar kolay pes etmesi ve adaylıktan çekilmesi bir yıkım olur. Söylenen sözler bir yana, insani açıdan Özhan Canaydın’ın adaylığı anlaşılabilirdir.

Cengiz Alpman: Canaydın, kongreye başkan adayı olarak katılmalıdır. Seçimi, ‘Fatih Terim’in dönüşü’ sloganıyla kazanan Canaydın, ‘Anca beraber, kanca beraber’ yasasına aykırı bir tutum sergiledi. Duygusal yaklaşıldığında o da hocasıyla birlikte ayrılmalıydı. Ancak Canaydın’ın Galatasaray Başkanı, Terim’in ise takımı çalıştıran bir ücretli olduğu unutulmamalı. Fatih hocanın sorumlulukları futbol takımının başarılarıyla çerçevelidir. Canaydın ise kulübün baş sorumlusudur. Yaptığı onca proje varken, ve hedeflerinin hemen hiç birini tutturamamışken kongreye aday olarak katılmaması düşünülmemelidir. Yine de ‘beraber ıslandık yağan yağmurda’ felsefesi gereği, Terim’in birlikte geldiği Canaydın’ın yeniden seçilme şansını azaltabileceği ıska geçilmemeli.

Ercan Güven: Başkan’a yüklenilmesine bir anlam veremiyorum. Ne demişti başkan; “Ben olduğum sürece hocamız Terim’dir” değil mi? Terim’i gönderdi, seçimde de kendi gidince, sorun kalmaz. Her şey aynen söylediği gibi gerçekleşmiş olur... Sayın Canaydın ne vaat ettiyse gerçekleşti aslında. Ancak, kötü kalpli ‘cin’den para dileyen adamın, evi yanıp sigortadan aldığı tazminat gibi hepsi birer felaket haline geldi. En büyük hoca en büyük sorun, beleş stat bedeli çok ağır bir oyun oldu. Malum ‘cin’ler komisyonu alıp krediyi ‘sıfır’ ettiler. ‘Hinoğluhinler’ takımı sabote ettiler. Tüm bu meseleler arasında bir tanesi bağlar Sayın Başkan’ı... O da, seçim kazandıracak kadar ‘büyük koz’ olan Terim’le yolları ayrıldığında, ‘kozsuz’ kalması.

Oğuz Dizer: Galatasaray’da giden var mı? Bülent, Arif, Hakan Ünsal ve Baliç’ten başka! Terim görevinin, Canaydın da kulübün başında. Öyleyse biz, neyi tartışıyoruz. Bir banka genel müdürü veya dava hakiminin istifa ettikten sonra tekrar aynı göreve devam etmesi mümkün mü? Yalakaların, gündelik yaşayanların, toplumun ve kurumların geleceğini, kendi dar çerçevesi ve çıkarlarının içine sıkıştıranların sahneye koyduğu Türkiye dramlarının Galatasaray versiyonudur, izlenenler... Canaydın, bu ortamın ve özgün(!) politikasının adamı olamadı, olamaz da...

Metin Tükenmez: Canaydın’ın söylemi tipik bir yönetici kurnazlığı. 100 milyonlarca doların döndüğü futbolda böylesi alaturka düşüncelere yer olmadığı zaten Galatasaray’ın geldiği noktada, söylenenler ile çelişiyor. ‘Profesyonel’ bir futbol kulübünde yöneticilerin uygulamaları ve teknik direktörlerin ‘takımdaşlığı’ ekonomik ilişkilerin sağlamlığı ile orantılı olarak değişmektedir. Galatasaray’ın Fatih Terim ile yollarını ayırış biçimi yanlıştır, Canaydın’ın ise yeniden yönetime talip olmasının koşulları ortadan kalkmıştır.