Saidou=Kalite

Hatta o kadar vardı ki... Futbolumuzun en "karakterli isimlerinden biri" olan Aykut Kocaman, eski futbolcusunu anlattığı bir bölümde şöyle söyleyecekti:
"İstanbulspor'daki öz güvenini yakaladığı takdirde, değil G.Saray'da, dünyanın en önemli takımlarında bile rahatlıkla oynar..."
Peki bu kadar inanıyor ve güveniyorsa, onu yeni takımı Malatyaspor'a neden almadı? Almadı değil, alamadı! Sevgili Aykut Hocam anlattı, ama yazılmasını istemedi... Hagi'nin istememesine rağmen G.Saray'ı tercih ettiği için "süper karakterli bir sporcudur" dediği Kamerunlu eski öğrencisine biraz kırgındı. Ama yine de hoş görüyordu... Çünkü onun artık "büyük denizlere yelken açması" gerektiğine inanıyordu.
Nereden çıktı?
Saidou Türkiye Ligi'nde 6 yılını dolduran bir yabancı idi... Bu 6 yıl içinde de terini hep İstanbulspor formasına akıttığı için, adını dar çevreden çıkartıp geniş alanlara yayamamısti. Bu yüzden "Nereden çıkmıştı bu Saidou?" desek, sanırız hatırlayan çok az insan olacaktı. Örneğin Aykut Kocaman bunu çok net hatırlayanlar arasında idi... Aykut hoca o günlerde, yani 6 yıl önce İstanbulspor'da futbol oynuyordu... Teknik direktör Ziya Doğan idi... Birgün İstanbulspor'a "denenmek" için birçok futbolcu getirilmişti ki, Saidou da onların içindeydi. Tam 1 hafta süren denemelerin daha ilk gününde, Ziya Hoca yanındakilere parmağı ile gösterdiği genci gösterecek "Bu kara oğlanda çok iş var" diyecekti.
Ve Ziya Hoca yanılmayacaktı; o KARAOĞLAN'da gerçekten iş vardı... Müthiş yetenekli, hırslıydı... Ama en önemlisi de "futboldan" başka hiçbir şey düşünmeyen tam anlamıyla "melek" gibi uyumlu bir insandı.
Ziya Doğan'ın İstanbulspor'dan ayrılmasından sonra teknik direktörlüğe getirilen Aykut Kocaman, tam 6 yıl birlikte çalıştığı Saidou'yu "teknik özellikleri" açısından bizlere şöyle anlattı:
"İdeal bir topçu"
"En büyük özelliği, oyun disiplininden asla kopmayan düşünceye sahip olmasıdır... İdeal bir takım oyuncusudur... Çok koşar. Oyun gücü, oyun zekâsı gerçekten mükemmeldir... Top alış-verişi, top çalması üst düzeydedir... Son hamleleri de bir harikadır... Tam anlamıyla ideal bir orta saha elemanıdır.
Ofansif yanı ne kadar güçlüyse, savunma gücü de o kadar yüksektir... Takım savunması dediğimiz olayın içinde en güvenilir elemanlardan birisidir... İyi pres yapar... İddia ediyorum, Türkiye'de onun kadar rakibinden top çalan ikinci bir futbolcu yoktur..."
Aykut Hoca, eski öğrencisini teknik açıdan ne kadar "değerli" buluyorsa "futbola olan bağlılığı" açısından da o derece "saygı duyulacak bir profesyonel" olarak değerlendiriyordu... Mesela; Tam 6 yıl süren beraberliklerinde, onun bir defa antremandan kaytardığını görmemişti. Eğer çok önemli bir sakatlığı yoksa "oynamam" dediğine de rastlamamıştı. Daha önemlisi, Aykut Hoca onun 6 yıl içinde İstanbulspor'da kaç kez oynamadığını bile hatırlamıyordu. Çünkü bu sayı çok azdı.
İnançlı müslüman
Özel hayatına gelince: Dini bütün inançlı bir müslümandı. "Ağzına vur, lokmasını al" denilen tarzda uyumlu, uysal 1978 doğumlu bir delikanlıydı. Evliydi, bir çocuğu vardı. Beşiktaş'a imza atan Inter'li (eski G.Saraylı) Okan'ın ağabeyi Fuat Buruk, Saidou'nun hem takım arkadaşlığını, hem hocalığını yapmştı. Fuat Buruk geçen sezon İstanbulspor'da yardımcı hocaydı.
"Saidou nasıl bir insan?" diye sorduğumuzda Fuat hocamın ilk sözü şu oldu: "Talay abi, inan bana sütte hile vardır. Ama onda yoktur." Fuat Hoca'nın anlattığına göre gerçekten inançlı, eksiksiz müslümandı. Ramazan geldi mi, orucunu mutlaka, ama mutlaka eksiksiz tutardı.
Bakın şimdi Fuat Hoca'yı dinleyin:
"İstanbulspor'da Saidou ile futbolcu olarak takım arkadaşı olduğumuz bir sezon, çok kritik maçlar oynuyorduk... Hayat-memat maçları diyelim.. .Böyle kritik bir dönemde Ramazan gelmiş çatmıştı. Saidou'nun tutumunu bildiğimiz için 2-3 arkadaş aramıza aldık, diliminizin döndüğü kadar anlattık. Zor şartlarda orucunu tutamayanları Allah bağışlardı. Ekmek yediği İstanbulspor zor durumdaydı ve kendilerine ihtiyacı vardı... Biliyorsun ağabey, ben de dini vecibelerini yerine getiren bir sporcuyum. Namazımı kılarım, orucumu tutarım. Ama o günlerde İstanbulspor'un bizlere ihtiyacı vardı. Bizi dinledi, dinledi sonra şunları söyledi:
"Ben tam 11 ay boyunca Ramazan ayının gelmesini bekliyorum. Bu kadar sabırsızlıkla, hasretle beklediğim ay geldiğinde, yapmam gerekeni nasıl yapmam? Kusuruma bakmayın ama ben orucumu tutacağım."
Gerçekten de tutmuştu...
Ama en dirisinden, en güçlüsünden de daha diri, daha güçlü koşmuştu.
Fuat Hoca'nın deyimi ile "Bu Kamerunlu futbolcuda inanılmaz ölçüde büyük bir inanç gücü" vardı.
G.Saray ve milli takımdaki futbolculuğunun üzerine harika bir "kültür ve bilim" inşa eden Doğan Koloğlu ağabeyim bile onu tavsiye etti ama...
Nedense sarı-kırmızılı takımın teknik direktörü Gheorghe Hagi istemedi!.. Ama sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Acaba neden?
Bilindiği gibi her şeyin ilacı zamandır... Ve zaman bu işte kimin haklı, kimin haksız olduğunu gösterecek.
Kaynak: Vatan
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın

Osasuna, Real Betis'in hızını kesti!

Napoli'ye 84'te büyük şok!

Atakan Karazor attı, Stuttgart rahat kazandı!

Batshuayi attı ama Frankfurt'a yetmedi!

Inter, ligde kayıp yaşamadı!

Liverpool - Arsenal maçında eşitlik!

Real Madrid'den Vinicius'a dev teklif!

Monza, uzatmalarda 3 puanı kaptı!

Monaco, Lyon'u iki golle mağlup etti

Sörloth, 4 dakikada hat-trick yaptı, La Liga rekorunu kırdı!
