Overmars ve Hasan

 

Galatasaray artık geçen yılki hücum futbolunu oynamıyor, oynayamıyor. Ayrıca hücum futbolu Fenerbahçe antrenörünün dediği gibi 5 forvetle de oynanmaz. Beşiktaş’ın çok koşan takımla hücum futbolu oynanır iddiası da, beyin organizasyonu olmadığı zaman koşuşmaların mantıksızlığı ile noktalandı. Hücum futbolu önce oyun zekası gerektirir. Galatasaray da bunun yerleşmesinde Hagi’nin, Emre’nin ve atağa kalkan iki bekin inanılmaz yaratıcı zekaları rol oynadı.

Günümüz futbolu artık çok koşuşan insanlarla dolu. Ancak bu koşunun amacı presle rakibi sindirmek ve top kullanma süreceni kendi lehine artırmaktır. En iyi pres yorumu, karşı defans panikleyip topu 30-40 metre öteye defeder gibi attığı zaman oluşur. Ama o 30 metrede de top, Fenerbahçe santrforu Andersson gibi kafa hakimiyeti olan bir oyuncu ile yanındaki çabuk adamın önüne depar topu olarak düşürülürse iş değişir. İtalyanlar’ın 1960’lı yıllarda uyguladığı Katanaçyo sisteminin kontratakla gol uygulaması , “bugün de geçerli olur” deriz.

Nitekim Fenerbahçe son Galatasaray maçında ısrarla yan ortalarla oynayarak devamlı tehlike üretti. Galatasaray bu korner ve yan ortaları durdurmada o kadar panikledi ki golün olduğu korner atışında hava topuna göre kademe yapıp, herkes kale içine girince golü Rapaiç kornerden yerden 18 dışına gelen topa vurarak attı.

İşte usta takımlar rakibi şaşırtan böyle sürprizler yapabilmelidir. Burada Galatasaray’ın hatası top havadan da gelse, kafa veya kalecinin yumruğuyla düşeceği ikinci bölgeyi de kontrola alan tedbiri üretememesidir. Hava topu paniği bu tedbiri unutturdu. İşte büyük takım bu tür tedbirlerde ödün vermez. Takımda bu otomasyonu oyuncular düşünmelidir. Çünkü depar kulvarlarını dışarıdan yönetemezsiniz. İçerideki uyum ve birbirini tanıma ilkesinin devreye girmesi lazım. İşte bu tür tedbirlerde büyük takım farkı ortaya çıkar. Topun düştüğü yerde bir adamı olan yayılmayı oyuncuların doğası sağlar. Eski Galatasaray’da bu vardı. Hücum futbolu da budur. Garantili oyun, önce sahada yayılma planını topu düşeceği bölgelere göre dengelemektir.
 
Son Barcelona maçında o zamana kadar iki santrfor Saviola, Rivaldo onların arkasında pasör gibi oynayan Kluviert Galatasaray maçında tek santrafor olarak sahaya çıktı. Oyunun bütün dalaveresi burada döndü. Biri sakat, diğeri genç ve üç günde bir maça direnemeyecek adamdı. Hocaları üç gün önceki Real maçının yorgunluğunu da taktikle örtmek istedi. İlk kez Kulivert’ı tek santfor oynattı. Galatasaray da 3 veya 4 defans oyuncusuyla kendi alanında bekledi. Üstelik Kluviert’te geriye doğru koştu. Liberolu oynayan Galatasaray’da ikili kademeyi bozdu ve aldığı bütün topları da oyunun en akıllı hücum oyuncusu olan Overmars’ın depar yoluna attı. Onun bekçisi olan Perez zaman zaman ileri gittiğinde ani toplar hep Overmars’taydı. Ve aniden ortaya dalan Overmars gizli bir santrfor gibi etkili oldu. Galatasaray Hasan’ı bu şekilde kullanamadı. Bakıyoruz Galatasaray’da Hasan’a böyle bir pas atılmıyor, o alan boşaltılmıyor. Sürekli çalım yaparken rakibin kapanması için süre tanınıyor.
 
Malatyaspor’un Fenerbahçe karşısındaki mantıklı, mütevazi ama bilinçli futbolu aslında Türk antrenörlerinin artık haftada bir maçlık lig süresini sağlıklı sürdürebileceklerini örnekledi. Haftada bir maç sınırı çok mühim. İki maç oynayanlar kesin kes 18 kişilik kadro kullanmaya mecburdur, yoksa başarılı olamazlar. Futbolcunun fizik yorgunluğunu ve top bıkkınlığı idmanlarla birlikte yürütmek artık çok zor. Fizik yorgunluk bir yanda top bıkkınlığı bir yanda. Antrenörler henüz bunun çaresini bulamadı.

İşte Malatyaspor antrenörü takıma sezon ortası geldiği halde takımı öyle bir toparlamış ki, Fenerbahçe karşısında topun bulunduğu her bölgede rakip kadar çoğaldılar. Her atakta iki kişi oldular. Ziya Doğan’ı tebrik etmek gerekir.

 



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler