Yaz döneminde gerek rakiplerin önemsizliğinden gerekse maç programının sıklığından her hazırlık maçından sonra yazı yazmak zorunda hissetmiyorum kendimi..Çarşamba günü oynanan Fenerbahçe maçını bu değerlendirmeden hariç tutup; oyunun da detaylı değerlendirmesini yaparım diye geçiriyordum içimden..Ta ki ilk ve ikici kaptanlarımız Arda ve Sabri’nin maç sonrası o malum olaya karıştıklarını öğrenene kadar...

Ve ne yalan söyleyeyim Sabri’yi daha 2 hafta önce doğup büyüdüğüm semt olan Florya’da görüp sohbet ettiğim, Arda’ya hem saha içi hem de saha dışında daha iyi yerlerde görmeyi arzuladığım için olayı didik didik etme ihtiyacı hissetmedim..Biraz da çekindim didiklemekten..Devir youtube, eksisozluk, twitter devri..O kadar çok bilgi kirliliği var ki, etkilenmek istedim ama konuyla ilgili az ve öz görüşümü belirteyim..

Ne olursa olsun, Galatasaray’ın iki kaptanının rakip veya bizim taraftarımız şunu veya bunu yaptı diye otobüsten inmesine gerek yok..Hayattaki görevimiz bize verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmek ve daha kalifiye roller için elimize geçen fırsatları değerlendirmek.. Galatasaray altyapısından yetişmiş iki “genç” kaptanımızı ben bu tarz sığ tartışmaların içinde görmek istemiyorum...

Rijkaard’ın otobüs içinde sergilediği tavırla beraber takımın şu anki durumuna  geçiş yapalım..Olaya epey bir süre müdahale etmemiş Hollanda’lı teknik adam..Sebebi kendini sadece “Ben bu takımın Teknik Direktörü’yüm” diye tanımlaması..Haklı da..Takım otobüsünün sağ ön sırasında Rijkaard değil Fatih Hoca olsa olayın bu şekilde büyümeyeceğini hepimiz biliyoruz..O zaman insanın aklına şu geliyor; Arda veya Sabri neden Fatih Hoca’nın yanında yapmayacakları bir şeyi Rijkaard’ın yanında yapıyorlar? Hangisi daha doğru? Aklınızdan geçen cevapların içinde şu da olabilir sevgili okurlar; “Fatih Hoca’da inerdi” diye de geçirebilirsiniz..Evet, belki ben de hasbel kader o anda orada olsam; Arda’nın, Sabri’nin yanında saf tutardım ama bu haklı bir iş yaptığımızı göstermezdi sevgili okurlar..

Bu tam doğrusu olmayan bir konu; nasıl ki Fatih Hoca teknik direktörümüzken görev tanımını genişletince bunu doğal karşıladık; yerine gelen her yerli/yabancı antrenörden bunu devam ettirmesini beklemek gibi bir lüksümüz olamaz..Her yeni “10” numaradan Hagi’yi, her uzun boylu pivot santrafordan “Hakan Şükür” olmalarını beklemek nafile bir çaba olacaktır..

Fenerbahce karşısında oynadığımız oyuna dönecek olursak; Kewell’la sözleşme yenilememizin, Kaptan Arda’yı kadromuzda tutmamızın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gördük...Takımda üst düzey oyuncu sayısı o kadar az ki..

İlk yarıda Arda dışında sadece (o da biraz) Mehmet’in oyunu bizi mutlu ederken; takımdaki çoğu oyuncunun bu sezonun yükünü şu an için taşımasının oldukça zor olduğunu gözlemledik. Yeni transfer Cana; top kullanmadaki çekingenliğini sürdürmeye devam ederse yaptığı katkı Barış/Mustafa ikilisinden öteye geçemeyecek gibi..Geçen senenin hemen hemen tamamında “oyunu başlatırken top Elano/Arda ikilisinden birisi ile buluşmalı” diye yorumlar yapmıştık..Görünen buradaki sıkıntının devam ettiği ve Arda’nın takım şablonunda solda görevlendirirken bu görevi üstlendiğinde boşalttığı alanın hala kimse tarafından doldurulmadığı...

Yediğimiz golün geçtiğimiz sezon ASY’deki son maçta Antalyaspor’lu Tita’dan yediğimiz gole benzerliği ise endişe verici diğer bir konu...Geçtiğimiz ay Neeskens bir röportajında o pozisyona değinip; bu tarz hataları yeni sezonda minimuma indirmeyi arzuladıklarını ifade etmişti..Görünen ya Sabri’nin bu sene bu tarz hatalar yapmayacağı ya da Ali Turan’ın bu hızı ile formayı üzerine geçiremeyeceği yönünde..

Rijkaard’ın “elindeki malzeme” konusunda dğer sıkıntı çektiği konu olan “1” numaralı eldiven için “en son yeni aday” 24 yaşındaki Ufuk’un ise henüz bu seviyede olmadığına şahit olduk Çarşamba günü..Ama Rijkaard’ın bu konuda da “ekstra” bir şey yapacağını düşünmüyorum; bence Hollandalı Antrenörümüz “ben kaleci istedim; madem almıyorsunuz, o zaman eldekilerle olduğu kadar” söylemini burada da sürdürecektir..Aynı “elimdeki oyuncular 4-3-3’e uygun değil ama ben bu sistemi oynatmak için buraya geldim, istediklerim yapılmadığı ve önemsenmediği içinde daha verimli olabilecek sistemlere geçiş yapmıyorum” dediği gibi..

Peki ya biz sevgili Galatasaray’lılar?

“Elimdeki malzeme bu kadar” diyen Rijkaard’ı da içine alan bir cümle kurup “peki ya Rijkaard dahil bizim elimizdeki malzeme bu kadar” diye düşünme hakkına sahip deği lmiyiz?

Cevabını hepimizin bildiği bu cümle ile bitiriyorum yazımı..

Saygı ve sevgilerimle,

Ant İpek

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın