"Hem Terim'i hem kendini harcadı"

"Fatih Terim'in teknik direktör olarak getirilmesine kimse %100 doğrudur veya yanlıştır diye birşey diyemez. Kötü gidişten sonra konuşmak çok kolay. Ama biz o dönem kendisine bunun yanlış olduğunu, en azından yapılış biçiminin çirkin olduğunu söyledik. o, bir yönetim seçimidir. Biz Özhan Canaydın'a seçim öncesi destek verirken, öngördüğümüz G.Saray anlayışı açısından yanlıştır. Zamansız ve gereksiz bir hamleydi ki, öyle olduğu da ortaya çıktı. Şok olduk, hiç beklemiyorduk.

Dünyanın her takımı Terim gibi bir teknik direktörle çalışmak ister. Ama tabii Fatih Terim'i çalıştıramamış olmak da yönetimin ayrı bir zaafiyetidir. Verim alamamış olmak da Terim'den çok, yönetimin iş bilmezliğidir."

"Olimpiyat Stadı'na gidilmesinin yanlış olduğunu söyledim. Bunu Mehmet Cansun zamanında Olimpiyat Komitesi bize ilk teklif ettiğinde, oraya gittim. Stadı inceledim, gezdim, dolaştım. Ve o zaman Olimpiyat Komitesi'ne şöyle bir teklif verdim, "Bize maç başına 50 bin dolar verin" dedim. Sinan Abi vardı o zaman. Olimpiyat Komitesi'nin kurallarına aykırı olmaması için amatör branşlarımızda kullanmayı düşünüyorduk. Orada kalmıştı o iş, olabilirdi. Risk alındı ve bence yanlış yapıldı. Bu arada Ali Sami Yen'e çivi çakılmadı. O zaman biz oraya niye gittik? Neden 1 sene boşu boşuna ızdırap çektik, neden bir sene belki de şampiyonluğu verdik?"

"Sahip Som konusu çok büyük hata ama o konuda da başkan defalarca uyarıldı. Başkan inat etti. O zaman başkana şöyle dedim: 'Alma bunu, kimseye de söyleme. Bu kredi gelmez.' Biliyordum gelmeyeceğini. Başkan bununla yetinmedi ve basın toplantısı yaptı. Ne oldu sonunda, Sahip Som'a birşey olmadı. Milli Piyango biletini milyarda bir şans için alır cebinize koyarsanız ve kimseye söylemezsiniz. Milli Piyango biletim G.Saray'ın kurtuluşu diye açıklarsanız böyle rezil olursunuz."

"Canaydın'a İsviçre'ye gitmeden önce söyledik: AIG'ye karşı yapılan bu hamleyi başarı kabul ederseniz, geçici bir zafer elde etmiş olursunuz. Koruyamayacağın bir kaleyi almış olursun. Onun için sen bu kaleyi alır almaz, iade şartlarını konuş ve sen o kaleden çık. Yoksa seni o kaleden aşağıya indirirler.' O günlerde düşüncesi doğruydu. Fakat çevresindeki bazı kişiler başkana telkinde bulundular. Ve o da onların dolmuşuna binerek o yola girdi, sonunda da davayı kaybetme aşamasına gelinmişken bir uzlaşma yapıldı. O uzlaşma da başarılı görünüyordu. Fakat baktık ki, o uzlaşmanın finans ayağı yok. Ünal Aysal'a gittiler. Halbuki biz onu daha büyük projelerde G.Saray'a yardımcı olabilecek biri olarak görüyorduk."

"Transferlerle ilgili temel hata şudur. Dünyanın hiçbir büyük kulübü transfer meselesini teknik direktörün üzerine yıkmaz. Transferi yönetim teknik direktörle beraber yapar. G.Saray yönetimi transfer meselesini tamamıyla teknik direktörün üzerine yıktı.

Örnek vereyim: Amsterdam Turnuvası öncesi Riquelme'yle büyük oranda anlaşma sağlanabilecek bir ortam oluşmuştu, cüzi bir ücret üzerinden. G.Saray'ın da öyle bir adama ihtiyacı vardı. Ben başkana gittim 'Riquelme olacak durumda, alalım' dedim. Terim, 'Koşmuyor' diye Riquelme'yi istemedi. Başkana 'Evet, hoca bu futbolcuyu istemiyor ama sen al. Riquelme'yi kulübede oturtabilme gücüne sahip olun' dedim. Riquelme kulübede oturuyorsa eğer 'G.Saray'da herkes iyi oynuyor da Riquelme kulübede oturuyor' dersiniz. Ama G.Saray'da herşey kötü gidiyorsa, Riquelme'yi kimse kulübede oturtamaz.

Teknik direktöre yetki verildi mi, o da 'Şunu alalım, bunu alalım' falan der. Neden önlem alınmadı, çünkü faturadan korkuldu. 'Fatih'i harcarım geçer-gider' denildi.

Ama öyle olmadı, Fatih'i harcadı, bitmedi. Tamamıyla G.Saray ve başkan harcandı.

G.Saray, teknik direktörüyle yollarını doğru düzgün ayıramaz duruma geldi. Fatih Terim, G.Saray'ın başında mı değil mi, ayrıldı mı, istifa mı etti, ne zamana kadar başında... Bunları bilen var mı? 20 Mart'ta bırakacağı söyleniyor. Ya işi çıkıp şimdi giderse?"

Kaynak: Vatan