Hagi ile çok özel röportaj

Hiç kuşkusuz Türkiye’ye gelmiş en başarılı ve karizmatik futbolculardan biriydi Gheorghe Hagi... Sevenleri için bir idoldü hiç kuşkusuz. Diğerleri ise ‘Ah, keşke bizim takımda olsa’ dileklerini dile getirmeseler de, yüreklerinde böyle hissediyorlardı. Hırçınlığı, kaybetmeye karşı tahammülsüzlüğü, asık suratı bile onun futbolunun bir parçasıydı sanki. Attığı birbirinden güzel ve akıl dolu gollerini ayakta alkışlayanlar sadece Galatasaraylılar olmadı. Çalımları, ilerleyen yaşına karşın vücudunu mükemmel kullanarak ikili mücadelelerde rakiplerine kurduğu üstünlük ve tabii en önemlisi asistleri... Tüm bunlar hiç yaşanmamış, sanki bir hayalmiş gibi geliyor bugün insana, ne garip... Ama bizler şanslıyız, Galatasaray muhabirleri olarak. Her gün idmanda o ustayı seyredip, mest olmayı sürdürüyoruz. O şimdi, yıllardır başarısı için sahada ter döktüğü Sarı - Kırmızılı formanın teknik patronu. ‘İyi futbolcudan iyi teknik direktör olmaz’ görüşünü yıkmak istiyor. Yılların birikimini gelecek kuşaklara aktarmak için yola çıktı. Hagi, dünü, bugünü ve yarınıyla Galatasaray’ı mercek altına aldı...

* Geçen yıldan başlarsak, Galatasaray başarısız bir yıl geçirdi ve oyuncuların özgüveni sarsıldı. Bu sezon hazırlık maçlarını düşük seviyedeki takımlarla oynayarak başlamanız, oyuncularınıza yeniden kazanmayı öğretmek için mi?
- Geçen sezonu unutmamız gerekiyor. Zor bir sezon oldu. Alınan neticeden sadece ders çıkarmamız gerekir. Unutmayalım ki, son maçları kazandık. Yani oyuncularım kazanmayı zaten biliyorlar. Şu an bir hazırlık dönemi geçiriyoruz. Bu dönemde güç ve enerji depoluyoruz. Bu maçlar benim için iyi birer antrenman. Takımım çok iyi ve oyuncularıma çok güveniyorum. Benim için onlarla çalışmak çok kolay. Çünkü içlerinde zaferin ne olduğunu bilen çok tecrübeli oyuncular var.

* Tecrübeli oyuncular dediniz, bu oyunculardan neler bekliyorsunuz?
- Onlar kazanmayı bilen oyuncular. Bunları profesyonel olarak hem saha içinde hem saha dışında diğerlerine yardımcı olmaları gerektiğine inanıyorum.

* Ama bu oyuncular geçen yıl az kalsın emekliye ayrılıyorlardı. Bunun için biraz erken miydi?
- Evet. Daha uzun yıllar oynamaları gerekir. Ben futbolu 36 yaşında bıraktım. Herhalde biraz da benden sonrakilere bu konuda örnek olduğumu düşünüyorum.

* İki yıl gibi bir süre Galatasaray’dan uzak kaldınız. O dönemde dışarıdan bakınca ve başarısızlıkları görünce neler hissettiniz?
- İki yıl Romanya’da bulundum ve yine futbolla ilgilendim. Bence hiç kimsenin geçmişi yorumlamaya çalışmaması gerekir. Benden önceki hocaya (Fatih Terim’e) çok saygım var. Bu yüzden bu konularda konuşmam yanlış olabilir. Daha çok gelecekten konuşmak isterim.

* Peki o zaman gelecekle ilgili düşünceleriniz nelerdir. Mesela bu sezon hedefiniz ne?
- Tabii ki Türkiye Ligi’nin en iyi ve en başarılı takımı olmak. Bu bizim için çok önemli bir sezon. Konsantre olarak maksimumu vermemiz gerekiyor. Benim oyuncum lig bittiğinde kendi kendine ‘ben bu sezon her şeyimi verdim’ diyebilmeli ve vicdanı rahat olmalı.

* Nasıl bir takım yaratmak istiyorsun. Agresif, devamlı hücum oynayan bir ekip mi?
- Biz öncelikle dengeli bir takım oluşturmalıyız. Futbolda iki aksiyon vardır; hücum ve savunma. Her ikisini de yapabilmeliyiz. Hedefimiz kazanan bir takım olmak. Ama ben şimdi burada ‘şöyle ya da böyle oynamalıyız, böyle saldırgan olmalıyız’ gibi şeyler söylemek istemiyorum. Önce kendisine güvenenönünde k, rakibinin endisini gösteren bir takım olmalıyız. Çünkü biz herkesle eşitiz. Hatta şu anda Türkiye’deki rakiplerimize göre dışarıda daha öndeyiz. Bunu bu yıl yeniden ispatlamamız gerekiyor.

* Transfere değinmek istiyorum. ‘Ne kadar erken gelirlerse o kadar iyi olur’ demiştiniz. Ya yönetim istediğin oyuncuları alamayıp, senden fedakarlık beklerse... Çünkü şu an sadece Conceiçao alındı.
- Ben gerçekçi konuşan biriyim. Bu soruya şu an cevap verebilecek durumda değilim. Olasılıklar üzerine konuşup, yorum yapamam. Daha zaman var. Ben Galatasaray’a transfer olurken ligler başlamadan bir hafta önce gelmiştim. Durum neyi gösterirse bakarız ve ona göre düşünürüz.

* Şu an herkes senin gibi bir 10 numara alınmasını bekliyor. Bu konudaki düşüncelerin...
- Benim öncelikli olarak 10 numaraya değil, iyi bir stopere ihtiyacım var. 10 numarayı herkes seviyor, herkes istiyor. Kim istemez ki... Tabii ki ben de isterim. Ama şu an takımın durumu ileride bir problem olmadığını gösteriyor. Öncelikle defansa takviye yapmamız gerekir. Bu konudaki düşüncelerimi yöneticilere de ilettim.

* Galatasaray geçen yıllarda senin gibi, Popescu gibi Rumen ekolünden gelen oyuncularla başarılı oldu. Ama şu an gündemdeki isimler Rumen değil. Şimdi neden Rumen oyuncu alınmıyor?
- Bu bir dönemdi, yaşandı. Rumen oyuncular geldi, başarılı olundu. Böyle dönemler olur. İyi bir Rumen oyuncu bulursam tabii ki getiririm.

* Bir teknik direktör olarak takımından beklentilerin neler? Bu konudaki prensip ve düşüncelerini biraz açar mısın? Nasıl takım olunmalı?
- Herkesten aynı mentalite içinde görevini yapmasını beklerim. Herkes aynı düşünce içinde birbirine destek olmalı ve tolerans göstermeli. Zaten ayrı düşünen biri varsa bizden ayrılır. Eğer bunları yapmayan olursa, ben de yokum demektir.

* Senin gibi yabancı bir oyuncu lider olarak gelse iyi olmaz mı? Buna gerek yok mu?
- Gerek yok. Ben zaten bunun için takımın başına getirildim. Benim görevim bu takımı birleştirmek. Liderlik benim işim. Bu sorumluluk bana verildi. Hem mental hem de fiziki açıdan bu takımı hazırlamak. Buraya gelirken herkes kaprislerini evde bırakacak. Ve aynı amaç uğruna mücadele edecek.

* Sizce başarı nedir?
- Bir sporcu ancak elde ettiği neticelerle yaşar. Bunun için bir futbolcu her zaman kazanmalı, pozitif düşünmeli, hırslı ve en önemlisi de karakterli olmalı. Bu bir savaş. Bu savaş hem disiplin, hem de mücadele gerektirir. Ben bunları oyuncu olarak hayata geçirmeyi başardığım için şu an futbolcularım beni iyi tanıyorlar ve bu prensiplerime uymak istiyorlar. Gruba inanan biriyim, bir bireyin değerine değil. Herkesin bir değeri vardır, ama ancak bu değerini grubun menfaatine kullandığı zaman o takımın değeri büyüyebilir. Bu takımda da çok değerli oyuncular var. Ama kimsenin yeri sabit ve garanti değil. Formalar bende. Onların çalışıp bu formaları kazanmaları gerekiyor.

* Senin için fazla gülmez, biraz asık suratlı biridir diye düşünülüyor. Gerçekten hep böyle misin?
- Her zaman gülmek gerekmiyor. İnsanız, bazılarımız biraz fazla gülebilir. Ama ben öyle değilim. İşimde ciddiyeti severim. Benim için antrenmanda şaka yoktur. Antrenmanda şakalaşmayı sevmem.

* Sen de, senin gibi ciddi hocalarla mı çalıştın?
- Evet, benim gibi çok ciddi hocalarla çalıştım. Galatasaray’da da öyleydi, ondan öncekilerde de... Kendim 10 numara olsam bile çok ciddi bir 10 numaraydım.

* En beğendiğin hoca kimdi?
- Cruyff çok ciddi bir hocaydı. Onu çok beğeniyorum. Diğerleri de özeldi ama ondan çok şey öğrendim.

* Son olarak 10 numara için kimi istersin. Yöneticilerin Gallardo ile ilgilendiğini biliyoruz. 10 numaralı yabancı kim olacak?
- Futbolcunun ismi tabii ki önemlidir ama ben burada isim telaffuz etmek istemiyorum. Unutmayalım ki, büyük bir isim bile olsa beni isminden çok takıma olan katkısı ilgilendirir. Yarın takıma ne verecek, o önemli.
 
Kaynak: Fanatik

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın