Okan Buruk için yorum: "Klopp gibi"
MEHMET ARSLAN YAZDI
Hürriyet yazarı Mehmet Arslan, Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. İşte Arslan'ın yazısından öne çıkanlar....
HAFTADA 15 TANE, YANİ 22.5 SAAT MAÇ İZLİYOR
Başakşehir maçından önce Emre Belözoğlu, onun için çok güzel sözler sarf etmişti. Merak ettim, maçtan sonra bir araya gelmişler miydi? 7-0 gibi sansasyonel skoru konuşmuşlar mıydı? Hayır. 90 dakikanın sonunda sadece el sıkışmışlar ve birbirlerini tebrik etmişler. Daha sonra da hiç temasları olmamış. Okan Buruk mesleki olarak nasıl besleniyor, hangi kaynaklardan faydalanıyor? Sadece Buruk için değil, tüm teknik adamlar için bu konuyu merak ederim. Maç izlemek Buruk’un hobisi neredeyse. Türkiye 1. Ligi, İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya liglerini özel olarak takip ediyor. Galatasaray’ın maç trafiğine bağlı olarak haftada izlediği maç sayısı 15’i buluyor. Yani haftada 22.5 saat maç izliyor.
KALABALIK BİR TEKNİK EKİPTEN DESTEK ALIYOR
Sadece bu kadar değil tabii ki... 4 kişilik atletik performans ekibi var. 3 kişiden oluşan bir analiz departmanı. Yardımcıları ve kaleci hocaları da bu maç izleme maratonunun içinde. Ve her hafta düzenli olarak takım, oyun ve futbolcular hakkında raporlarını paylaşıyorlar. Son karar elbette kendisinin.
HERKES BİRBİRİNİ TANIYINCA YÜKSELİŞ BAŞLADI
Galatasaray lige kötü başladı. Kötü de oynuyordu. Ne oldu da bu takım böyle bir yükselişe geçti? Bunun tespitini Okan Hoca şöyle açıklıyor:
-Haftalar geçtikçe oyuncularla birbirimizi daha iyi tanımaya başladık.
-Icardi takıma çok geç katılmıştı bu süreç aşıldı.
-Sol bekte Türk oyuncu kullanmaya başladık.
-Ve yükseliş Alanya maçı ile başladı. Fiziksel olarak, mental olarak ve oyun olarak harika bir maç başlangıcı yaptık. Ama hakemin hatalı bir kırmızı kartı önümüzü kesti.
KORKU İLE İDARE ETME YÖNTEMİNE İNANMIYOR
Galatasaray'ın yükselişinde en büyük pay sahiplerinden biri kuşkusuz Icardi. Icardi özelinde Okan Buruk’un futbolculara yaklaşımını merak ettim. İşte aldığım bilgiler.
OKAN HOCA: Korkutarak, sertlikle otorite sağlamıyor. Ve bu yönteme çok inanmıyor. Fatih Terim ekolünün bir futbolcusu olarak son derece ilgi çekici ve saygı duyulası bir tavır bu.
YÖNTEMİ: Sevgi ve saygı ile otorite sağlamak. Sevgi-saygı ve otoriteyi ayrılmaz bir bütün olarak görüyor.
OYUNCUSUNA EKSTRA İZİN VERİR
-Icardi'ye verdiği 2 günlük izin çok konuşulmuştu. Bu konuda yaklaşımı ilginizi çekecek türden. Çünkü bir Türk gibi otoriter değil, İngiltere Premier Lig’deki bir teknik adam gibi liberal bir yaklaşımı var.
-Bu konuda dünyanın en iyi ligi çok rahattır.
-Oyuncunun bir konuda dinlenmesi gerekiyorsa ona o izni rahatlıkla verirler. Okan Buruk da, İcardi konusunda düşünmemiş bile.
JORGE JESUS GİBİ KATI DEĞİL
Galatasaray kulübesi onun hakimiyetinde. Ama Jorge Jesus kadar katı bir tutumu yok. Jesus’u izlediğimde, ondan izinsiz ayağa bile kalkmanın mümkün olmadığı izlenimi edinmiştim. Belki de oyuna konsantre olmanın bir yoluydu bu Jesus için. Ama Okan Buruk’un doğal tepkilere açık bir yönetimi var. Kulübedeki yardımcıları bu konuda daha özgürler. Şöyle düşünüyor: “Oyuncularla kurduğunuz bağ önemli. Bir oyuncunun ailevi bir sorunu varsa, düşünmem bile. 2 gün izin verip o problemi kafasından atmasını sağlamak benim görevim. Böylece takıma döndükten sonra ondan maksimum verimi alabilirsiniz. Kaldı ki, İcardi ihtiyacı olmayan bir şeyi isteyecek yapıda bir oyuncu değil.” Bu yaklaşım, oyuncularıyla teknik adam-arkadaş dengesini nasıl sağladığının önemli bir göstergesi.
ASLA ÖDÜN VERMEDİĞİ 3 ÖNEMLİ HUSUS
-Otorite konusunda elbette kendisinin de ödün vermediği alanlar var.
1-) Antrenman performansı.
2-) Saha içi disiplin.
3-) Ve takımdaşlık duygusu.
Bu konularda Okan Buruk’un tam bir Fatih Terim kostümü giydiğini söyleyebilirim.
KLOPP GİBİ SEVİNİR
Teknik adamların bir kısmı takımı gol attığında kulübede sessiz ve sakin kalırlar. Bir kısmı ise deli gibi sevinirler. Bunun en güzel örneği Jürgen Klopp. Bir çocuk gibi futbolcularının üzerine atlar bazen Liverpool’un hocası. Ben Klopp türü teknik adamları seviyorum. Onları izlemek futbolu izlemek kadar keyifli. Okan Buruk da bu ekolün temsilcilerinden.
-“Maçı yaşayan biri” olarak tanımlıyor kendini.
-Sevinmeyen hocalara elbette sözü yok.
-Ama sevinmemek de ona garip geliyor.
SAHA KENARINDA TIPKI BİR BASKETBOL KOÇU GİBİ
Saha kenarında duruşu da çok aktif. Bir basketbol koçu gibi sürekli oyunun içinde. Yaş ve enerji bakımından da bu avantaja sahip. Oyuna ve oyuncusuna çok müdahale eden bir tarzı var. Bunun oyuncuya pozitif bir katkı sağladığını düşünüyor. Aynı duygu ve düşünceyi paylaşmanın bir yolu bu. Kendisinin doğal tepkileriyle, oyuncularının tepkisinin örtüştüğünü düşünüyor.
RAKİPLERİ DEĞİL KENDİ OYUNUNU DÜŞÜNÜYOR
Güzel bir lig yaşıyoruz. Kaliteli futbolcuların yanı sıra kaliteli oyunculara ve teknik adaklara sahibiz. Bir yanda Jorge Jesus. Bir yanda Şenol Güneş. Ve öte yanda Abdullah Avcı. Okan Buruk gibi genç ve başarılı bir teknik adamın güzünü korkutacak bir 3’lü. Ama onun mottosu açık:
-Odaklandığım rakipler ya da teknik adamları değil. Kendi oyunuma ve takımıma yoğunlaşırım. Ben kazandıktan sonra rakibimin kim olduğu önemli değil.

Arsenal'e kötü haber: Gabriel!

Bukayo Saka'dan Mesut Özil'e büyük övgü: "Üst düzey oyuncuydu"

Liverpool'dan Konate'ye son teklif!

Real Madrid'den Endrick için Lyon'a özel madde!

Barcelona, Camp Nou'ya dönüyor!

Bayern Münih, Gnabry ile sözleşme uzatabilir

Atletico Madrid, Alvarez için 120 milyon euro istiyor!

Aleksandr Golovin'den iki kulübü kızdıracak sözler!

Conor Gallagher: "Ayrılmak istemiyorum"

Erling Haaland, tarihi rekorun eşiğinde!
























