Mehmet Demirkol: "Yarış bitmedi! Çünkü Galatasaray..."

Erzurumspor maçı öncesi oluşan genel kanıyı devam ettiren başlıklar gördük. Ama soğuğun maçı etkilediği bir ortamdan bahsedemeyiz. Bir faul olduğunda oyucunun acısı artar. Doğrudur. Oyunun akışında öyle bir şey yok.

Galatasaray’ın ileri uçtaki futbolcuları o kadar hareketsizdi ki o soğukta istesen duramazsın. Çok hareketsizlerdi. İkinci yarı Linnes girdikten sonra biraz daha hareketli bir Galatasaray izledik. Galatasaray’da aranan oyun buydu. İlk yarıdaki hareketsizlik çok şeye mal oldu.

Takımın birbirinden ne kadar kopuk ve alan paylaşımını ne kadar kötü yaptığı ortada. Erzurumspor sahasından uzun topla çıkıyor. Ndiaye topu tekrar kaosun içine atıyor. Belhanda böyle pozisyonlarda hep kaçıyor. Yerleşim hataları var. Marcao da çok yanlış çıktı ve ciddi bir hata yaptı. Burada 6 hata falan var. Marcao’nun hatası var ama Semih ve Luyindama’nın müdahale şansı bulunuyor. Topyekün bir hata söz konusu.

Şampiyonluğa giden bir takım savunmasından 5 oyuncusunu falan kaybederse böyle sıkıntılar yaşar. İstersen fırıncı, istersen televizyoncu ol. 5 tane temel adamı, beğen ya da beğenme. Böyle adamları işin içinden çıkarınca bu tür sakarlıklar olur. Galatasaray bunun sıkıntısını yaşadı. Marcao hata yaptı. Ama yanındakiler de hata yaptı.

Ozan Kabak da 3 maç üst üste penaltı yaptırdığında eleştiriler vardı. Marcao'nun, doğru bir savunma dörtlüsü ya da beşlisi içinde yer alma konusunda bir sıkıntı yok. Kimsenin müdahale etmeye gidemediği yerlere gidebiliyor.

Marcao’yu doğru bir yapının içinde görmemiz lazım. Pozisyon almasında ve topla ilişkisinde bir sıkıntı görmüyorum. Bütün hatalara rağmen Marcao transferini doğru buluyorum. Orada olma, hatayı da yapmamış ol. Böyle bir yöntem de var.

Belhanda’yı övmüyorum. Belhanda dünkü maçta ilk yarıda yürüdü. Orta sahada kimse pasa çıkmıyor. Marcao pas attığında Belhanda yürüyordu. Galatasaray’ı futbolcular değil, bütün üzerinden konuşmamız gerekiyor. Galatasaray, 3 tane havaya dikilen toptan gol yiyorsa olmaz. Tamam Marcao ıskaladı, büyük hata. Fakat; konu o değil ki. Rakip başka bir şey oynuyor. Başakşehir kollanıyor deniyor ama bir de oyuna bakmak gerek.

Galatasaray forması ağırdır. Birincisi; taşıyamazsın, ağır gelir. Ne kadar yetenekli olursan ol. Bir taraftan da formayı giydiğinde senin ağırlığın artar. Normalde yapabildiğinin 3 katını yaparsın. Örneğin; Amrabat. Adam ezildi o formanın altında. ‘Ben burada nasıl oynuyorum’ dedi. Adam inanamadı. Melo ise iyice ağırlaşmıştı. Performansını yükseltmişti. Oyuncunun bunu yapabilmesi için çok destek görmesi lazım.

Mitroglou, Diagne’den şu anda daha önde. Oyununu beğen ya da beğenme. 4-5 sene önceki gibi değil ama Mitroglou zihinsel olarak işin içinde. Diagne, bir önceki haftada atılan golü atamayabilirdi. Çünkü orada olmayabilirdi. Diagne fiziksel ve duygusal sorunlar yaşıyor. Çok iyi bir makinenin içinden çıktı. Burada sendeliyor. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak durum böyle. Diagne çok ciddi bir yatırım. Şu anda o kendisini formaya hazır görene kadar iş Mitroglou ile gidecek.

Başakşehir, rakibe bakıyorsun istediğin kadar diğer konuları tartış, çok ciddi futbol farkı var. Çünkü, bazı Galatasaray maçlarını seyrediyorsun diyorsun; "Bu takım çok iyi". Hatta sana Benfica maçlarından önce diyorsun, "Acaba bu sene olur mu yeniden UEFA Avrupa Ligi'nde şampiyonluk". Sonra bir maç seyrediyorsun "Ya bu takım nasıl buraya geldi" diyorsun. Dengesizlik ve istikrarsızlık çok var.

Geçen sene Galatasaray bütün kadrosunu değiştirdi. 11 oyuncusunun neredeyse 10'u değişti. Onunla ufak tefek değişikliklerle, hoca değiştirdi şampiyon oldu ama hoca dedi ki; "Bu takımı değiştirmem lazım, bu takım olmuyor. Başka bir takım yapacağım." dedi.

Haklı olduğu taraf var; set oyununda, deplasman oyununda yok. Haklı yani ama bir taraftan da çok güçlü bir oyunu var. O takımda değişiklikler oldu, devre arasında sakatlıklar ile birlikte Erzurum maçına değişikliğin değişikliğinin değişikliğiyle 5 yeni oyuncuyla çıkıyorsun. Zordu, sonuç iyi olmadı.

Takımlarımızın genel durumlarında paslaşma hızı sorunu var. Bir dönemki Beşiktaş'ı ayrı tutabilirim. Şampiyon olduğu 2 sene ve geçen senenin başında. Onlar her türlü baskıyı aşabilen pas hızına ulaşabiliyordu. Buradaki temel durum takımın şekli, bir taraftan oyuncuların becerisiyle.

Abdullah Hoca 2 sene evvel şunu söylemişti ya; "Oyunu oturttuk, oyunda mükemmelliği sağladık, artık oyuncu kalitesini yükselteceğiz." dedi, 2 sene önce. Çünkü, adam kurdu takımı yani nedir takımı kurmak; 2 prensibi var birbirine bağımlı. 1. Top sendeyken mümkün olduğunca genişle 2. Top rakipteyken de mümkün olduğunca daral.

Bunun sebebi de, genişle ki top ayağına geldiğinde pas ospiyonun artsın. Daralt ki rakibe pas opsiyonu tanıma. Temel prensip bunun üzerine çalışıyor. O yüzden Guardiola ipe bağlayıp çalıştırıyordu takımını. Dar oyun, bir sonraki antrenman daha geniş oyun, sonra daha geniş oyun, sonra genişleyip daralmalar bunları yapacaksın.

Kalesiz çalışıyorsun, zaten sonra kalenin içine de girebiliyorsun önde de yetenekli oyuncuların varsa. Maalesef Galatasaray bu oyunu oturtamadı.

Galatasaray’ı şampiyonluğun içinde ne tutar? Ben halen yarışın bittiğini düşünmüyorum. Oyuna bakarsak Beşiktaş ya da Fenerbahçe böyle bir durumda olsaydı, ben lig kapandı derdim. Ama Galatasaray’da bir coşku, camia farkı var.

Galatasaray’ı ancak bunlar yarışın içinde tutabilir. Bu oyun farkıyla tabi biraz zor. Nagatomo, Fernando, Mariano, Linnes gibi oyuncuların oyunun kurulumuna katkısı var. Linnes girdikten sonra farkı gördük.