Jürgen Klopp'tan açıklamalar: Teknik direktörlüğe geri dönecek mi?

18

JÜRGEN KLOPP'TAN AÇIKLAMALAR

Jürgen Klopp, kariyeri boyunca sadece kazandığı kupalarla değil, insanlara dokunuşuyla da öne çıktı. Almanya’da futbolu birleştirici gücüyle tanımlayan teknik adam, Kicker dergisine verdiği röportajda hem futbol anlayışını hem de yaşam felsefesini anlattı.

17

"HAYATIMI DEĞİŞTİRMEZ AMA ÇOK ÖZEL"

– Sayın Klopp, Walther-Bensemann Ödülü’ne layık görüldünüz. Bu ödül sizin için ne ifade ediyor?

Klopp: “Bu ödülü benden önce kimlerin aldığını görmek bile büyük bir onur. Elbette bunu memnuniyetle kabul ediyorum. Ama bu tür bireysel ödüller hayatımı değiştirmez. Çünkü ben hiçbir zaman bu tür şeyleri hedefleyerek çalışmadım. Futbolla ilgili her şeyi, çocukluğumdan beri doğru bulduğum şekilde yaptım. Bu ödül de sanırım o anlayışın bir sonucu.”

16

"FUTBOL, HEP HAYATIMIN MERKEZİNDEYDİ"

“Futbol, yani oyunun kendisi, hayatım boyunca beni meşgul etti. Bildim bileli bu oyunu ve insanların etrafında yarattığı birlik duygusunu sevdim.

Küçücük bir kasabada, 1200 nüfuslu Glatten’de büyüdüm. Oradaki arkadaşlıklarım ömürlük oldu. O zamanlar en büyük heyecanım, köyümüzün takımı SV Glatten’in kadrosunu görmekti. Cumartesi günleri köy meydanındaki panoya asılırdı; ben de hemen koşup ‘Yarın kim oynuyor?’ diye bakardım.

O zamanlar o oyuncular bana dünyanın en büyük futbolcuları gibi gelirdi (gülüyor). Şimdi 50 yıl sonra, gerçekten öyle miydiler emin değilim, ama bana ilham vermişlerdi.”

15

"AKLIMDAKİYLE SAHADAKİ PERFORMANSIM FARKLIYDI"

“Futbolun benim için ne anlama geldiği işte o çocukluk günlerinde şekillendi. Ben de büyüdükçe, aynı duyguyu başkalarının da yaşaması için elimden geleni yapmaya başladım. Sadece roller değişti.
Futbolcu olarak oynarken elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ama fiziksel sınırlarım vardı. Aklımdakiyle sahadaki performansım hep farklıydı.

Ama sonra bir gün antrenör olma fırsatım geldi — ve o sınırlardan kurtuldum. Artık daha fazla etki yaratabiliyordum. O günden beri hep aynı şeyi düşünüyorum: Biz sadece kazanmak için değil, insanların futboldan keyif almasını sağlamak için buradayız. Eğer bunun için bir ödül alıyorsam, elbette seve seve kabul ederim.”

14

"MAINZ'DA BAŞLAMAM BİR ŞANSTI"


– 2001’de Mainz’da futbolcuyken bir anda teknik direktör oldunuz. Takım o dönem küme düşme hattındaydı.

Klopp: “Evet, zaten o yüzden o fırsat bana geldi. O dönemde insanların bizim oyun tarzımız hakkında ne düşündüğünü düşünecek vaktim yoktu, tek hedefimiz sonuç almaktı. Ama kısa sürede fark ettik ki, iyi sonuçlar alındığında şehrin havası bile değişiyor. O zaman anladım: Başarılı bir futbol takımı, bir şehrin ruh halini gerçekten değiştirebiliyor.”

13

"DORTMUND VE LIVERPOOL'DA AYNISINI HİSSETTİM"

– Bu etkiyi Dortmund ve Liverpool’da da gözlemlediniz mi?

Klopp: “Kesinlikle. Mainz’da hissettiğim o duygunun aynısını Dortmund’da ve Liverpool’da da yaşadım. İnsanlar futbolla daha mutlu hale geliyor. Bizim oynadığımız futbol taraftarları heyecanlandırıyordu. İnsanlar stadyuma gülümseyerek geliyor, aynı şekilde evine dönüyordu. Bizim görevimiz buydu; sadece sonuç değil, his yaratmaktı. Bu bilinç hep vardı.”

12

"FUTBOL HER ZAMAN İNSANLARI BİRLEŞTİRDİ"

– Walther Bensemann, futbolu halklar arasında köprü olarak gören bir vizyona sahipti. Bugün hâlâ bu rolü sürdürebiliyor mu sizce?

Klopp: “Bence futbol bunu her zaman yaptı. 1990’larda futbolcuydum; o dönem Balkan Savaşı yaşanıyordu. Soyunma odamda bir Sırp karşımda otururdu, yanımda bir Hırvat. Akşam haberlerde ülkelerinde savaş olduğunu izlerdik, ama ertesi gün antrenmanda o gerilimden eser yoktu. İşte futbolun gücü bu.”

11

"DÜNYA DA SOYUNMA ODASI GİBİ OLABİLSEYDİ..."

Klopp: “Bir futbol soyunma odasında kimsenin nereden geldiği önemli değildir. Sadece takıma ne kattığın önemlidir. İyi davranıyorsan, kimse kökenini sorgulamaz. Kötü davranıyorsan, yine fark etmez. Hep böyle yaşadım ve bunu her yerde gözlemledim. Eğer dünya da bir futbol soyunma odası gibi olabilseydi, kesinlikle daha iyi bir yer olurdu.”

10

"DİPLOMAT GİBİ GÖRÜLMEK AKLIMDA YOKTU"

– Borussia Dortmund CEO’su Aki Watzke, “Liverpool’daki dokuz yılda uluslararası dostluklar adına bir diplomat kadar iş yaptın” demişti.

Klopp: “Ben asla öyle bir rol üstlendiğimi düşünmedim. İngilizlerin Almanlar hakkında tam olarak ne düşündüğünü de bilmiyordum açıkçası. Ama sanırım bizim oradaki ekibimiz — Peter Krawietz, Mona Nemmer, Andreas Kornmayer, Andreas Schlumberger, Chris Rohrbeck — İngiltere’de iyi bir izlenim bıraktı.

Biz işimizi ciddiyetle yaptık ama aynı zamanda eğlenceliydik. Bu da insanlara ‘Almanlar da gayet normal insanlar’ dedirtti. Liverpool’a 2015’te geldim; kısa süre sonra Brexit süreci başladı. O zaman ben de kendi kendime ‘Bunu neden yapıyorlar?’ diye düşünmüştüm. Ama oraya gidince gördüm ki insanların büyük çoğunluğu bizim gibi; Avrupa’nın geri kalanına karşı bir nefretleri yoktu. Brexit bana göre doğru değildi ama insanlara bakınca önyargılarım kırıldı.”

9

"İNGİLTERE'DE ALMAN DEĞİL, LIVERPOOLLU HİSSETTİM"

Klopp: “Liverpool’da geçirdiğim dokuz yılı asla silecek değilim. O yıllar beni uluslararası düşünen biri haline getirdi. Artık çok daha geniş bir bakış açım var. Schwarzwald’dan çıkıp Frankfurt’a gitmem bile dünyaya bakışımı değiştirmişti. Dortmund’da Ruhr bölgesinin ruhunu hissettim, sonra İngiltere’de bambaşka bir kültür tanıdım. Bunların hepsi beni şekillendirdi.

Liverpool’daki insanlar bana ‘The Kop’ tribününde siyah-kırmızı-altın kalp şekli yaparak veda etti. Bu çok özel bir andı ama ben bunu ulusal bir jest olarak görmedim. Ben Liverpool’un bir parçasıydım. Hiçbir zaman “ülkem için bir şey yapıyorum” diye düşünmedim. Benim için o sadece görevimdi. O dönem boyunca sadece antrenman, maç, otobüs ve otel arasında geçen bir hayat yaşadım.
Ne kadar tanındığımı aslında iş bittikten sonra anladım. Futbol dışında bir yere gittiğimde insanların beni hemen tanıması şaşırtıcıydı.”

8

"İLK DEFA BOŞ ZAMANIM VAR"

– Artık Red Bull grubuna danışmanlık yapıyorsunuz. Bu yeni rol sizin için ne ifade ediyor?

Klopp: “Bu, benim için tamamen farklı bir deneyim. Şu an kariyerimde ilk defa boşluklarım var. Antrenman planlamak, maç analizi yapmak, basın toplantısına hazırlanmak… bunların hepsi artık günlük hayatımın bir parçası değil.

Red Bull’daki görevim ise bana hem futboldan kopmadan üretme hem de biraz nefes alma imkânı tanıyor. Salzburg, Leipzig ve New York gibi çok farklı yapıları bir arada görmek inanılmaz öğretici. Her biri aynı markanın parçası ama kültürleri farklı. Bu da bana ‘futbolun evrensel dili’ni yeniden hatırlatıyor.”

7

"HER YERDE BAŞKA BİR RUH VAR"

“Benim için futbolda en büyüleyici şey, her yerde aynı oyunu oynayıp tamamen farklı insanlarla bağ kurabilmek. Mainz’da, Dortmund’da, Liverpool’da… her yerde başka bir ruh var.

Red Bull grubunda da bunu yaşıyorum. Salzburg’da disiplinle keyif bir arada, Leipzig’de strateji ön planda, New York’ta ise özgürlük hissi var. Ben hepsini seviyorum.

Futbol bana hep şunu öğretti: ‘İnsanlara saygı duy, sonra sistem kur.’ Tersini yaparsan başarı uzun sürmez.”

6

"KUPALARI DEĞİL İNSANLARI HATIRLAYACAĞIM"

“Liverpool’da kazandığımız şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi, hepsi muhteşemdi. Ama yıllar sonra hatırlayacağım şey kupalar değil; birlikte çalıştığım insanlar olacak.

Pep Lijnders, Peter Krawietz, Mona Nemmer, Andreas Kornmayer… bunların her biriyle hayat boyu dostluk kurdum.

Futbolda gerçekten önemli olan o ilişkiler. Çünkü bu işi duyguyla yapmazsan, bir süre sonra sadece stres ve baskı kalır.

Ben her zaman oyuncularımla ilişki kurmaya çalıştım. Bazılarıyla hâlâ konuşuyoruz. Hatta bazen telefonum çalıyor ve ‘Hocam hatırladın mı beni?’ diye soruyorlar. Bu, şampiyonluktan daha değerli.”

5

"SÜREKLİ KONUŞURDUM, ARTIK DİNLİYORUM"

“Eskiden sahada sürekli konuşurdum. Şimdi daha çok dinliyorum. Bu da güzel bir değişiklik. Artık daha fazla futbol izliyorum, analiz ediyorum, ama sonuçtan çok hikâyeye bakıyorum. Kimin nereden geldiğini, nasıl bir yoldan geçtiğini anlamaya çalışıyorum.

Futbol bana hâlâ heyecan veriyor ama artık biraz uzaktan bakabiliyorum. Bu sayede hem sakinim hem daha üretken.”

4

"İÇİMDE TEKRAR O KIVILCIM YANARSA..."

"Bir gün tekrar antrenör olur muyum? Bilmiyorum.

Şu anda gelecekle ilgili bir plan yapmıyorum. ‘Bir daha asla’ demem ama ‘kesin dönerim’ de diyemem.
Bu dönem benim için dinlenme, düşünme ve yeniden şekillenme zamanı.

Eğer bir gün içimden tekrar o kıvılcım yanarsa, o zaman zaten herkes anlayacaktır.”

3

"RED BULL'DA ÖĞRENDİKLERİMİ ALMANYA'YA TAŞIYORUM"

“Red Bull’daki görevimde farklı kültürlerle çalışmak bana çok şey öğretti. Her ülkede futbol farklı; Japonya’da çok disiplinli, Brezilya’da duygusal, ABD’de daha deneysel. Bu deneyim, Almanya’da yetenek geliştirme konusunda bana perspektif kazandırıyor. Önemli olan sadece bireysel değil, sistematik bir yaklaşım.”

2

"FUTBOL İNSANLAR KEYİF VERMEK İÇİN VAR"

“Futbolun amacı sadece kazanmak değil. İnsanların eğlenmesi, heyecanlanması ve bağ kurması için var. Benim işim, oyuncuların, kulüplerin ve taraftarların bunu yaşamasını sağlamak. Eğer futbol sadece kazanmaya odaklanırsa, işin ruhu kaybolur. O yüzden hem küçük kulüpler hem büyük kulüpler, herkes kendi en iyi deneyimini yaşamalı.”

“Milli takımda da durum aynı. Almanya, kaliteli oyunculara ve müthiş bir teknik ekibe sahip. 2026 Dünya Kupası’nda hedef kazanmak değil; önce turnuvaya hazırlanmak ve keyif almak olmalı. İzlerken eğlenmek, futbolun özü budur. Futbolun kalbi, sahadaki sonuçlardan çok, o heyecandır.”

1

"FUTBOL, HAYATI ZENGİNLEŞTİRİR"

Klopp, röportajını özetlerken şunları vurguladı:

• Futbol, insanları birleştiren bir sosyal bağdır.
• Kupalar ve ödüller güzeldir ama asıl değer, insanlarla kurulan ilişkilerdedir.
• Genç yeteneklerin gelişimi için sistemler geliştirmek, futbolu sürdürülebilir kılar.
• Farklı kültürlerle çalışmak, ufkumuzu genişletir ve oyuna evrensel bir perspektif kazandırır.

“Benim için futbol, sadece oyun değil; hayatı zenginleştiren bir deneyimdir” diyerek röportajı tamamladı.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler