Milliyet gazetesi köşe yazarı Şansal Büyüka, Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki dev derbiyi değerlendirdi.

İşte Şansal Büyüka'nın yorumları:

"Ne Galatasaraylılar bilirim; “Fenerbahçe’yi yenelim de şampiyon olmayalım” diyen, ne Fenerbahçeliler tanırım “Galatasaray’ı yenelim, gerisi önemli değil” diyen... Böyle bir anlayışın egemen olduğu bir ortamda, şampiyonluk yarışında ne kadar geride kalsanız da, son dönemlerin puan açısından en önemsiz maçını oynasanız da, bazılarının dediği gibi bu maç asla “gazozuna” bir maç olmaz, bu maça asla “sıradan” bir maç muamelesi çekilemez.

Bu kadar değer taşıyan bir maçta Igor Tudor ne yapar? Galatasaray’ın hocası göreve geldiği günden bu yana oynadığı yedi maçta savunmada “üçlü mü oynasam, dörtlüye mi dönsem” kararını henüz veremedi. Daha kötüsü geride kalan yedi maçta sekiz farklı savunma oyuncusu oynattı ve ister “üçlü” deyin, ister “geri dörtlü” diye tanımlayın, iki maç üst üste aynı isimlerden kurulu bir diziliş yapmadı. Her maçta farklı isimler kullandı.

Öyle görünüyor ki, Fenerbahçe karşısında da savunmada gene farklı isimler olabilir. Hatta Igor Tudor, kaç maçtır yüz vermediği, şans vermediği, 18 kişilik maç kadrosunda bile yer vermediği Sabri’ye bugün gelmiş geçmiş her hoca gibi yeniden sarılabilir. Başkan Dursun Özbek bile “Sabri’nin yerine adam bulmak için 10 yılda 30 milyon harcadık, gene Sabri’yi oynattı” demedi mi?

Yüksek risk!

Galatasaray’da bütün bu arayışlara ve farkı savunma dizilişlerine ve isimlerine rağmen yüksek toplardan yediği goller devam ediyor. Tudor henüz buna bir çare bulabilmiş değil... Ancak bugün için şansı şu: Fenerbahçe’de de yüksek toplardan gol yapacak futbolcu sayısı “yok” denecek kadar sınırlı... Igor Tudor, son Başakşehir maçında koşmadıkları, iyi mücadele etmedikleri gerekçesiyle Sneijder ve Podolski gibi çok önemli iki oyuncuyu kulübede tuttu. Ancak oynayanları gördük... Başakşehir ceza alanına bile giremediler. Tudor’un yerinde olsam, gole yakın kim varsa bugün hepsini oynatırım. Sneijder, Podolski ve Eren Derdiyok’u... Gördük ki, bu oyuncular yoksa Galatasaray bırakın gol atmayı, şut bile atmakta zorlanıyor.

Denilebilir ki, Galatasaray hücumculardan kurulu bir kadro ile oynarsa, Fenerbahçe ataklarını kim engelleyecek, kim kesecek? Fenerbahçe’nin oyun karakterinde de zaten “hızlı hücum” yok. Ancak Fenerbahçe’nin Galatasaray kalesinde tehlike yaratabilmesi, pozisyon bulabilmesi adına, tek silahı olan Lens’in kanat ataklarına ve Alper’in merkezden adam eksilterek rakip kaleye gelen becerilerine ihtiyacı var.

Eski Lens değil

Ancak Lens’e bakıyorum, son maçlarında, eski oyunlarına oranla çok daha geride... Bugün etkili olmak için mutlaka vites yükseltmesi gerekiyor. Alper Potuk da öyle... Üstelik Alper’in her Galatasaray maçında yeni bir hikaye yazdığını, maçlara damgasını vurduğunu çok iyi biliyoruz. Teknik direktör Dick Advocaat, bugün büyük olasılıkla Van Persie ile oyuna başlayacak. Ancak Galatasaray maçlarını seven ve pek de boş geçmeyen Musa Sow’u göz ardı etmemeli... Fenerbahçe adına günün ve maçın en önemli sorusu, savunma anlamında takımın “kare ası”nın ne yapacağı... Geri dörtlünün merkezinde Kjaer ve Skrtel, hemen önlerinde iki “dalgakıran” Mehmet Topal ile Josef de Souza... Bu dörtlünün iyi oynadığı maçları Fenerbahçe genellikle kaybetmiyor.

Ayrıca Fenerbahçe’nin doğasında “büyük maçları ciddiye alır, iyi oynar” diye bir alışkanlık oluştu. Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışlarından kopuşunda, büyük maçlarda kaybettiği puanların etkisini bulamazsınız. Fenerbahçe’nin başına bugüne kadar ne geldiyse hesaba kitaba katmadığı sıradan maçlarda kaybettiği puanlardan geldi.

Şener nasıl olur?

Galatasaray’ın hızlı kanat adamları var. Sol savunmada Hasan Ali Kaldırım, bunlarla oynamaya alışkın bir oyuncu... Ancak sağ kanatta, Van Der Wiel’in sakatlığı nedeniyle uzun süredir oynamayan Şener’in forma giyecek olması nasıl olur bilemiyorum.

Sonuçta Galatasaray’ın hücumda daha fazla kozu var. Fenerbahçe savunmada daha sağlam duruyor. Ama futbol “öngörülere” sığmayan bir oyun... Her türlü sonuca açık bir maç bizi bekliyor. Yazının girişinde de belirttim: Kimse puan cetveline bakıp bu maça “gazozuna” maç muamelesi çekmesin. Söz konusu Galatasaray- Fenerbahçe maçlarıysa gerisi teferruattır..."