Zaman Gazetesi yazarlarından Ahmet Çakır, "Gündüz keyfi derken..." başlıklı yazısında Galatasaray'ın Karabükspor ile oynadığı maçı yorumladı.

Çakır, "Aslında son yarım saat artık idman ya da aktif dinlenme niteliğindeydi. Daha doğrusu Cim Bom öyle yapmaya çalıştı ama sonuç az kalsın felaket oluyordu" dedi.

İŞTE O SÖZLER...

Tam dolmasa bile (Yaklaşık 36.000) isteyenin öyle görebileceği tribünler şampiyonluk coşkusu içindeydi. Bu destek, sahada futbolla değilse de gollerle karşılığını bulunca, Cim Bom 9 adımın 1’ini atmış oldu. Her maçta çekilen eziyet bunda da eksik olmadı.

Oysa ilk yarı Karabükspor lehine iki farklı bitebilirdi, Ahmet İlhan ve genç Fatih’in beceri düzeyi biraz daha yüksek olsaydı. Eh, biraz da bu nedenle bugün bulundukları yerdeler… Devrenin sonunda Erdem’in nefis serbest atışında Muslera’dan başka kaleci o golü önleyebilir miydi, bilmem.

Sarı Kırmızılı takım gündüz gözüyle zor gol atacak gibi görünürken rakip kalecinin hatası ve Yasin’in becerisi bunu getirdi. Hemen ardından Sneijder’in atamadığı şaşırtıcıydı. Konuk takımın ortaalan üstünlüğünü ele geçirip kanatlardan etkili geldi. Ayağa paslarla ortadan çıkışları da güçlü rakibinden daha iyiydi. İlk yarıda yüzde 61’lik topla oynama oranları da inanılır gibi değildi. Ancak son harekette uzun süre yetersiz kaldılar. Attıklarında da biraz geç olmuştu.

Burak’ın yokluğunun yanında Umut ve Sneijder’in verimsizliği Galatasaray’ı sıkıntıya soktu derken ikinci yarının başında Hollandalı’nın serbest atış golü derin bir soluk aldırdı. Ardından ‘bu Umut mu?’ dedirtecek şık hareketi de tribünleri coşturdu. O kadarla da kalmayıp golü attı ve haliyle maç bitti diye düşündük. Aynı Umut’un kale boşken çaprazdan topu ağlara gönderemeyişi bu düzeydeki oyuncu için yadırganacak durumdu. Onun neyi yapıp neyi beceremeyeceği konusunda bilgimiz yeterli ama vuruş kalitesini biraz daha yükseltmesini beklemek de haksızlık olmaz.

Aslında son yarım saat artık idman ya da aktif dinlenme niteliğindeydi. Daha doğrusu Cim Bom öyle yapmaya çalıştı ama sonuç az kalsın felaket oluyordu. Dördü beşi bulabilecek pozisyonlar harcanırken Hakan Balta’nın kendi kalesine attığıyla Sarı Kırmızılı takım bir maçı daha gol yemeden bitirememiş oldu. O kadarla da kalmayıp oynasın diye Karabükspor’a verilen Furkan’ın attığı nefis gol, 3 puanın bile tadını-tuzunu kaçırdı. Açıkçası, bu goller konuk takımın oynadığı kişilikli futbolun haklı bir ödülüydü.

Bu maç da puan kaybıyla bitse Hamza Hamzaoğlu kardeşimizin özürü yeterli olur muydu, onu da kestirmek zor. Tamam 3 kilit adamın yokluğu sorun ama Hamza hocanın kazanılmış maçlarda son bölümde gerekeni yapamayışı sıkıntı oluyor. Neyse ki Sarı Kırmızılı takım yemeyi beklerken atmayı hatırlayınca herkes azaptan kurtuldu.