Formanın hakkını verenler

Çok değil 3 hafta önce Saraçoğlu'unda yaşananlar kadar olmasa da yıllardır süregelen ve husumet haline gelen “derbideki tribün olayları”na değinmeden sadece basketbolu ve galibiyeti hakeden basket takımımızı yazmak istiyorum sadece.. Bu konu ile ilgili yazma hakkımı bir sonraki yazıya erteleyerek...

Yönetimin bu sene basketbol şubesinde strateji değiştirmesinin olumlu sonuçlarını orta vadede alacağımız şüphesiz.. Bir yandan orta vadeyi (2-3 yıl) beklerken bir yandan da kısa vadede başarılı sonuçlar almamız ise her Galatasaraylı gibi beni de fazlasıyla memnun ediyor.

Geçen sene olduğu gibi ezeli rakibini kendi saha ve seyircisi önünde dize getiren Basketbol takımımızı gösterdiği dirençli ve güzel oyundan dolayı tebrik ederek başylayalım söze... Geçtiğimiz sene ki kadromuzdan sadece 4 oyuncumuzu (Polat, Tufan, Murat ve Cemal) tutarak ve 4'u yabancı 3'u yerli yeni ama takım ruhuna uygun oyuncu transfer ederek çiçeği burnunda koçumuz Okan Çevik yönetiminde oluşturduğumuz kadro saha içinde çok iyi mücadele edip, harika savunma yaparak yoluna devam ediyor..

Son 3 yıldaki koçlarımıza bakacak olursak; 10 yılı aşkın bir süre Ülkerspor'da yardımcı koçluk yapmış eski Galatasaray Yıldız Takımı koçu Murat Özyer'le geçen 1.5 sezonun ardından futbolda Bülkent Korkmaz örneğinde olduğu gibi geçici olduğu biline biline Koray Mincinözlü görev almışlardı...Yiğit Şardan'ın sorumluluğunda olan ve yöneticimizin Galatasaray Lisesi'nde koçluğunu yapmış camianın Koray Abi'sinden sonra göreve getirilen Okan Çevik ise son yıllarda bu role soyunan en uygun isim.. Türkiye Ligi'ni yakından tanıyor; kendisi gibi Milli Takım söz konusu olduğunda akla ilk anda gelmese de ikincil tercih olabilecek yetenekte oyuncuları harmonize etme yeteneğine sahip; disiplinli ve savunmaya önem veriyor.. Aynı zamanda ligde yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen telaş içinde takımı yabancılarla doldurmadı; Efes 7 yabancı ile oynarken bizim 4 yabancımız var ve bu yabancıların hepsi de iş ahlakı ve forma sevdası olan profesyoneller... Geçtiğimiz sezonlarda olduğu gibi Mart-Nisan ayında kaçacak veya önemli bir maçta 15 şut kullanarak takım disiplininden uzaklaşacak tarzda oyuncular değil Washington, Rancik, Wilkinson ve Jasaitis diyerek potadaki derbinin analizine geçelim..

Kaptan Hüseyin'in Telekom'a gitmesi ve Fatih Solak'ın geri getirilmemesi sonucu elimizde kalan tek gerçek pivot olan Cemal'in  pota altında 3 Fenerbahçeli uzunla korakor mücadele etmesine rağmen ilk 2.5 periyodu faulsuz geçmesi takımımız adına en önemli artı olarak gözüme çarptı. Sima olarak futbol takımımızın geçen seneki kalecisi De Sanctis'e(*) oldukça benzeyen Rancik, pota altında Cemal'in yükünü hafifleterek takımımıza katkı yaparken koç Okan Çevik'in guardımız Washington'u maç boyunca dinlendirerek ısrarla hızlı basketbol oynattırması bize galibiyetin anahtarını verdi. Rakip Fenerbahçe'de Solomon'un kovulmasından sonra ortaya Mirsad'ın da yokluğu ile boşalan “takım içi lider” rolüne takımın en yenisi Greer'in soyunması ve başarılı olamaması maçı bize getiren sebeplerden biri idi..

4-5 milyon USD'lik bütçe kurup sezonu Beşiktaş'ın performansına göre 4 ila 5.'lik arasında bir yerde bitirip çeyrek finalde maç kazanamadan sezonu tamamlamaktans bu sezon ki takım gibi daha düşük bütçeli ama daha iyi savunma yapıp çok daha fazla mücadele eden bir takım yaratmak çok daha anlamlı baskette.. Kadromuzda yer alan ve 2 sene öncesine kadar Efes'te ve Milli Takım'da yer alan Can Akın gibi, geçtiğimiz sene Oyak Renault'da başarılı bir sezon geçirip Mili Takım'a yükselen Evren Büker  tarzı oyuncuların sayısını arttırarak ligde göze çok daha hoş geşen basket oynamamız mümkün.. Sadece dış transfere dayalı değil; bu sene kadromuzda olan Tufan, Murat, Cemal bu sene olamayan Fatih Solak sembolleşme ihtimali olan oyunculara ağırlık vererek günümüz koşullarına en uygun çözümü yaratma yolunda önemli adımlar atan Yiğit Şardan ve ekibini tebrik ederek nihayetlendirelim yazımızı...

Saygı ve sevgilerimle,

Ant İpek 

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın