Evimizdeki hırsız

Maçın hakemi maçı katletmeye değil, yönetmeye çıksaydı eminim çok daha keyifli bir 90 dakika izleyecektik ASY’de.. Bir yanda ligin maçlarında en az gol atılmış olan takımı Kayserispor, diğer tarafta ise ligin maçlarında en çok gol atılan ikinci takımı Galatasaray’ın mücadelesi çok daha centilmence ve pozitif enerjiyle oynanabilirdi, ama beklenen olmadı..

Haftalardır hakemlerden sadece maç yönetmelerini, içinde bulundukları 90 dakikaya konsantre olmalarını, ne bize ne de rakiplerimize “kıyak” yapmamalarını, maç içinde “hata” yaparlarsa daha doğrusu hata yaptıklarını düşünür gibi olmak zorunda kalırlarlarsa, bu sözum ona hatayı “telafi” düdükleri ile dengelemeye çalışmamalarını rica ediyoruz.. Sonuç; her ne hikmetse ve artık sistematik hale gelen bir yöntemle düne kadar kaybedilen, dün ise resmen gaspedilen puanlar ve bunun paralelinde azalan şampiyonluk şansımız oluyor. Haftalar önce bugünkü lider Trabzonspor’u evine 4 gollü bir mağlubiyetle yollayan Aslanların söz konusu liderden “4 puan” geride olmasını izah etmek oldukça zor; görünen o ki birileri gündemi 5. büyük (!) Sivasspor’la meşgul ederken aslında 4. büyük (!) Trabzonspor’un önünü açmış durumdalar…

Maçın hakeminin maçta futbol oynamasına izin vermemeye niyetli olduğunu erkenden fark eden rakip antrenör Tolunay Kafkas’ın da oyuncularına sert oynamakla direkt rakibe vurmak / rakibin üzerine oynamak taktiğini vermesiyle maç tamamen bir sinir arbedesi içinde oynandı.. Tamamen haksız yere ilk sarı kart görmüş olan Lincoln’un dünkü futbol zekasının hakemin niyetini çözmeye yetmemesi ve bunun sonucu bir kez daha 10 kişi kalmamızla takımımız 1-0’ı korumak için hem akıllı hem de oldukça dirençli bir oyun sergiledi maç boyunca…

Lincoln’un atıldığı 30. dakika ile Linderoth’un oyuna girdiği 60. dakika arasında orta sahadaki Arda, Ayhan ve M.Güven yüreklerini ortaya koyarak iyi mücadele ettiler. Linderoth’un Sabri’nin önüne monte edilmesiyle son 30 dakikayı da başarılı bir 4-4-1’le, alanları daraltarak ve şuursuzca 5 hücumcuyla oynayan Kayserispor’a pozisyon vermeyerek iyi bir şekilde oynadı takımımız.. Ama dediğim gibi Aslanlar’ın mücadelesini yok saymaya niyetli bir hakem ve hakemin tercihlerinden güç alarak bilhassa defans oyuncularına daha da sert oynamalarını söyleyen T.Kafkas’tı dünkü maçın şanslı ve haksız kazananları…

Daha doğrusu kazandığını zannedenleri…

Yönetim 2 hafta Sivas’ta haksız yere oyundan atılan Ümit’i savunmak yerine maçn tekrarını isteyerek, dünkü Lincoln gibi haklı iken haksız duruma düşmüştü.. Şimdi yapmaları gereken yumruklarını iyice masaya vurup yıllar önce 9’a 9 bitmesi gereken bir maçı aleyhimize 11’e 7 kişi bitiren Ali Aydın’a hakemliği bıraktıran basiret, kararlılık ve haklılığı göstererek, MHK’nın saçma sapan tutumunun takımımıza daha çok zarar vermesine engel olmaktır.. Hala Önder’in elle gol attığını 2 aydır fark edemeğini söylemeye cüret eden Oğuz Sarvan’a “aleyhimize yapılan hatalara” engel olması için dikkatli bir ultimatom yollamaktır…

Büyük Galatasaray taraftarının sabrı her geçen gün haklı bir şekilde taşmaktadır….

Son 2 sözüm Skibbe ve rakibin genç defans oyuncusu Eren’e;

Sn. Skibbe; dün için sizi eleştirmeyeceğim ama sezonun 2. maçında Kayseri deplasmanından alınan beraberlik muhteşem bir başarıymış gibi takımı geri çekmeseydiniz Kayseri’ye bu sezon 4 puan kaybetmezdik.. Tamam ilk haftalar koltuğunuzu sağlama almak için böyle bir strateji gütmüş olabilirsiniz ama her zaman dediğimiz gibi ligi en az maç kaybeden takım değil genellikle en çok maç kazanan takım alıyor… Umarız beraberliğin mağlubiyetten çok daha farklı olmadığı gerçeğine göre oyuncuları maça hazırlarsınız kalan 15 maçta…

Ve sen sevgili Eren; gencecik bir yaşta A Milli Takıma kadar yükseldin.. Sana yandan adam öldür deseler öldürecek misin? Hiç mi canın acımadı be çocuk Baros’a o kadar kafa atarken? Umarım bundan sonra futbolu rakibe değil topa kafa atarak ve sana verilmiş olan yeteneği centilmence kullanarak harcarsın..

Saygı ve sevgilerimle,