"Ben o Ergün’ü istiyorum"

 

Fanatik
"Ben o Ergün’ü istiyorum"
Ergün Penbe, şampiyonluğun tanımını yaptı: İkinci bile olsaydık, alkışlanacaktık. Şampiyon olarak hanemize artı puan yazdırdık

- Bu Galatasaray’daki 6. şampiyonluğun. En anlamlısı hangisiydi?
- Her şampiyonluk önemli. Kariyerime bir şampiyonluk daha ekledim. Herkes Fenerbahçe’yi şampiyon ilan ederken, bizim olmamız anlamını daha da arttırdı.

- Sezon içerisinde umudunuzu yitirdiğiniz zamanlar oldu mu?
- Kadıköy’e 3 puan avantajla gitmiştik. Farklı yenilince umudumuzu yitirmedik desek yalan olur. İçimizde burukluk oldu ama çok çabuk toparladık. Puan puana gelmiştik. Biz Trabzon maçında puan kaybedeceklerini düşünüyorduk. Orayı da atlatınca “herhalde şampiyon olacaklar. Denizli’yi rahat geçerler” diye düşündük. Taa ki Beşiktaş maçına kadar. Son saniyelerdeki golden sonra umudumuz arttı. “Allah istiyor, son maçta herhalde birşeyler olacak” dedik. Nitekim öyle oldu. Umudumuzu yitirdiğimiz maç Fenerbahçe, umudumuzun canlandığı maç Beşiktaş derbisi oldu.

Hanemize artı puan yazıldı
- Bu soru çok soruldu ama para krizi sizi nasıl etkiledi?
- Uzun yıllardır para krizi var. 12 sezondur buradayım, bunu hep yaşıyoruz. Ama hiçbir zaman param kalmadı. Ekonomik kriz şu bakımdan iyi oldu. Biz bu sezon şampiyon olamasaydık, puan puana ikinci olsaydık, “Bu şartlarda bu takımın burada olması yeter” denecekti. Futbolculara baskı olmayacaktı. Şampiyon olunca hanemize artı puan yazıldı.

- 4-0’lık maçta seni oynatmadığı için Gerets çok eleştirildi...
- Antremanlarda yedek kalacağımı anlamıştım. Son iki idmanda as takım ile yedek takım maç yapmıştı. Ben yedek takımdaydım. Tabii içimde bir burukluk olmuştu. O maçtan önce üstüste iki üç maç oynamıştım. Hoca böyle düşünmüş. Oynamadım diye üzüldüm tabii ama oynasaydım da belki maç 4-0 ya da 5-0 bitebilirdi. Çünkü o gün takım olarak kötüydük. İlk 10 dakikada üç pozisyona girdik. Birini atsak maçın havası değişebilirdi. Ama o gün hem defans, hem orta saha, hem de forvetimiz kötü günündeydi.

Hocaya derdimi anlattım
- Hoca ile aranda bir sorun oldu mu? ‘Gerets ile Ergün arasında sorun var. Hoca Ergün’ü istemiyor’ diye yazıldı...
- Bir takım problemler yaşadık. Hoca ilk geldiğinde toplantı yapmıştı. Herkesi tek tek değerlendiriyordu. Bana sıra geldiğinde, “Ergün, daha önce hocalık yaptığım takımda bana karşı en iyi oynayan sendin. Bana çok zor anlar yaşatmıştın. Ben o Ergün’ü istiyorum” dedi. O aralar belimden sakattım, bana, “Git sakatlığını düzelt. İyi bir Ergün’ü, bana zor anlar yaşatan Ergün’ü istiyorum” dedi. Ameliyat oldum, bir buçuk ay oynamadım. Tam iyileştim Malatya maçında ikinci yarı girdim, parmağım kırıldı. Sonra Antep maçında iğnelerle oynadım ve enfeksiyon kaptım. Oradan milli takıma gittim. Tam sakatlığım geçti derken kasığım yırtıldı, dört hafta oynayamadım. Yine oynamaya başladımda kasığımda yine yırtık çıktı. Sakatlığı bir türlü atlatamadığım için hoca bana güvenemedi. 4 hafta kadroya aldı, oyuna sokmayı bırakın, ısınmaya bile kaldırmadı. En son bir maç kadroya almadı. Ben de Erdal hocayla ile Stumpf’un yanına gittim ve “Bu kadar kötü topçu muyum! Bir saygısızlık mı yaptım? Isınmaya bile kalkmıyorum” diye serzenişte bulundum. Hoca ertesi hafta beni kadroya aldı ve oynatmaya başladı. Herhalde böyle birşey yapmamı bekliyordu. Fenerbahçe maçına kadar oynadım. O maçta hoca taktiksel değişiklik yaptı ve beni kesti.

İki yıl daha oynayacağım
- Kaç yıl daha oynayacaksın?
- Hep söylüyorum, iki sene daha oynamak istiyorum. Futbolu bıraktıktan sonra gelecek tekliflere bakacağım. Şu anda inşaat işi ile uğraşıyorum. Belki inşaat işi yaparım. Ama futbolun içerisinde kalmam gerektiğini düşünüyorum. Ben, Bülent, Hakan Şükür gibi birçok başarılara imza atmış oyuncuların futbolun içerisinde kalması gerektiği inancındayım. Futbol kalitesinin artması bakımından, en azından tecrübelerimizi aktarmalıyız.

- Örnek futbolcusun. Kadıköy’de bile tepki çekmeyen tek Galatasaraylısın. Senin farkın ne, sinirlerini mi aldırdın!
- Ekstra birşey yapmıyorum. Seyirciye güzel futbol seyrettirmek, gol atmak, attırmak, maçı kazanmak... Sadece bunları düşünüyorum. Kimseyle dalaşmıyorum. Bana sert girildiğinde aşırı tepki göstermiyorum. Hakemle uğraşmıyorum. Bunlar belki özlenen şeyler, o yüzden seyirci beni seviyor sanırım.

- Galatasaray’da kaldın... Ayrılmayı hiç düşündün mü?
- Düşünmedim. Zaten menacerime söyledim. ‘Burada kalmak istiyorum’ dedim. İki sezon daha oynayacağım.

Yabancılar yaşlı değil mi!
- Seninle aynı yaşta olan Sergen’e ‘yaşlı’ diyorlar, sen iki sene daha oynayacaksın. Kendine iyi baktığın için mi?
- Arkadaşlarıma kızıyorum, bu kadar erken bıraktıkları için... Arif’e, Hakan Ünsal’a... Erken bıraktılar. En azından 35 yaşına kadar oynamalıydılar. Valencia’da Carboni 40 yaşında, yeni bıraktı. Milan da Costacurta, Maldini hala oynuyor. Bu sadece bizim ülkemizde var; 30 yaşına gelince yaşlı oluyorsun. Ben 30-32 yaşına geldiğimde bazı spor yazarı ağabeylerimiz, “Bıraksın, gençlerin önünü açsın” diye yazıyordu. Onlar istedi de önlerini mi açmadık. Kendimde oynama gücünü buluyorum ve o gücü hissettiğim sürece oynamak istiyorum.

- Bu sezon en üzüldüğünüz maç?
- Tromsö maçı... Gerçekten kötülerdi ama biz de çok kötü oynadık. Saha da çok kötüydü. Bu sezon en çok üzüldüğümüz maç oldu. Kalitemizin çok altında bir takımdı. Ama futbolda böyle şeyler oluyor.

2 şişe tekila lazım!
- Hislerini belli etmiyorsun...
- Ben de insanım üzülüyorum da seviniyorum da... Ama içimde eritiyorum. Kayserispor maçında Hasan’a bakıyorum, Mondi’ye bakıyorum, Tomas’a bakıyorum ‘ya ben niye böyle olamıyorum’ diyorum. Açıkçası bazen onlara imreniyorum. Onlara baktığım zaman “Bak ne güzel sevinçlerini ifade ediyorlar” diye düşünüyorum. Benim öyle olmam için bir iki şişe tekila içmem gerekiyor!



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler