Galatasaray Odeabank ekibimiz ile potada Avrupa’nın 1 numaralı kupasına uzanan coach Ekrem Memnun, “Dar rotasyonla buralarda oynamak zor. Büyük sıkıntılar çektik. En büyük korkum benzinin bitmesiydi. Ama karakterli oyuncularla çalışmanın karşılığını aldık” dedi.

Galatasarayımız'a 10 yaşında iken 1979 yılında adım atan, 1988 yılından bu yana Sarı-Kırmızılı kulüpte tüm kategorilerde antrenörlük yapan Ekrem Memnun, basketbolda Avrupa’nın kadınlardaki 1 numaralı kupasını kaldırdıktan sonra ilk röportajını verdi. Tam 34 yıldır aralıklı da olsa içinde bulunduğu Sarı-Kırmızılı camiaya aidiyetini “Ben Galatasaray’da doğdum” diye dile getiren 44 yaşındaki çalıştırıcı, “En büyük korkum benzinin bitmesiydi” diyerek dar rotasyonla çok zor bir işin üstesinden geldiklerini de saklamadı. Karakterli oyuncularla yola çıkmanın meyvesini topladıklarına işaret eden ‘şampiyon’ geminin dümenindeki Memnun ile yaptığımız röportajın detayları:

‘KASKİ MAÇI SONRASI GERÇEKTEN KORKTUM’

“Sezon içerisinde dönem dönem müthiş basketbol oynadık. Takıma çok güveniyordum ama kısıtlı bir rotasyonumuz var. Benim en büyük korkum benzinin bitmesiydi. Grup aşamasında F.Bahçe maçını basit hatalarla kaybettik. Takımda korkunç bir moral bozukluğu oldu. Ertesi sabah KASKİ maçının öncesinde takımı ayağa kaldırmaya çalıştım. Ama gerçekten korktum, beceremediğimi düşündüm. Kayseri maçı da aslında kötü geçti. Elenebilirdik. Neticede antrenörler her zaman plan yaparlar. Ancak oyuncularım bunu yürekleriyle, kalpleriyle gerçeğe çevirdiler. Burada ilk gün ‘Pozisyona girebilmek için pozisyon almak istiyoruz’ demiştim. Ama UMMC maçından sonra artık pozisyonun ta kendisi geldi. Oyuncularıma da artık tek bir sonuç olduğunu söyledim. Galibiyetimiz dışında başka hiçbir şey düşünmeden oynadık ve başardık.”

‘OYUN OYNAMADIK, DÜRÜST DAVRANDIK’

“Ben bu takıma coach olduğumdan beri biz antrenmanda sadece İngilizce konuşuyoruz. Kendimize iki tane kelime seçtik. Birincisi ‘betterness’ yani her gün daha iyi olacağız, daha iyisini yapmaya çalışacağız... İkincisi de ‘more’ dedik. Yani durmadan daha çok istedik. Bunun üzerine her şeyi kurduk. Her şey günlük gülistanlık değil. Antrenmanlar tansiyonlu ve gergin. Ama biz siyaha ‘siyah’ beyaza da ‘beyaz’ diyoruz. Oyun oynamadık hiç. Birbirimize dürüst davranıyoruz. Çok güzel bir aile atmosferi yarattık. Bu takım birbirini çok seviyor.”