"Başımız önümüzde geliyoruz idmanlara"

 

"Başımız önümüzde geliyoruz idmanlara"
İmza atacak mı, yoksa ayrılacak mı? Sürekli olarak bu soruyla gündemde kalan ve Fenerbahçe maçı öncesinde imzayı atarak Galatasaray taraftarına derin bir oh çektiren Ümit Karan yaşanan süreci değerlendirdi. Girdiği bunalımdan, yaptığı hatalara, Olimpiyat Stadı'nda, takımının içinde bulunduğu duruma... İşte Ümit Karan'ın söyledikleri...

Çok kötü bir sezon geçiriyorsunuz. Bunun sonucunda Fatih Terim de takımdan ayrıldı. Neydi böylesine yanlış giden? Neyin eksikliği ya da fazlalığı takımı bu hale getirdi?
"Her büyük takım böyle kötü bir dönemler geçiriyor aslında. Barcelona, Liverpool, Valencia... Herhalde biz de böyle bir düşüş döneminden geçiyoruz. Bunun şanssızlığa dayalı olduğunu düşünüyorum. Futbolcular istediği performansı gösteremedi evet ama şanssızdık gerçekten."

Peki, takım içindeki ilişkiler nasıl? Arkadaşlık duygusu galiba eskisi gibi değil. Takımın içinde dostluk olmadığı söylenebilir mi?
"Mutlaka sıkıntılar vardı, olabilir de, normal bunlar. Ama söz edildiği gibi takımın içinde kırgınlık yok, iyi geçiniyoruz. Geçmişte oldu belki ama başarısızlığı takımın içindeki bu ufak-tefek tartışmalara bağlamamak lazım. Başarısızlığın nedenini arıyor herkes. Bulsaydık zaten biz bulurduk ve düzeltirdik. Bence büyük bir nedeni yok. Küçük küçük bir sürü neden var."

Nedir o küçük nedenler?
"Belki Olimpiyat Stadı. Mutlaka birşeyi suçlamam gerekirse stat diyeyim bari. Çok zor bir zemini vardı. Orada oynadığımız lig maçlarında çok puan kazandık ama işin bir de görünmeyen tarafı var. Zemin yüzünden çok sakatlık yaşadık. Hafta içinde takımın yarısı idmanlara çıkamadı. Hep belimiz, bileğimiz ağrıyordu maçlardan sonra. Avrupa maçlarını Ali Sami Yen'de oynasak kesin çoğunu kazanırdık. Orada seyirci gücümüz hiç yok. Gelenler sanki deplasmanda değiller, rahat rahat oynuyorlar. Sami Yen'de ise seyirci rakip takımların üstünde inanılmaz bir baskı kurardı. Zemin ve seyirci eksikliği bizden çok şey götürdü."

Sen uzun zaman kadroda yer alamadın. Sanırım kadroya giremeyen birçok arkadaşın daha vardı. Bu bir gerginlik yaratıyor muydu takım içinde?
"Fatih Hoca oyuncularını seviyordu. Takım kötü giderken bile arkamızdaydı, bizi korudu. Kimseyle sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum."

Kaptan Bülent'in, Arif'in, Hakan Ünsal'ın, Baliç'in kadro dışı kalması sizi nasıl etkiledi?
"Tabii ki çok etkilendik ama mecburen bu karara saygı duyduk. İmza atmasaydım belki ben de kadro dışı kalacaktım. Fatih Hoca'nın kendisine göre bir düşüncesi vardı, seneye daha iyi ve genç bir takımla devam etmek gibi..."

Fatih Terim'le çalışırken oyuncular zaman zaman sevilmedikleri ya da istenmedikleri duygusuna kapılıyorlar mıydı?
"Hepimiz insanız, tabii kırıldığımız olmuştur. Futbolcular duygusaldır. Sert görünüyoruz ama duygusallığı saklamak için kendimize öyle bir görüntü veriyoruz."

Peki, taraftarınız zaman zaman sana öfkeleniyor. Bu kızgınlık önemli mi senin için, yoksa duygusal futbolcular aslında taraftarın duygularını ciddiye almaz mı?
"Ben kendimi tanıyorum. Kendimi anlatmayacağım şimdi. Çünkü beni bilen biliyor. Akşamları zaman zaman dışarı çıkıyorum tabii ki. Bunu öyle kötü yansıtıyor ki basın, taraftar bana kızıyor. Niye kızdıklarını biliyorum, çünkü benden beklentileri fazla. Onların istediğini bu sene veremedim, biliyorum. Ciddi bir sakatlık geçirdim. Zaman zaman oynatılmadım. Beni sahada görmek istedikleri için eleştiriyorlar. İnşallah seneye onların tam istediği gibi olacağım."

Geçenlerde bir alışveriş merkezinde Volkan'la birlikte güvenlik görevlileriyle tartıştınız. Ne oldu o gün?
"Antremandan çıktık, Ataköy'deki Atrium'a gittik. 3-4 senedir her gün gittiğim yer Atrium... Bagaj kontrol vardı, görevli biraz ters davrandı. Bagajı açamadı, inip yardım ettim. 'Her gün buraya geliyoruz, hâlâ didik didik arıyorsunuz' dedim. Geçtim, gittim. Ama park ettikten sonra bir baktık 10 kişi bizi bekliyor, dövmek ister gibi toplanmışlardı. Üstümüze yürüdüler. İtme kakma oldu. Ama kimse kimseye vurmadı. Bütün Atrium güvenliği toplanmıştı. Bizim suçumuz yoktu. Onların yaptığı terbiyesizlikti. O insanlar hakkında yorum yapmak istemem ama 50 ya da 100 milyon maaş alan insanlardan çok zeki davranmasını beklemek yanlış olur zaten. Kıskanmıştır bizi, her şeyi, normal bunlar."

Bu sene sahalarda olamadığın için çok sık gece gezmeleriyle gündeme geldin. Barda Müfit Erkasap'a yakalandığınız bir gece vardı. Yakalanınca o an ne düşündün?
"Aslında hiçbir şey. O dönem imza atmamıştım henüz. Hem oynamıyordum, hoca beni oynatmama kararı almıştı hem de imza problemi vardı ve bunalmıştım. Antrenmana çıkıyorsun, maç yok, oynamıyorsun. Ayrılacakmış gibi yaşıyordum. Sıkılmıştım, kendimi sokağa atıyordum, hiçbir şeyi umursamıyordum, 'Zaten sezon sonu giderim' diyordum. Biraz abarttım ve her gece bir yerlere gidiyordum. Maçım olsa tabii ki yapmam ama nasılsa oynamayacağımı bildiğim için umrumda değildi. O zaman bana gösterilen yaklaşımı da ters buluyordum, çok kırılmıştım. Sonradan işler halloldu."

Gerçekten sonra halloldu her şey. O gece hocalara yakalanman G.Saray'a tekrar imza atman için kulüp tarafından yapılan baskının bir parçası mıydı sence?
"Kendime göre bir düşüncem var ama bunu söylemek istemem. G.Saray'da kalmamın en büyük nedeni aslında G.Saray'ı çok sevmem... Ve o hafta F.Bahçe derbisi vardı, bir G.Saraylı olarak o maçı kaçırmak istemiyordum. Jet hızıyla anlaştık. Fatih Hoca da kalmamı istiyordu. Ayrılmayı aslında hiç düşünmüyordum ama profesyonel olduğum için yapılan teklifleri de gözden geçirmeliydim."

Gelen tekliflerin senin için çekici yanları para mıydı?
"Bir kısmı paraydı."

O dönem Beşiktaş'tan ciddi bir transfer teklifi almıştın, değil mi? Bildiğim kadarıyla ilgim de çekmişti ama sonra olmadı. Ne yaşandı o dönem?
"Bana talip başka kulüpler de vardı ama Beşiktaş daha öne çıktı. Beşiktaş'la görüştüm ama onlar da G.Saray'a çok saygılıydı, 'Önce kendi kulübünle görüş, sonra bizimle görüşürsün' dediler, çok centilmen davrandılar, ben de zaten G.Saray'da kalmak istiyordum. Transfer gerçekleşmedi o yüzden."

Lucescu'yla iyi bir ilişkiniz vardı. Kulüpten ayrıldıktan sonra da ilişkiniz devam etti sanırım...
"Çok keyifli bir dönem geçirdik. Benim geldiğim ilk sene Lucescu vardı. Şampiyon olduk, Şampiyonlar Ligi'nde ikinci turda oynadık. Kadromuz o sene zayıftı. 'Bu takım beşinci bile olamaz' diyorlardı, biz şampiyon olmuştuk. İyiydik yani. Fatih Terim de Lucescu da kendini kanıtlamış hocalar. Birbirlerinden inanılmaz farklılar ama futbol için ikisi de çok önemli şeyler yaptı. İkisini de severim."

Şimdi de Hagi geldi takımın başına. Sence G.Saray açısından bir şeyler değişecek mi bu kararla? Önünüzdeki 8 maçta yeni bir şeyler olabilecek mi?
"Ben çok fazla birşey değişeceğine inanmıyorum. Ama bu son sekiz maçı kazanırsak takım gerçekten çok moral bulacak."

G.Saray'ın yeniden başarılı olabilmesi için Hagi'nin bu takımda neyi değiştirmesi gerek?
"Kadro olarak kötü değiliz. Çok iyi isimler var. Ama bekleneni veremedik. Bu sene olmadı, takım halinde düşüş yaşandı. Şu anda Florya'da herkesin suratı asık, herkes küskün çünkü bu başarısızlık bizi çok etkiliyor, kimse hayatından memnun değil. Başımız önümüzde geliyoruz idmanlara. Hagi şimdi bir neşe katmak istiyor. Henüz 4-5 idman oldu. Geçmişi komple unutmak zorundayız. Yeniden başlamalıyız, bu sene tabii ki birşeyler değişmeyecek ama seneye herşey çok iyi olacak."

Kaynak: Sanem Altan'ın röportajı / Vatan



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler