Galatasaray ne yapar?

Fatih ŞAMLIOĞLU
fatihs@sporx.com

Galatasaray için Kadıköy kronik bir hastalık gibidir... Umutlanır, kaybeder, unutur... 'Bu kez olacak' şeklinde başlayan, hayat bulan tüm cümlelerin sonu sarı-lacivert bayrakların dalgalanması ile son bulur sarı-kırmızılı düşlerde...

Kadıköy'de 6-0 kaybettiği maçı bile kazanacak kadar iyi oynayan Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında yaşadığı Kadıköy sendromu nasıl açıklanır, araştırılıyor! Şu ana kadar her iyi oynadığı Fenerbahçe maçını kaybeden, en kötü oynadığı Fenerbahçe maçında ise rakibini 5-1 mağlup eden Galatasaray'da sarı-kırmızılı taraftarların futbol totemine yükledikleri bir anlam var; "Kötü oynayalım"...

Taraftar bazında tecrübelere dayalı oluşan bu olgu bakalım bu hafta Kadıköy'de oynanacak adrenalin yüklü maç içinde geçerli olacak mı... Kimbilir... Çözümü bulunamayan koas ortamının tam da ortasında olan Galatasaray için zamanlama açısından 'Kadıköy' pek de uygun değil aslında... Bu maçın Ali Sami Yen'de olması sadece fikstür avantajını değil, sarı-kırmızılı camianın moral, motivasyonunu arttıracak, geçmişin verdiği Kadıköy travmatik pozisyonları yerini büyülü Sami Yen manzaralarına bırakacaktı. Olmadı!..

ALINACAK BİR NEFES; HAGI

Kayıtlara konuk takım olarak geçen her derbi zordur, Galatasaray için Kadıköy derbisi ise biraz daha zordur! Galatasaray 'zor' kavramını nasıl avantaja çevirir ya da sarı-kırmızılı takımın artıları/eksileri neler kısaca bir göz atalım... Kadıköy'e ciddi bir psikolojik baskı altında gidecek olan Galatasaray'da yaşanan kriz ortamı Frank Rijkaard'ın görevine son verilerek George Hagi'nin takımın başına getirilmesi ile son buldu.

Fenerbahçe karşısına sadece 5 idman yaparak çıkacak olan sarı-kırmızılı takımda Hagi'nin kısa sürede takımın kanayan yaralarına ne gibi pansumanlar yapacağı büyük bir merak konusu... Yeni teknik direktör kavramı her zaman, her takımda farklı bir hava yaratır, bambaşka bir motivasyon yaratır. Ancak Galatasaray'ın ezeli rakibi Fenerbahçe karşısında 'havadan' çok daha fazlasına ihtiyacı var. Zira Hagi'nin takımın başına geçmesinin yaratacı motivasyon, sarı-kırmızılı takımın içerisinde bulunduğu kadro zaafiyetinin çok altında kalacak.

Hagi'nin Fenerbahçe karşısına nasıl bir kadro ile çıkacağı ya da oyuncularını nasıl bir oyun felsefesi ile mücadeleye zorlayacağı gerçeği bir kenara Arda Turan'ın olmaması tüm dengeleri, oyun planlarını alt üst ediyor.

Arda'nın sakat olması, nasıl ki taraftar bazında bir karamsar hava yaratıp 'Kaleye nasıl gidececeğiz, kim pas verecek, kim orta yapacak' türevinden soruları beraberinde getiriyorsa futbolcu kalıbı içerisinde de aynı negatif havayı estiriyor.

O ARMA İÇİN SAVAŞMAK DAHA ÇOK SAVAŞMAK...

Arda'nın yokluğunun yanı sıra yeni transferler Insua ve Misimovic'in henüz adaptasyon sorununu aşamaması, bir türlü beklenen o yükü sırtına almayan, alamayan Elano'nun sıradanlaşması, Baros'un sakatlıktan yeni çıkmış olması (sakat olması), savunma kurgusunda sıkıntı yaşayan Galatasaray'ın bu bölgede görev yapan ikinci oyuncusu Servet ve Neill'in farklı sebeplerden dolayı takımda forma bulamaması ve en önemlisi Galatasaray'ın 'kimliğini bulamaması' Kadıköy'de Fenerbahçe karşısına çıkacak olan sarı-kırmızı formanın en ciddi dezavantajları...

Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında kazanması ya da puanla ayrılması için sarı-kırmızı formanın ıslanması gerekir. Koşması gerekir o futbolcuların, hem de herkesten çok, inanması lazım, mücadele etmesi, yılmaması... Derbi litatüründe taktik varyasyonlar hafif kalır, fazlasıyla istemek ve biraz da şansın sürüklemesi gerekir o meşin yuvarlağı...

Galatasaray'ın buna ihtiyacı var.

FENERBAHÇE NE YAPAR, TIKLAYIN...