Arena'da başka, Antalya'da başka

Galatasaray, Antalya deplasmanına formda gitmişti. Bu, yalnızca 3 maç üst üste alınan galibiyetlerden değil, her geçen gün üzerine kattığı güzel futbolundan dolayı favori olmasına yol açıyordu.

EVREN GÖZ YAZIYOR
www.twitter.com/evrngz


Galatasaray, Antalya deplasmanına formda gitmişti. Bu, yalnızca 3 maç üst üste alınan galibiyetlerden değil, her geçen gün üzerine kattığı güzel futbolundan dolayı favori olmasına yol açıyordu.

Takımın etkili iki ismi Engin ve Kazım’ın kadroda yer almaması şüphesiz Terim’i başka planlara itti. İşte bu noktada tercihler ve o tercihlerin getirileri meydana çıkmaya başladı. Aydın Yılmaz’ı sol açıkta, Elmander’i sağ açıkta görünce bu maçta pek de fazla gol olmayacağını hissetmiştik. Bu hücum formatına, henüz takıma alışamamış Eboue’nin de orta alanda yer alması eklenince üretken olmayan bir devre izledi futbolseverler.

Mardan Stadı, şehirden uzak olması nedeniyle boş kalıyor. Buna kim nasıl önlem alır bilemiyorum ama acilen çözüme kavuşmalı. Antalya gibi futbola her açıdan uygun bir şehirde tribünlerin böyle boş kalması üzücü...

Maç o kadar düşük tempoda başladı ki, sanki devre arası hazırlık kampında bir müsabaka oynanıyordu. Dakikalar geçtikçe beklenti de arttı, ancak tempo bir türlü artmadı.

Galatasaray savunması yine kendinden emin, sezon başı görüntüsünden uzak ve dikkatli mücadele etti. Gökhan Zan, Ujfalusi, Balta ve Sabri haftalar geçtikçe oturuyor. Ancak takım savunmasındaki arıza, derbi maçlarında Galatasaray’a sıkıntı yaratabilir. Çünkü ne kanatlarda oynayan oyuncular ne de Melo’nun sağ ve solundaki isimler top kaptırıldığı an geri dönmede zorlanıyor.  Büyük maçlarda Galatasaray’ın topa kesinlikle rakibinden fazla sahip olması gerekiyor.

İkinci yarı oyunun temposu ilk yarıya nazaran artmış gibi görünse de yine üretken değillerdi. Bu takımın mutlaka santrafora ihtiyacı var. Ayrıca Terim’in bazı maçlarda B planını sahaya koyması lazım. Bu da herkesin konuştuğu; 4-4-2...Melo ve Selçuk’u yan yana oynatıp, kanatları da eldeki isimlerden rahatça oluşturup uçta da Elmander’in yanında dönüşümlü olarak Baros-Sercan-Kazım seçenekleri ideal olacaktır. Özellikle Antalyaspor tarzı takımlara karşı oyunu rakip sahaya hapsetmek, mutlaka pozisyonları da beraberinde getirir. Fakat Fatih Terim’in kafasındaki şablon olan 4-1-4-1’i ezberletmeye kararlı olduğu da aşikar.

Sonuç olarak, Türk Telekom Arena’da başka, deplasmanda başka bir Galatasaray izlemeye devam ediyoruz. Terim’in öğrencileri, artık deplasmanda da kendi oyunlarını oynamaya başlamalı.

Aydın Yılmaz gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Galatasaray, belki de hiçbir oyuncuya bu kadar forma şansı vermedi...Ve hiçbir futbolcu da Galatasaray’a böylesine sessiz kalmadı. Aydın, futbolumuzun acı gerçeği olan 18-25 yaş arası kendini geliştirememe hastalığının da ötesinde; sanırım 32 yaşında kendisini hala dolu dolu bir 90 dakikayı iyi oynarken göremeyeceğiz.

Muslera, kalitesini yine ispatladı. Tüm maç doğru düzgün top gelmemesine karşın son dakikalarda çıkardığı şut onun konsantrasyonunu ve ne kadar oyunun içinde bulunduğunu kanıtlar nitelikteydi.

Oyun kalitesinin ve temposunun inanılmaz düşük olduğu ligimizde Galatasaray, sıkıcı Antalya deplasmanını unutup yoğun takvimi en az hasarla atlatmayı düşünmeli. Bu takımın önü açık, etrafında başarılı olmaya çok müsait bir futbol atmosferi var. Yeter ki bu atmosferi iyi değerlendirip sıkı çalışsınlar...
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları