İlk resmi lig maçını hatırlıyor musun? Neler yaşamıştın, o günkü duygularını anlatır mısın?
19 yaşındaydım. O yıl, Derwall ve Mustafa Denizli hocamızdı. Önce Türkiye Kupası’nda oynadım, sonra lig maçlarında. İlk senemde şampiyon olmuştuk. Ama benim hatırladığım ilk maçım, bir Avrupa Kupası karşılaşması. Deplasmandaki Rapid Wien maçı için Tugay ve ben kadroya alınmıştık. Pasaportumun süresi bitmişti. O zamanlar bu işler bayağı zordu. Kütüğümüz Malatya’da olduğu için oradan uzatılması gerekiyordu. Babam Malatya’ya gitti ve pasaportumu onaylattı. Hiç unutmam, son anda kafileye yetiştim. Oynadık 2-1 yenildik. Rövanşta İstanbul’da 2-0 yenerek tur atladık. Çok iyi oynamıştım.
İlk imzanı hatırlıyor musun?
İlk yıl belli bir süre amatör olarak oynamıştım. Devre arasında profesyonel oldum, 2.5 senelik mukavele imzaladım. 2. ligden alınan bir futbolcunun yarısına oynattılar. İlk kazandığım parayla bir ev almıştım. Daha doğrusu evin yarısını ödedim, kalanını da taksitlerle ödeyerek sahip oldum. İlk arabam da Renault 11’di.
400. maçına çıkıyorsun ve yine yeni bir rekor kıracaksın. Ya şimdiki duyguların?
Demek ki, mesleğimi doğru düzgün ve başarılı bir şekilde yapıyorum. Tabii ki çok mutlu ve gururluyum. Yeni bir rekor daha kırmak beni sevindiriyor. İnşallah benden sonrakiler de benim rekorumu kırar.
Kırılacak başka bir rekor var mı? Belki de en uzun süre oynayan futbolcu rekorunu kırabilirsin.
Bilmiyorum, belki de...
Futbol adına yapmak istediğin en büyük hedef?
Yurt dışında oynamayı çok istiyordum. Bir çok teklif de aldım ama gitmedim. Kendi kendime teklifin gerçekten beni düşündürmesi lazım dedim. Galatasaray’a bu kadar yıllarımı vermişim, öyle üç beş kuruş fazlasına başka bir kulübe gidemem, gitmedim.
Futbolu ne zaman ve nasıl noktalamak istiyorsun ?
Futbolu çok sevdiğim ve iç içe yaşadığım için bu sorunun cevabını hiç düşünmüyorum. Futbolu yaşayabildiğim kadar yaşamak istiyorum. Önümüzde milli takımla katılacağımız bir Avrupa Şampiyonası var. Eğer başarılı olursak, Dünya Kupası için devam edip etmeyeceğime karar vereceğim. Ama seneye ne olur, bilmiyorum.
Galatasaray’ın bu sezonki durumu ile ilgili düşüncelerin?
Doğru yolda ilerliyoruz. Eleştiriler tabii ki olacak. Ama bir takım hep çok iyi oynayacak diye bir kural yok. Kötü oynadığımızı kabul etmiyorum, ona istediğimiz gibi oynayamıyoruz diyelim. Ama o zaman bile kazanabiliyorsak, demek ki doğru yoldayız. Bizim geçen sene yapamadığımz şey, istikrarı yakalamaktı. Bu sene bunu yakalarsak çok daha iyi oluruz. Geçen sene o halimizle bile ikinci olduk. Bizde büyük bir düşüş yok. Takımların kalitesi arttı.
Peki ya Şampiyonlar Ligi. Oradaki hedefler?
Hedef dediniz. İşte hedef bu. Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırmak. O ligde çok büyük ve büyük bütçeli takımlar var. 30-40 milyon dolara futbolcu alabiliyorlar. Bizi toplasanız, ancak o kadar ediyoruz. Onlarla aynı seviyeye ve kaliteye çıkabilmemiz için savaşan bir takım olmamız gerekiyor. Bu konudaki en önemli sinyal, son oynadığımız CSKA maçı oldu. O maçta büyük bir ciddiyetle sonuna kadar mücadele ettik, gol dahi yemedik.
Bu yıl ligde sizi en çok hangi takım zorlar?
Şampiyonluk için her sene üç dört takım mücadele ediyoruz. Bir futbolcu olarak bundan çok rahatsızım. Gaziantep, Bursaspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü, Malatyaspor da bu hedefi zorlamalı. Belki şampiyon olamayabilirler ama kalitelerini ortaya koymaları lazım. Lig, büyük takımları sırf bir kere yenmekten ibaret değil.
Yine geçmişe dönersek, mesela küçükken beğendiğin bir futbolcu var mıydı, onun gibi olmak istediğin?
Biz çocukken, Florya’da antrenmanları izlerdik. Yasin abi, Nihat gibi kaleciler vardı. Onların giydikleri yeşil kaleci kazağı vardı. Mahalle arasındaki maçlarda o yeşil kazaktan giyer, kaleci olurdum. Antrenmanlardan sonra kaleye geçerdim, Müfit hoca ve Çilli Mehmet bana şut atardı. Sonra Salih hoca bana “senden kaleci olmaz, orta sahada oynayacaksın” dedi. Daha sonra Ahmet Keskinkılıç hocam liberoya aldı. Hayatım öylece değişti.
Şimdilerde en beğendiğin futbolcu?
Mevkim bakımından, Barcelona’da forma giyen Puyol. Gerçekten çok iyi, dört dörtlük bir oyuncu.
Peki UEFA Kupası Galatasaray’da neleri değiştirdi?
Gidenler oldu, takım da değişti. Hocamız gitti, Hakan, Arif, sonra Emre ve Okan. Taffarel, Hagi ve Popescu... O değişiklikler olmasa ve hocamız kalsaydı, iki üç yeni takviyeyle o yıl Şampiyonlar Ligi Kupası’nı alırdık.
Galatasaray formasını kaptan olarak taşımak, nasıl bir duygu?
Tabii ki gurur verici. Büyük bir takımın kaptanlığını yapmak çok ayrıcalıklı bir olay. Hakan, Arif, Ergün gibi bana yardımcı olan kaptanlar var. Bu Galatasaray’ın temelinde var.
Her yıl önce bir süre yedek kalıp sonra adeta yeniden doğuyorsun. Nasıl bu kadar formda ve aynı zamanda istikrarlı olabiliyorsun. Bunun sırrı nedir?
Bu yıl da sadece 14 gün tatil yaptım. Yorgun dönmem ve yedek kalmam bu yüzden çok normal. Ama ben tatilde bile çalışan biriyim. Cevat hoca var. Bana bir program hazırladı. O programı tatilde de uyguladım.
Senin için maçlarda sürekli hakemle konuşup el kol hareketi yapıyor deniyor. Bunun nedeni nedir?
Ben diyalogtan yanayım. Hakemle konuşuyorum ama kesinlikle hakaret etmiyorum.
İlk kırmızı kartını hatırlıyor musun?
Hatırlıyorum. Antalyaspor maçıydı, Mustafa Çulcu göstermişti. Ama haksızdı. Ben çok kırmızı kart gören bir oyuncu değilim. O kadar Avrupa Kupası maçı oynadım, hiç kırmızı kartım yok.
İlerde sen de futbolu bıraktıktan sonra Hagi gibi bir teknik adam olmayı düşünüyor musun?
Öncelikle belirtmek istiyorum, Bursaspor çok şanslı. Hagi bence çok iyi bir teknik adam olacak. Tam bir futbol aşığı. Eğer Bursaspor Yönetimi ve camiası O’nun istediği şekilde hareket eder ve O’na her konuda yardım ederse çok başarılı olur. Ben de futbolun içinde kalmak istiyorum. Bu teknik adamlık yada idari menacerlik olabilir.
Son olarak vermek istediğin bir mesaj var mı?
Eğer Türk futbolunun her zaman üst seviyede kalması isteniyorsa, futbolla ilişkisi olan tüm sektörlerin, kişilerin, takımların, taraftarların ve basının profesyonelleşmesi lazım. Daha birçok kulübün bir fizyoterapisti bile yok. Sağlık ekibi olmayan takımlar var. Küçük yaşta yetenekli futbolcular kaybolup gidiyor. Onları psikolojik anlamda da futbolculuğa hazırlamak, eğitmek gerekiyor. Acil olarak İngiltere’deki futbol sistemini uygulamaya sokmamız gerekli. Böylece Türk futbolu daha iyi yerlere gelir.
Teşekkürler kaptan, nice rekorlara...