Skibbe'nin ardından...

Yapılması gereken “bugün”ün kısır döngüsünden çıkıp “analiz” yapılarak doğruyu bulmaktır.

21 Şubat 2008’de bize 5 atarak takımımız teknik direktörü olma yolunda önemli bir adım atan Skibbe bundan tam 1 yıl 1 gün sonra takımımızın başında 5 yiyerek adeta kendi idam fermanını imzaladı..

İşe başladığı gün Derwall-Feldkamp gibi uzun yıllar hizmet etmesini dilediğim ama günler geçtikçe Hollmann-Saftig gibi “1 yıl” süreyle geçici görevde  olduğu ortaya çıkan Skibbe’ye verdiği emeklerden dolayı teşekkür ediyorum.. Kimbilir belki de (bu gidişle büyük olasılıkla) kendisini 2022-23 sezonunda Hakan Kadir Balta’nın antrenör olduğu takımda teknik danışman olarak görebiliriz...

2004’ün ilk çeyreğinden bugüne Terim-Hagi-Gerets-Feldkamp-Güler-Skibbe tarafından yönetilen futbol takımımız artık son 5 yıldaki 7. antrenörünü aramakta..Geçen süre zarfında Gerets’in ilk senesi olan 2005-06 dışında  hemen hemen tüm antrenörlerin ne zaman gönderileceği, yerlerine ne zaman birbirlerinin veya Lucescu’nun geleceği defalarca yazıldı durdu.. Bugün gelinen nokta son 5 yılda yaşananlardan ne yazık ki farklı değil..

Adnan Polat yönetimi göreve geldiği günden beri teknik direktörü devamlı 2. bir ayak/destek ile görevde görmek istedi. Bu seneki Ümit Davala örneğinde olduğu gibi hep çok bacaklı bir organizasyon yapısı oluşturuldu teknik direktörün etrafında.. Davala’ya üstlenen rol önceki yıllarda Erdal Keser’e de verilmişti.. Galatasaray camiası büyük bir camia olduğundan dolayı içimizdeki Davala’lar, Keser’ler, Şükür’ler, Korkmaz’lar, Kaya’lar tükenmez.. Aynı zamanda Hagi’ler, Gerets’ler, Lucescu’lar, Terim’ler de...

Bugün yapılması gereken  bu sonsuz kaynağa haddinden fazla sırt dayanmaya artık bir son vererek, yeni teknik direktörü çok ayaklı bir organizasyonun bir parçası olarak değil ismiyle ve camiada kapladığı/kaplayacağı yer ile “tek” bir isim olarak seçmekten geçmektedir.

Galatasaray geleneği yılın her ilk çeyreğinde antrenörü yollamak üzerine kurulmamıştır, kurulamaz da.. Göreve gelecek/getirilecek kişinin de bunun bilincinde olması, yönetim bu tarz bir çok başlılıkla kendisini göreve getirmek istemesi durumunda bunu kabul edecek bir yapıda olmaması gerekmektedir..

Arma, O’nu kalbi ve aklı ile isteyen futbocunundur..

Arma, yabancı da olsa kendisini üzerinde daha ilk kez taşıdığında yıllardır sahibiymiş gibi hareket edenindir..

Arma, Ali Sami Yen’in, Horace Armitage’ların, Suat Mamat’ların, Gündüz Kılıç’ların elinden bugünlere gelmiştir.

Arma, her türlü ortamda takımını gurur ve onurla destekleyen taraftara yaraşır... Skorlara göre görüşünü değiştiren taraftara değil..

Futbolculara “Beyler siz Galata Sarayı’nın biricik futbolcularısınız” diyen yöneticilere, “Beyler siz Galata Sarayı’nın nacizane yöneticilerisiniz” diyen Galatasaraylılara yakışan bir itinayla seslenen bir camiadır Galatasaray..

Kendi içinde sonsuz bir dinamikle devinen bir camiadır Galatasaray camiası..Yıllardır rakiplerine “yapılması gerekenler” konusunda örnek olmuştur, “yapılmaması gerekenler” konusunda değil...

Yapılması gereken “bugün”ün kısır döngüsünden çıkıp, aklı-selim ve bize yakışan bir şekilde “analiz” yapılarak doğruyu bulmaktır.. Bu şansa sahip olan yöneticilere bu kararı uygulamadan önce hazırlamış oldukları “GALATASARAY TARİHİ” kitabını dikkatle okumalı, nasıl köklü bir kulübün başında olduklarını iyice idrak etmeli ve feyz almalıdırlar.. Galatasaray camiası kendisine yakışan diğer her hareketi olduğu gibi yeni teknik direktör seçiminde doğru davranacak yönetimi şimdiden ayakta alkışlamaya hazırdır..

Saygı ve sevgilerimle,


Ant İpek
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları