Satranç tahtasının diğer tarafında oturan Başkan Özhan Canaydın ise temkinli. Bugüne kadar 40 milyon doların altına imza atan, kendisini destekleyen Galatasaray'ın önde gelen isimlerinden de 15 milyon dolar bulan Canaydın, borcun daha da artmasına sıcak bakmıyor. 100. yılda şampiyon bir Galatasaray yaratmak ile kulübü borç batağından düze çıkarmak seçimi arasında kalan Canaydın şimdilik sessiz, köşesinde gelişmeleri izliyor.
Seçim öncesinde 'Ben bu işe adımı koyuyorum. Gerekirse pantolonumu satarım' diyerek işe soyunan Ergun Gürsoy, geçmişte yaşadıklarını unutmuyor. Faruk Süren döneminde milyonlarca doları cebinden harcayan ve geri almayan, karşılığında yönetimden dışlanan Gürsoy, mükemmel bir takım yaratma sözünün tutulmasını, paranın bulunmasını istiyor.
Gürsoy'un AIG parasını kullanma isteği ise mümkün değil. AIG'yle hesabı kapatmak için ortaya atılan 23 milyon dolar bankadan değil, Ünal Aysal'dan alındı, karşılık olarak da AIG'den alınan hisse senetleri verildi. Vakıfbank'tan alınması planlanan 23 milyon dolarlık krediden de ortada teminat olarak verilecek hisse senedi kalmadığı için vazgeçildi.
Peki şimdi ne olacak? Galatasaray'a kısa vadede 15, iki ay içinde de 40 milyon dolar nakit para gerekiyor. Bugüne kadar 40 milyon doların altına imza atan Canaydın, bir o kadar paranın daha kefaletine girer mi? Özhan Canaydın saygın kimliği ve camianın önde gelen isimlerinin desteği ile bunu yapacak güce sahip. Ama borcu borçla ödeyen Galatasaray bu yükü kaldırabilir mi? Ya da camianın duayenleri bu yükün ne kadarını paylaşırlar...
Tüm bu soruların cevabı Başkan Özhan Canaydın'da. Yakın çevresine 'Uçuruma sürükleniyoruz' diyen Başkan, taşın altına herkesin elini sokmasını istiyor. Bu noktada haklı. Ancak 100. yılda herkesin kahraman olma sevdası, başarıyı paylaşmak istememesi de Galatasaray'da birlikteliğin sağlanamamasında en büyük etken. Amatör branşlardan, futbola her yerde aynı sorun yaşanıyor.
Özhan Canaydın, kulüpte güçlü isimleri görmek istememekle suçlanıyor. Ergun Gürsoy, 'Futbola kimseyi karıştırmam. Her şeyi ben bilir, ben yaparım' demek ve doğal olarak yalnız kalmakla eleştiriliyor. Gürsoy'un 'Gerekirse bırakır giderim' sözleri Galatasaray'da başlayan soğuk savaşın adımlarından biri. Başkan'ı para bulmaya zorlama amacıyla sarf edilmiş sözler. Canaydın ise, patronluğa soyunanların da ellerini ceplerine atmalarından yana. Kısaca, taraflar ellerine silahı almış Rus ruleti oynuyorlar. Neyse ki silahta hiç mermi yok!
Ne Ergun Gürsoy şu aşamada bırakır gidebilir, ne de Özhan Canaydın 100. yılında Galatasaray'ı küçültmeyi göze alır. Onlar istese bile camianın duayenleri buna izin vermez. Kurtuluş şu an için şirketleşmede gözüküyor. Ancak Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olmamak, 'Galatasaray'ı sattılar' dedirtmemek için AIG'den ağzı yanan Başkan yoğurdu üfleyerek yemek istiyor.
Kaynak: Akşam