Rumen teknik direktör, futbolcularını Fenerbahçe derbisi için özel olarak hazırladı. Bunca yıllık futbol geçmişinde edindiği bütün bilgi ve deneyimi oyuncularına aktardı. Antrenmanlardan önce yaptığı bütün toplantılarda futbolcularına, ‘Herkes kendini bu maça hazırlasın. Sakın ola ki, kimse (ben nasıl olsa oynamayacağım) diye bir düşünceye kapılmasın. Kim iyi çalışırsa, o oynayacak’ dedi. İlk 2 gün futbolcularına fizik kondisyon ağırlıklı idmanlar yaptıran Hagi, haftanın son 3 gününde Florya Metin Oktay Tesisleri’nin kapılarını kapatıp, Fenerbahçe maçının taktiğini ezberletti. Oyuncularına, ezeli rakiplerinin bütün zaaflarını ayrıntılarıyla anlattı. Adeta beyinlerini yıkadı.
Sonunda maç günü geldi çattı. Galatasaraylı futbolcular, karşılaşmadan 1.5 saat önce Ali Sami Yen Stadı’na geldi. Hagi, oyuncularını 45 dakika önce sahaya göndererek ısınmalarını istedi. Maça 20 dakika kala bütün futbolcular ısınmalarını bitirip soyunma odasına döndü. Artık geri sayım başlamıştı. Herkes sessizce oturuyordu. Bu sessizliği bozan Hagi oldu. Rumen teknik direktör, odada bulunan masör, malzemeci ve idarecilere dönerek, ‘Lütfen, beni 10 dakika futbolcularımla yalnız bırakın. Onlarla özel olarak konuşmak istiyorum’ dedi. Hagi’nin dediği yapıldı ve genç çalıştırıcı, futbolcularıyla baş başa kaldı.
Gheorghe Hagi, maç konuşmasına, ‘Ben bu forma altında böyle maçları çok yaşadım. Bu yüzden heyecanınızı biliyorum. Ben size güveniyorum ve sizin de bana güvenmenizi istiyorum’ diyerek başladı. Ardından, kendilerine 90 dakika sonunda zaferi getirecek şu ateşli konuşmayı yaptı:
‘Heyecan yok, hırs var. Oyundan kopmak yok, kazanmak var. Herkes dilediği gibi oynayacak. Kimseye markaj yapmayacağız. Buna Alex de dahil. Herkes önüne kim gelirse onu tutacak. Özel bir markaj yok, onlar sizi marke etsin. Tomas, sen Nobre’yi iyi tanıyorsun. Song sana ait. Onu sen yönlendireceksin. Birbirinizin boşluklarını kapatacaksınız. Hakan Şükür sizin liderinizdir. Oyun içinde onu dinleyin. Hadi göreyim sizi. ÇIKIN, ALIN, GELİN.’