"Bazı takım arkadaşlarımız ön plana çıkmak için takım ruhunu hiçe sayıp kendi aralarında gruplaştılar. Özellikle Hakan Şükür, döndüğünde bizlerin ona gösterdiğimiz saygıya rağmen bize karşı anlamsız bir tutum sergiledi. Biz dediğim takım içindeki en az 15 futbolcu. Takımın eskisi olmasına rağmen Galatasaray'a geldiği günden beri gruplaşmalar yarattı. Özellikle Hasan Şaş ve Sabri'nin dışında kimseyle samimi olup sohbet etmedi. Daha sonra ara tranfser kadroya katılan Necati de bu gruba katıldı ve grubun boyutları daha da genişledi.
Onların dışında 2-3 arkadaşımız da grubun içine girmek için gayret gösterdiler. Çünkü hepsi Hakan Şükür'den korkuyorlardı. Başkanımız Özhan Canaydın'ın adamı olduğu yolunda söylentiler vardı. Herhalde o arkadaşlarımız bu nedenle ona yanaştılar. Hakan tesislerde yemek yerken bile Hasan ve Sabri'den ayrılmadı, aynı şekilde yolculuklarda da... İşin aslına bakarsanız Hasan Şaş özünde iyi bir insan ancak Hakan'ın dolduruşlarına geldi. Biz en çok Sabri'ye üzüldük. Genç diye hepimiz yardımcı olmaya çalıştık, o ise bizden uzaklaştı.
İşin en vahim yanı ise maçlarda bile bu gruplaşmanın etkisinin görülmesiydi. Örneğin Sabri, saha içinde mümkün olduğu kadar Hakan Şükür ve Hasan Şaş ile paslaşmalara gitti. Çok açık söylüyorum Sabri, böyle cin olmaya çalışırsa futbolcu olarak bir adım ilerleyemez, nitekim de öyle oluyor. Bu üçlünün saha içinde pas atmak için devamlı birbirlerini aradıklarına bütün takım şahit. Samsunspor deplasmanında oynadığımız karşılaşmanın tamamını lütfen herkes izlesin bu açık, açık ortaya çıkar. Bu olaylar oynadığımız her maçta oldu.
Başka bir örnek daha vereyim. Başka arkadaşların Hakan Şükür'e yaptığı ortalar auta gittiği zaman o, el kol hareketleri ile devamlı tepki verirdi. Ancak Hasan'ın, isabetsiz bir ortasının ardından Hakan yine de onu alkışlardı. Biz bunlara isyan ettik. Olimpiyat Stadında'ki Gaziantepspor maçı öncesi Fatih Terim 'Arkadaşlar, Antalya kampında mükemmeldiniz, ama İstanbul'a geldiniz sizi tanıyamadım. Bana bunun nedenini biri açıklasın' diye bir konuşma yaptı. Bu toplantıda ben dahil hiçbir futbolcu konuşamadı.
Bu toplantıdan sonra bir arkadaşımız Fatih hocaya gidip birebir konuştu. Arkadaşımız, 'Hocam doğru söylüyorsunuz. Antalya'da havamızı bulmuştuk. Şakır, şakır top oynuyorduk ancak orada Hakan Şükür yoktu. Bizim havamızı bozan Hakan Şükür' diye açık açık her şeyi söylemiş. Fatih Terim de 'Benim olduğum yerde böyle bir şey olması söz konusu olamaz. Hakan'ın bu düşüncede olduğunu sanmıyorum ancak böyleyse de kim olursa olsun, gerekeni yaparım' cevabını vermiş. Fatih hoca daha sonra bir toplantıda bu konuda uyarıda bulundu ama kısa süre sonra da görevden ayrıldı.
Terim, mükemmel bir insandı. Yüreği tertemizdi. Şimdi Hagi geldi. Disiplinli, dürüst, futbolu çok iyi biliyor ancak içimizdeki bu olanları bilmiyor. Hocamızın ilk hedefi, takımda arkadaşlık bağlarını kuvvetlendirmek. Ancak açık söylüyorum Hakan Şükür bu takımda kaldığı sürece bu hiç bir zaman gerçekleşmez. Bizim derdimiz eski-yeni futbolcu kavramıyla ilgili değil. Örneğin kaptan Bülent, sahada hata yaptığımızda bağırıp çağırır ama ona kırılmayız. Çünkü herkese aynı davranıyor ve bunu takımın kazanması için yapıyor.
İşin en vahim tarafı, Hakan Şükür'ün gelecek sezon da kalması durumunda bir çok arkadaşım ciddi ciddi takımdan ayrılmayı düşünüyor. Bizler bu sezonki hayal kırıklıklarını 100.yılda unutturmak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Ama yönetici büyüklerimiz de bu konulara hassasiyet gösterip önlem almalı. Aksi takdirde seneye de hüsran yaşarız. Bu takımda arkadaşlık ortama sağlanamazsa G.Saray 'iflah' olmaz."
Kaynak: Sabah