Ziraat Türkiye Kupası G Grubu ilk maçında Galatasarayımız ile Eskişehirspor karşı karşıya gelirken sahadan 4-2'lik galibiyetle ayrıldı. O yorum...
Ziraat Türkiye Kupası G Grubu ilk maçında Galatasarayımız ile Eskişehirspor karşı karşıya gelirken sahadan 4-2'lik galibiyetle ayrıldı.
Zaman Gazetesi yazarlarından Ahmet Çakır, köşesinde "Kaptanın dönüşü, Bruma’nın patlaması" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Çakır, "Sahada takım kaptanı ve penaltıcı varken Pandev’in ilk penaltıda niçin topun başına gittiğini anlayamadım" dedi.
İşte kullanılan ifadeler...
Hamza Hamzaoğlu’nun ilk maçında futbol olarak değilse bile heyecan ve seyir zevki açısından iyi bir hoşgeldin oldu. Hele Sarı Kırmızılı takımın bir maçta 4 gol atması, bu sezon için olağanüstü bir durumdu. Prandelli döneminde bu sayıda gol yemeye alışmış takımın 10 kişiyle bu işi başarması da bir başka umut verici durumdu.
Galatasaray’da Sinan Bolat’a kalede yer verileceği biliniyordu, onun dışında Pandev’in 11’de yer bulması bir yana rotasyon denilebilecek bir durum yoktu. Belli ki Hamza Hamzaoğlu ilk maçında bir sıkıntı yaşamak istemiyordu. Bir önceki gece Fenerbahçe’nin yaşadığı durum göz önüne alınmış gibiydi. Buna karşılık daha ilk dakikalarda topu ağlarında gördü.
Fenerbahçe yorgunu ve biraz da moralsizi Eskişehirspor yadırganacak kadar sıkı bir rotasyonla çıkmıştı sahaya. Özellikle tepeden tırnağa gençlere emanet edilmiş bir savunmanın sorun yaşayacağı ortadaydı. Nitekim bir yığın gereksiz faul ve kolaylıkla tahmin edilebilecek türden hatalar, kısa sürede yenik duruma düşmelerine yol açtı.
Sahada takım kaptanı ve penaltıcı varken Pandev’in ilk penaltıda niçin topun başına gittiğini anlayamadım. Bunun için bir neden -daha doğrusu hakediş- olması gerekir. Galiba onun da Sarı Kırmızılı forma altında bir istatistiği olsun diye düşünülmüştü. Koca ilk yarı boyunca bunun dışında iki kez topa ayağı değdi Makedon oyuncunun. İlkinde verdiği pasla Umut gol atabilirdi, ikinci de penaltı oldu. Yani ‘eh işte’ denilebilecek bi rşeyler yaptı ama Hamza hocanın, kendisinin enkazına dönüşmüş bir Pandev’e ve bu yüzden 10 kişi oynamak zorunda kalmaya tahammülünün olmadığı devrede görüldü.
İkinci sarıdan gideceğini tv başında izleyenlerin bile rahatlıkla görebildiği Melo ile devam etmek galiba Hamzaoğlu’nun ilk acemiliği oldu. Hemen gelen beraberlik golünde Telles’in imkan varken Erkut’u engelleme yetersizliği Hamza hocanın kendi işini zorlaştırıcı durumlar oldu. Melo atıldığında Olcan değişikliğini hemen yapmak gerekirdi. Gerçi Yasin değişikliğinin ne kadar yararlı olacağı da tartışmalıydı ama o boşlukta çok sorun yaşandı. Eskişehirspor çok eksik kadrosuyla bile rahat bir futbol oynadı, iyi top kullandı, gol aradı.
Ancak sonlara doğru büyük bir rakiple oynadıklarını unutur gibi olmaları, rahatlıkla puan çıkarabilecekleri maçta ellerinin boş kalmasına yol açtı. Bruma’nın Sarı Kırmızılı forma altında bu sezonki ilk verimi öncesinde Sabri’nin çalımlarla rakip savunmayı dağıtışını ve iyi ortasını değerlendirecek kimsenin olmayışı ilginçti. Aynı oyuncunun ikinci golü ise bonservisine ödenen olağanüstü paranın boşuna olmadığının nihayet bir kanıtının ortaya çıkışıydı.
Bunu benim söylemem çok önemli değil, zaten kısa sürede kaptığı FIFA kokartıyla bunu çoktan kanıtladı ama yine de yazmış olayım, Ali Palabıyık çok iyi bir hakem.