Mert Hakan Yandaş: "Sivasspor serüvenimin bittiğini sanmıştım!"

Sivasspor'un yıldız ismi Mert Hakan Yandaş kariyeriyle ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu

Sivasspor'un bu sezonki çıkışında golleri ve asistleriyle önemli rol oynayıp bütün dikkatleri üzerinde toplayan 26 yaşındaki oyuncu, "geç keşif"lerden biri. Yıllarını alt liglerde geçirdikten sonra bu sezon patlama yapan orta saha virtüözü, rahmetli babasına verdiği sözü tutarak futbolcu olduğunu, sezon başında Sivasspor serüveninin sona erdiğini sanırken Rıza Çalımbay'la hayata döndüğünü söylüyor ve hikâyesinin tüm detaylarını çarpıcı cümlelerle TamSaha'ya anlatıyor.

Bu sezon ligin en çok göze batan oyuncularından birisi olmayı başaran Mert Hakan Yandaş'ı yakından tanımak istiyoruz. 19 Ağustos 1994 Bursa Osmangazi doğumlusun. Futbola başlamadan önce çocukluğun nasıl geçti?

Bursa'nın Osmangazi İlçesi'nde Küçükbalıklı Mahallesi'nde büyüdüm. Çok şirin ve ufak bir mahalledir. Komşuluk çok iyi seviyededir. Çocukluğum güzel geçti diyebilirim. Kendimi bildim bileli futbol sevdalısıydım. Zaten babam da eski futbolcu. Amatör oynamasına rağmen sürekli onun maçlarını izlemeye giderdim ve ben de her fırsatta top oynardım. Güzel bir arkadaş ortamım vardı mahallemde. Oyun oynama anlamında bakarsak mahallemde çocukluğum gerçekten çok güzel geçti. Bir o kadar da hüzünlü geçen günlerim de vardı aslında. Çünkü 9 yaşında babamı kaybettim ve aslında ona verdiğim sözle buralara geldim diyebilirim.

Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban, varsa kardeşlerin neler yapıyor? Bize aileni biraz anlatır mısın?

Biz çekirdek bir aileyiz. Annem Gönül Yandaş, babam Ali Yandaş ve benden 2 yaş büyük ağabeyim Okan Yandaş var. Kendine has ve kendi yağında kavrulan güzel bir aileyiz.


Gerçekten çok iyi takımdık. Liderdik ve Bursa'da hiç yenilmiyorduk. Tabiî o gün ağabeylerimiz bizi yendi. Sonuçta profesyonel takım. İki gün sonra ise ben A takımın seçmelerine çağrıldım. O sene altyapıdaki hocam, A takımda yardımcı hocaydı. Birinci hoca da Metin Begüm'dü. Halı sahadaki ağabeylerimden Taha Evke de takımın kaptanıydı. Üstün ağabey, Cihan Özkaymak ağabey beni orada görünce, "Sen ne arıyorsun burada kardeşim" dediler. Hatırladılar beni.  Ben de, "Sizin altyapıda oynuyorum. Seçmelere çağırdılar, geldim" dedim. Taha ağabey halı sahadaki maçta beni çok beğenmişti ve "Hadi ya" dedi. Ondan sonra seçmelerde 15 dakika oynadım ve bir de gol attım. Ama çok sıcak bakmıyorlardı bana. Hocama sormuşlar, o da sanırım, "Fizik olarak yetersiz" demiş benim için. Ne kadar doğru tabiî bilmiyorum. Ama Taha ağabey, Üstün ağabey ve Cihan ağabey o kadar bastırdılar ki, hocaya gidip, "En azından bizimle idmanlara çıksın. İmza atmasın. En azından bulunsun, mutlaka deneyin" dediler. Hocadan başkana, başkandan sportif direktöre dolaşıp sürekli benden bahsettiler. En sonunda Metin Hoca beni idmanlara çağırdı. Bu aslında çok büyük bir şans benim için. Halı sahada oynadığım adamlar sayesinde A takım idmanına çıkma fırsatı buldum. Orada uzun bir süre A takım idmanlarına çıktım. Biraz kendimi gösterdim ve beni Topuk Yaylası kampına götürme kararı aldılar.

Bundan sonraki sürecim de çok şanslı bir şekilde ilerledi. İmza atmayacaktım ama A takımda bulunacaktım. Maçlara altyapıda çıkacaktım. İlk hazırlık maçı Şanlıurfa ile oynandı. Beni yardımcı hakem yaptılar. Kariyerim böyle başladı diyebilirim. İkinci maçta ise yedek kulübesindeydim. Bütün yönetim o maça gelmişti. Sakaryaspor ile oynuyorduk. Son 20 dakikada oyuna girmiştim. 2-0 gerideydik ve iki asist yapmıştım. Maç biter bitmez yönetim benimle oturdu ve bana maaş bağlayacaklarını ama yine aynı şekilde devam edeceğimi söylediler. Profesyonel oyuncu olmayacaktım; A takımla idmanlara çıkacak ve altyapıda oynayacaktım. Buna da çok sevinmiştim. Gerçekten o güne kadar şanslı şekilde ilerliyordum.


Orada da Rıza ağabey vardı kulüp sorumlusu. Önümü açmak istiyordu ve beni sattı. Bonservisimle birlikte transferimde bana yardımcı oldu. Altınordu'ya gittim ama o dönem şanssız başladı. Menüsküs ameliyatları sonrası dönüş genelde üç hafta sürer. Altınordu bunu kabul etmişti. Üç hafta sonra kamplar başlayacaktı. Ama ameliyata girdikten sonra operasyonu yapan doktorumuz Emin Bal dizimi açtıktan sonra yırtığın çok büyük olduğunu ve bunu dikmesi gerektiğini söyledi. Genç olduğumu, yırtığı dikmezse ilerleyen yıllarda futbol hayatımı etkileyeceğini söyledi. Orada kulüp menajerimiz Murat Dizdar'ı aramıştı. Ben dikilmesini istememiştim çünkü bir an önce dönmek istiyordum. Yeni transfer olmuştum ve yanlış anlaşılır diye düşünüyordum. Murat ağabey "Kesinlikle futbolcunun hayatı söz konusu; devamlılığı söz konusu" dedi ve beş aylık süreci seçti. Beş ay futboldan ayrı kaldım. İkinci yarı döndüğümde çok az oynadım. İnanılmaz bir takımımız vardı ve şampiyon olup 1. Lig'e çıkmıştık.

Her maç kadroda olsam da 4-5 maç anca oynayabildim. Sezon başı kampında ortamı sezdim. Artık oynamam gerekiyordu. Çünkü futbolcu ancak oynarsa gelişir. Hocamız da kiralık olarak başka bir kulübe gitmemi söyledi. Serdar Hocamız vardı, Tire ile anlaşmıştı yardımcı antrenör olarak. Beni bildiğinden, ayrıldığımı duyunca hemen istedi. Ben de kabul ettim. Tire'nin nerede olduğunu bile bilmiyordum. İzmir'de olduğunu öğrendim. İzmir'e alışkındım, orada kalmak istedim. Güzel, küçük, 80 bin kişilik bir ilçe Tire. Aslında benim her şeyimin temellerini attığım yer diyebilirim. Benim için çok çok önemli bir yer. Çok sevdiğim bir yer. Benim için tam bir aile diyebilirim Tire için. İki sezon benim için gerçekten çok çok güzel geçti orada. Hocamız İskender Eroğlu'ydu. Gider gitmez acaba oynayabilecek miyim, yapabilecek miyim diye düşünürken Taha Evke ağabeyimin Tirespor'la anlaşmasına da Anıl Yalçın'a  birlikte vesile oldum. Anıl Yalçın ve babası Bülent Yalçın yöneticiydi, sözleri geçiyordu. Taha ağabeyin gerçekten iyi futbolcu olduğuna inandığım için onu söyledim. Aslında bu bir ahde vefa değildi. Taha ağabey gerçekten çok iyi futbolcuydu. Transferi gerçekleşti. Taha ağabeyin psikolojik olarak desteği çok büyüktür bana.

Kritik bir süreçti sonuçta benim için. Kiralık gitmişim ve oynamam gerekiyor. Bana söylediği sözü asla unutmam, "Sen 25 gol atarsın" dedi. "Ağabey nasıl atayım; orta sahayım" cevabını verdim. Beni sürekli inandırdı. Yapabileceklerime beni inandıran bir yapısı vardı. Bana benden daha çok inanıyordu diyebilirim. Bülent Yalçın ve Anıl Yalçın da benim çok büyük destekçimdi. Oradaki ailem onlar benim. Onları asla unutamam. Gerçekten gider gitmez sanki evlatlarıymışım gibi davrandılar bana. Çıktığım ilk maçta gol attım. Her şey çok iyi başlamıştı benim için. Hocamız da büyük destek oluyordu. O sene çok güzel geçti. Play-Off'u kaçırmıştık ama ben orta saha olarak 14 gol atmıştım. Taha ağabeyin verdiği rakama yaklaşamamıştım ama o hâlâ inanıyordu bana. O sezon bitti ve Altınordu'ya döndüm. Ortamı yine sezdim. İki-üç veya üç-beş maç oynayabilecek pozisyondaydım. Hocanın bana bakışı olumlu değildi. Futbolcu olarak bunu seziyorsunuz. Orada şu anda Sivasspor'un altyapı direktörü olan Murat Dizdar ağabey vardı. Bana çok destek oluyordu. O kamptan ayrıldığı süreçte hocayla konuşup kiralık gitmek istediğimi söyledim. Hoca da hemen "Olur" dedi. Bakış açısını buradan anlıyoruz zaten.

Sıkıntılı bir süreç geçti benim için Altınordu'da… Bir türlü kendimi kabul ettirememiştim. Ama benim için demek ki şanslı ve iyi olan buymuş. Ayrılmak istediğimde Tire'ye gidemeyeceğimi söylemişlerdi. Ama ben oraya gitmek istediğimi söyledim. Çünkü kendimi Tire'ye ait hissediyordum. Hocalar ise benim oraya gitmemi bir türlü istemiyordu. Tabiri caizse hocalarımdan izinsiz gittim Tire'ye. Onlar da kızıp beni bonservisimle 100 bin liraya Tire'ye sattılar. Böylece ikinci Tirespor dönemim başladı. O sene de şampiyonluğun en büyük adayı bizdik ama maalesef yine olamadık. 21 gol atmıştım. Sözleşmeme madde koydurmuştum; 150 bin lira bonservis bedeli getirirsem ayrılabilecektim. Sezon bittiğinde Menemen'e geçtim. Bu defa da sözleşmeme ayrılma maddesi koydurdum. Menemen de gerçekten çok güzel bir ilçe. Benim için eskiden oynadığım bütün takımlarda çok güzel bir ortam vardı. Çok mutluydum. Kendimi ait hissetmiştim. Menemen'de de öyle. İnanılmaz bir kadromuz vardı. Erman Kılıç, Gökhan Ünal, İbrahim Dağaşan, Veli Çetin gibi birçok kaliteli oyuncuya sahiptik. Maalesef orada da bir türlü istediğimiz şampiyonluğa ulaşamadık. O sezon da 16 gol attım ve sonra da Sivasspor maceram başladı.


Gerçekten benim için çok zor ve acı günlerdi. Almanya'ya gittim, çare aradım. Herkese inanmak istiyordum. Gittiğim her doktor üç haftadan başlattı. Üç hafta dinleniyor sonra çalışıyordum ama hemen dizim şişiyordu ve o doktoru eliyordum. Yaklaşık beş ay böyle sürdü. Kayseri'deki Sinan Hocaya gittim. O bana iyi geldi. Geçen sezonun ilk devresi benim için çok kötü geçti. İkinci yarıda iyileştim ve biraz form tutmaya başladık. Takım da kötü gidiyordu. Geçen sene hak etmediğimiz şeyler yaşadık takım olarak. İlk devreyi 25 puanla bitirmiştik, ikinci devrede istediğimizi bir türlü gerçekleştirememiştik. Geçen sene benim için çok iyi geçmedi. Çok hatırlamak istemediğim bir sezon. Konuşulacak çok şey var ama bunları anlatmak istemiyorum. Benim için de zaten niye böyle olduğunu insanların araştırıp öğrenmesi çok kolay. Ama ben anlatmak istemiyorum. Çünkü zor ve yıkıcı bir dönemdi benim için. Düştüğümde yanımda olanları asla unutmayacağım. Ama düştüğümde beni aşağı itenleri de unutmayacağım. Unutmadığım için de zaten davranışlarımla herkes neyin ne olduğunu anlıyor. 

Her şey bitti zannetmiştim!

Bu sezonla birlikte yeniden yükselişe geçtin ve liglere ara verilene kadar 25 Süper Lig, 5 Türkiye Kupası maçında forma giydin. Ligde altı, kupada dört golün var. 49 puanla dördüncü sıradasınız. Ligin bitimine sekiz hafta var. Bu sezonu, lige ara verilen kısma kadar bize anlatır mısın?

Ben sezon başını anlatmak istiyorum. Çünkü benim için Sivasspor serüveninin bittiğine inanıyordum. Ta ki Rıza Hoca gelene kadar. Geçmişte Rıza Hoca geldiğinde Erman Kılıç ağabey de kendisiyle çıkış yakalamıştı. Rıza Hoca çok otoriter ve dediği dedik birisidir. Erman ağabey asla kendi kararlarının dışında ona kimsenin karışamayacağını bana anlatmıştı. Ama ben yine de ayrılmak istiyordum. Çünkü Rıza Hocayı fazla tanımıyordum ve kulüpte bana olan inancın bittiğini düşünüyordum. Ayrılmak istedim ama süreç farklı gelişti ve kampa katıldım. Kamp çok iyi başladı. Her şey çok iyi gelişti. Hocamız yurt dışı kampının ilk gününde, "Ben bazı arkadaşların geçen sezon neden oynatılmadığını anlamış değilim" dedi. Benim için orada her şey yeniden başladı diyebilirim. Bana ve Erdoğan'a söylüyordu bunları. Çünkü ikimiz de çok iyi bir kamp süreci geçirmiştik. Geçen sezon oynamayan sadece ikimiz vardık. Hoca bize inandı, güvendi. İnanılmaz özgüven verdi. Hep arkamızda durdu ve destek oldu. İlerleyen süreçte de bize inandığını ve bu takımı sahiplenmemiz gerektiğini anlatarak bizi işin içine soktu. Zaten müthiş çalıştırmıştı bizi.

Sezona çok iyi başladık ve ilk devreyi lider bitirdik. Gerçekten herkesin kabul edebileceği gibi ligin en iyi futbol oynayan ekibiydik. Hâlâ da iyi oynadığımızı düşünüyorum ama ikinci devre çok şanssızlıklar yaşadık. Emre Kılınç kardeşim sürekli sakatlıklarla uğraştı. Fernando altı hafta sakattı. Bir türlü ilk devredeki kadromuzla oynayamadık. Ama yine de iyi işler yaptık. İlk devrenin şu an sadece iki puan gerisindeyiz. Tabiî ki diğer takımlar çıkış yakaladı. Bunlar ligimizin önde gelen ekipleri ve yıllardır ikinci yarılara hep bu şekilde başlamışlardır. Ama biz hiçbir şekilde kötü düşünmüyoruz. Sekiz haftalık süreçte inanılmaz bir fikstür avantajımız var. Rakiplerimiz birbirleriyle oynayacak. Kendi ipimizi kendimiz keseceğiz. O yüzden inanırsak bu aranın bize yarayacağını düşünüyorum. Çok yük binmişti üzerimize. Dinlenebileceğimizi düşünüyorum. Bu süreci iyi geçirirsek Sivasspor'u ligin zirvesinde bırakabiliriz.

Samimi ve severek oynuyoruz

Dediğin gibi Sivasspor sezonun ilk yarısını lider tamamlarken herkesin gönlünü de kazanan bir takım oldu. Sence Sivasspor'un sırrı nedir?

Çok güzel bir aile ortamı oluştu burada. Herkesin de sempatisini kazandık. Gerçekten saha içinde coşkusuyla, duygusuyla oynayan bir ekibiz. Kalitemiz belki diğer takımlar kadar fazla olmayabilir. Bunun da farkında olduğumuz için açıklarımızı çok koşarak kapatmaya çalışan bir takımdık. Ne kadar samimi ve severek oynadığımızı gördü bence insanlar. O yüzden dışarıya çok sempatik gelmiş olabiliriz.

Özeleştiri yaptığında kendinde eksik bulduğun yönler neler ve bu yönleri düzeltebilmek için çalışmalar yapıyor musun?

Çok duygusalım ve bazen duygularıma yenik düşebiliyorum. Aslında bu bana bazen artı, bazen eksi olarak gelebiliyor. Özeleştiri yapacak olursam duygusal anlamda kendimi geliştirmem gerekiyor. Anlık patlamalar ve anlık kararlar verebiliyorum ve bu bana zarar verebiliyor. Bu konuyla ilgili destek alacağım.



Tek hayalim A Millî Takım

Herhangi bir kategoride henüz giymediğin millî formayla ilgili nasıl hayallerin var?

Evet, bugüne kadar hiçbir kategoride Millî Takım forması giymedim. Bunun sebebini bilemem tabiî ki. Benim eksikliğim olabilir. Bunu böyle yorumlamak istiyorum. Bundan sonraki tek hayalim A Millî formaya ulaşabilmek. Aday gösteriliyordum ama böyle bir süreç ortaya çıktı. Vardır her şeyde bir hayır. İnşallah istediğim ve hayal ettiğim A Millî Takım formasına kavuşurum ve ülkem için hizmet ederim.

31 Mayıs 2020 tarihinde Sivasspor ile sözleşmen sona eriyor. Nasıl bir kariyer hedefin var? Futboldaki hayallerin neler?

Bu sezon sözleşmem bitiyor ve kritik bir karar vermek zorundayım. Ama dünya bu haldeyken kararımı ona göre vermek zorundayım. Çünkü futbol ekonomisi değişecek. Futbola döndüğümüzde ortamın nasıl olacağını bilmiyoruz. Hangi ülkenin ne halde olacağını bilmiyoruz. Bu süreçte Türkiye olarak iyi durumdayız. Türkiye'de kalmak daha mantıklı geliyor bana. Ama sürecin neyi getirip, neyi getirmeyeceğini bilmiyoruz. Her şey günlük güneşlikken hayatımız bir anda ne hale geldi. Bundan sonrasını kestiremeyiz. Ama tabiî ki benim planlarım var. Planlarım içerisinde Avrupa'da oynamak da var. Türkiye'de oynadıktan sonra da bu olabilir, direkt de olabilir. Bu süreç geçtikten sonra bunu oturup konuşacağız. Bu konuda ülkemiz çok sağlıklı durumda. O yüzden Türkiye'de kalmayı düşünebilirim. Türkiye'de oynadıktan sonra Avrupa'ya gitmeyi düşünebilirim. Şu anda kafa yapım bu şekilde ama tabiî ki neyin ne olacağı belli olmaz.

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları