Melo+10

Galatasaray, Beşiktaş'ı mağlup ederek play-offlar öncesi büyük bir avantaj elde etti. Spor yazarlarının maç sonu değerlendirmeleri...

Galatasaray Spor Toto Süper Lig'in 28. haftasında Beşiktaş'ı 3-2 mağlup etmeyi başardı. Sarı-kırmızılılar Melo ve Elmander'in (2) golleriyle galibiyete uzandı.

Spor yazarları maç sonunda kaleme aldıkları yazılarında ilginç tespitlerde bulundular. Milliyet Gazetesi yazarlarından Uğur Meleke, Felipe Melo'ya dikkat çekerek, "Maçın sonunda kazanan Quaresma+10 değil, Melo+10 oldu" değerlendirmesi yaptı.

Spor yazarlarının derbi hakkında yaptıkları değerlendirmeleri sizler için biraraya getirdik...

UĞUR MELEKE / MİLLİYET

"Terim, bence esas takdir edilmesi gereken antrenörlük becerisini Melo'da gösterdi. Brezilya Milli Takımı'ndan düşmüş, İtalya'da bidon seviyesine gerilemiş Melo, Galatasaray'a geldiğinde fiziksel/mental olarak dipteydi. Kilo fazlası vardı, zayıfladı. Ofansif katkısı sınırlıydı; 10 numarayı aldıktan sonra kendi deyimiyle "Ronaldinho gibi hissetmeye" başladı. Kumaşı iyi olduğu için, oyunundaki kalite de arttı. Melo'nun Galatasaray'a geldiğinde en önemli sorunlarından biri de aşırı ve kontrolsüz sertliğiydi. Terim onu çok önemli anlarda 2-3 kez oyundan çıkararak bu sertliğine tahammül etmeyeceğini gösterdi. Şimdi belki haksızlığa hala tahammülsüz ama oyunu da eskiye göre normalleşmiş durumda. İşte bir hoca, Hakan'ı kazanıyorsa, Emre'yi kazanıyorsa, Melo gibi kodlanması bitmiş bir adamı bile geliştiriyorsa takım da gelişiyor; ortaya büyük maçlarda hep vasat üstü oyunlar çıkıyor. Dün oyunun merkezindeki Melo-Selçuk, nerdeyse sıfır hata ile oynadılar. Melo ilk bir saatte sahanın her yerinde bitiverdi, üstelik hemen her pasında da takımına metre kazandırdı. 43'üncü dakikada araya koşu yapan Elmander'i göremeyip geriye pas attığı için üzülen bir adam oldu Melo! Sizin orta sahanızın göbeğinde de Melo gibi bir adam olunca etrafındaki 10 adamı oynatabiliyor; gününde bir Melo+10 (veya Selçuk+10), Beşiktaş'a (ya da 11 eksi Fernandes'e) karşı orta sahada üstünlüğü kazanabiliyor. Bu da maç kazandırıyor çoğunlukla... Beşiktaş'ta, Fernandes'in yokluğu çok kritikti, üstüne bir de Braga kahramanı Ernst'in yorgunluğunun eklenmesi Carvalhal'in elini zayıflattı. Bu sene, Carvalhal'in elinin zayıf olduğu bütün büyük maçlarda Portekizliler ön plana çıkmıştı, bu kez de sıra Quaresma'daydı. Birinci golü tek başına üretti, ikinci golde belki şanslıydı, ama maç boyunca zaten Beşiktaş'ın tek hücum planı onu topla buluşturmaktı. O da topla iki buluşmasını skora dönüştürüp zor gününde puana çok yaklaştırdı Carvalhal'i... Ama maçın sonunda kazanan Quaresma+10 değil, Melo+10 oldu. Her iki takıma da teşekkürler, bu güzel maç için..."


"Maç boyunca hemen hiçbir şey yapmayan Quaresma Beşiktaş'ın iki golüne de damgasını vurup kalitesini ortaya koydu. İkinci golde onun, Muslera'nın kucağında kalacak topunu Semih'in araya girip ağlara göndermesi Cim Bom adına bütün emekleri heba edebilecek bir şaşkınlık örneği oluşturdu. Ne yapacaksınız ki genç bir oyuncuyu, savunmanın temel direği haline getirdiğinizde böyle sorunlar yaşanabiliyor. Aslında Terim'in değişiklikleri derde deva olmaktan uzaktı, takımı güçlendirici değil tam tersi bir etki yaptı. Riera, Aydın ve Aydın gibi hangi durumda ne yapacakları belirsiz ama ne yapamayacakları açık olan oyuncularla son dakikalar yenilme korkusu içinde geçti. Ancak bunun tersi de bir o kadar doğruydu. Özellikle Engin bu maçı da almayı kafasına koymuştu. Onun olağanüstü çabasına biraz da Selçuk katılır gibi olunca iş değişti. Bakmayın topu bir metreden kimin kaleye attığına, gol Engin'indi. Böylece Sarı Kırmızılı takım sadece ligi değil play off'u da şimdiden bitirecek değerde bir galibiyete ulaştı. Özellikle rakiplerin bu hafta yaşadığı kayıplar göz önüne alınırsa bu durum çok daha kolay anlaşılır"

TURGAY ŞEREN / AKŞAM

"G.Saray-Beşiktaş maçı gerçekten seyredilmeye değer bir maç oldu. Mücadele, gol, hırs her şey vardı. Maçın 90. dakikası bitti. Maç uzatmalara kaldı. Üç dakikalık uzatma içerisinde Beşiktaş kalesindeki karambolde Elmander, kafayla maçın golünü attı ve G.Saray sahadan üç puanla ayrıldı. G.Saray orta sahası maçta ağırlığını koyan taraftı. Engin olsun, Melo, Selçuk ve genç Emre Çolak her zaman takımı kontraatağa kaldırdı. Arkadaşları topu kaybettiği zamanda defansın önüne Eboue, Hakan Balta ve Ujfalusi'ye yardıma koştular. Maçın gerçek galibi oynanan oyuna göre G.Saray olmalıydı. O da gerçekleşti..."

GÖKMEN ÖZDEMİR / VATAN

"Galatasaray'ın skora da net şekilde yansıdığı gibi rakip kaleyi düşünen iki futbolcusu vardı. Bol bol pas yapmak, belki yorgun Beşiktaş'ı üstüne çekerek avantaj sağlamak için bir taktikti ama bu pasların sonuna getiremiyorsanız taktik de bir işe yaramıyor demektir. O zaman da ya rakip takımın defansının hatasını bekliyorsunuz, ilk golde olduğu gibi ya da bireysel beceriye kalıyorsunuz, Selçuk'un yaptığı 2 asist gibi. G.Saray her ne kadar çok beğendiğim bir futbol oynamasa da şu da bir gerçek 2.'nin 9, 3.'nün 14, 4.'nün de 17 puan önünde. Belki iyi oynamamışlar ama sonucu almışlar. Bu da bir büyük takım refleksi. Fatih Terim'in de G.Saray'a kazandırdığı bu. Son 3 sezonda G.Saray duruşunu, gücünü, formasının etkisini kaybetmişti. Bu sezon geri kazandı. Beşiktaş, Fernandes'in yokluğunu çok aramakla beraber bence son derece efektif, sert, güçlü bir şekilde çıktı Arena'dan. Mağlubiyeti hak ettiklerini düşünmüyorum."

LEVENT TÜZEMEN / FOTOMAÇ

"Beşiktaş karşısında alınan bu galibiyet Galatasaray'ın ritm bozukluğu içinde oynamasına ve iki kez öne geçip yakalanmasına rağmen bu sezon en önemli geri dönüştür. Galatasaray'ın galibiyetinde en büyük rolü Fatih Terim'in kaybetmeme felsefesi oynadı. Maç içinde tek forvete dönmek Fatih Hoca adına belki bir strateji ama bu düşünce takımda "Maçı gol yemeden bitir" düşüncesi yaratıyor. Bu yüzden Galatasaray'ı zirveye taşıyan 4-4-2 düzeninden artık geri adım atmamalı. Kazanmaya şartlanmış futbcolular grubu oyunu koruma psikolojisine uyum sağlayamıyor. Galatasaray'da Muslera, Eboue, Engin, Selçuk, Elmander sahanın en çok çalışan, koşan ve üreten oyuncularıydı. Özellikle Eboue'nin geri dönüşü savunmaya güven getirirken hücuma da katkı sağladı. Eboue, Elmander'e attırdığı gol öncesi topu ısrarla takip etmesi akıl doluydu. Haftalardan beri sallanan ve kafalarda "Trabzon'daki gibi ligin ikinci yarılarında düşüşe mi geçiyor?" soruları uyandıran Selçuk sadece iyi oynamadı, attığı olağanüstü iki pasla gecenin yıldızı oldu"

ÜMİT AKTAN / TÜRKİYE


"Çok iyi oynayan bir takımı iyi oynayan birkaç kişiyle yenmek, üstelik rakip sahada pek kolay bir şey değildir. Sonucu ancak rakibin hatası veya kendi kalesine atacağı bir golle alabilirsiniz. Oynayarak ve zorlayarak değil. Onu yaşayacaktık dün gece... Ama son dakikada yaşananlar maçı bir taraftan alıp, öbür tarafa verdi. Almeida kafayı biraz 'yerden' vursa şimdi 3 puanı cebine koyan taraf Beşiktaş olacaktı. Ama o top döndü Beşiktaş'a gol oldu. Futbol işte böyle bir şey!"

MERT AYDIN / FOTOMAÇ


"Galatasaray'ın derbide en büyük sıkıntısı oyunu koparamamaktı. 2 kez öne geçip bir türlü gerisini getirememeleri hata şut atamamaları ilginç. Dün gece Necati'nin Elmander'in partneri olmak yerine orta sahaya yardıma gitmesi bunun en büyük nedeni herhalde. Yine o verimsiz tek santrforlu sistemde Galatasaray kısır kaldı. Bir de bunun yanında Engin'in verimsizliği Galatasaray'ı Fernandes'i olmayan Beşiktaş karşısında çaresiz bıraktı. Son anda Elmander'in golü, kaleyi bulan 3. şut, 3. gol anlamına geliyordu."
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları