Carrusca forma istiyor

Her Arjantinli futbolcunun hayalinde ulusal formayı giymek ve Maradona gibi tarihe geçmek vardır. Marcelo Carrusca'nın da düşleri de pek farklı değil. Tevez, Cavenaghi, Rodriguez,Mascherano ve Cangele ile birlikte Arjantin genç takımlarında oynayan Carrusca, G.Saray'a büyük ümitlerle gelmiş. Sarı - Kırmızılıların da tangocudan büyük beklentileri var. Ancak şu ana kadar kendini göstermiş değil. Bu genç Arjantinli'nin futbolundan çok meşhur Türk yemeği `kapuska'yı anımsatan ismi rakip takım taraftarlarınca espri konusu . Geldiği günden bu yana basınla çok fazla içli dışlı olmayan, sahadaki duruşuyla buz bir adamı andıran Carrusca'nın hiç de dışardan gözüktüğü gibi soğuk ve çekingen biri olmadığını gördük. La Plata'da doğan `El Chelo' lakaplı futbolcu, çiftçi çocuğu. 3 çocuklu bir ailenin ortanca bireyi olan tangocunun futbolla tanışması erken yaşlarda başlamış. "Babamın küçük çapta bir tavukçuluk işletmesi vardı. Annem ev kadınıydı. Bu yüzden ekonomik olarak zor şartlarda büyüdük. Benim ve ağabeyimin en büyük tutkusu futboldu. 5 yaşında futbol okuluna yazıldım. 12 Eylül Futbol Okulu benim için bir başlangıç oldu. Sonra 11 yaşında Estudiantes'e geçtim. Buradan kopmadım. Ta ki Galatasaray'a gelene dek."

Galatasaray'a geliş öyküsünü ise Carrusca şöyle özetliyor: "İlk hayalim bir gün Arjantin Ulusal Takımı'nın formasını giymekti. Bunu henüz gerçekleştiremedim. İkinci hedefim ise Avrupa'da iyi bir takımda top koşturmaktı. Esdudiantes'te oynarken çeşitli takımlardan teklif aldım. Ancak gerekli adımları atmadım. Kısmet bu yıldı. Bu hayalim gerçek oldu. Doğrusunu isterseniz gelirken Türk futbolu hakkında çok bilgim yoktu. Zaten Galatasaray ve biraz da Fenerbahçe'yi biliyordum. Özellikle Galatasaray'ı Süper Kupa'yı aldığı zaman ve Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı dönemden biliyordum. Takımdan özellikle Mondragon'u eskiden beri biliyordum. Ayrıca Hasan Şaş'ı ilk gördüğümde kendi kendime `meşhur Hasan Şaş buymuş' dedim. Hakan Şükür'ü de unutmamak gerek. Böyle bir golcüyle aynı takımda oynamak benim için büyük avantaj. Çünkü ben gol attırmayı seven biriyim."

Dışarıdan bakıldığında mutsuz, çekingen birisiymiş izlenimini sezinliyoruz. Carrusca böyle algılandığını bizden duyduğunda gülümsüyor ve başlıyor konuşmaya, "Ben sahada her zaman soğukkanlı olmaya gayret ettim. Sahadaki her şeyin sahada kaldığını biliyorum. Onun dışında çekingen değilim."

G.Saray'a gelmeden önce Mondragon'la uzun uzun sohbetler eden ve `ikna' olan Carrusca beklediğinden çok farklı bir ortamla karşılaşmış İstanbul'da. "Gelmeden önce Mondragon'la konuştum. Beni İstanbul'da nasıl bir hayatın beklediğini sordum. Kulüple ilgili bilgiler verdi. İstanbul'un yaşamak için güzel bir şehir olduğundan bahsetti. Kulübün önünde bu yıl özellikle Şampiyonlar Ligi'nde önemli hedefler olduğunu söyledi. Bütün bunlar gelmemde etkili oldu. Sakarya'da oynayan Cangele takım arkadaşımdı. Delgado'yla Arjantin'de birkaç kez karşılaştım. Ancak bir dostluğumuz yok. İstanbul'da bir iki kez telefonla konuştuk. Belki ilerleyen günlerde görüşmeye başlarız. İstanbul'u henüz iyi bilmiyorum. Zaten ancak evime yerleşebildim. Ailemin de gelmesiyle birlikte sıkıntım ortadan kalktı."

Bu arada Arjantinli'nin "Gelmeden önce insanın kafasına bir Arap kenti görüntüsü geliyordu. Ancak öyle olmadığını gördüm. Fazla Avrupai bir ortam var burada. Zaten Mondragon da böyle olmadığını söylüyordu" şeklindeki sözlerine aslında yabancı değiliz. Tanıtım konusundaki yetersizliğimizi bir kez daha gördük.

Türkiye ve Arjantin'deki futbolu kıyaslamasını istediğimizde ise Carrusca'nın ilginç tespitleriyle karşılaştık: "Türkiye'de oynanan futbolla Arjantin'deki futbol arasında belli başlı farklar var. Burada baskı altında futbol çok hızlı oynanıyor. Buna alışmam vakit alacak. Ayrıca Türkiye'de oynanan futbol çok farklı. Ancak şimdi daha iyi duruma geldim. Artık teknik direktörün beni sahada görevlendirmesini bekliyorum. İstanbul'a yatmaya gelmedim. Türkiye liginin rekabetçi ve iyi bir lig olduğunu düşünüyorum. Hedefim burada istikrarı yakalamak. G.Saray'ın büyüklüğüne yakışır başarılarda bende rol almak istiyorum. Şampiyonlar Ligi'ndeki rakiplerimiz oldukça zor. Ancak bu takımlar içinde en iyisi G.Saray. Oda arkadaşım İnamoto'yu henüz tanımıyorum. Türk taraftarlarla Arjantinlileri birbirine benzetiyorum. Hatta buradakiler daha ateşli. Taraftarın 90 dakika boyunca tezahürat yapması beni şaşırttı."

Röportajdan edindiğimiz izlenim Carrusca'dan artık forma istediği yönündeydi. Ne var ki Gerets, Arjantinli'nin yanı sıra Ümit Karan ve Okan'ı da Denizli kadrosuna almadı.Yeni transferler İnamoto ve Mehmet Topal ise bugün 11'de sahaya çıkıyor.

Nevzat Dindar / Cumhuriyet

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları