Başkan Özhan Canaydın, Riva Projesi ile ilgili olarak Genel Kurul'u toplamadan önce camianın nabzını tutmak ve ileri gelenlerine bilgi vermek için çeşitli toplantılar düzenlemektedir. Ve bunlardan birini de daha önce birlikte çalıştığı ama son döneminde kendisine muhalefet yapan Süren, Dürüst, Altaylı üçlüsüyle yapmak ister. Dürüst toplantı için evini açar. Riva Projesi ile başlayan görüşmenin tansiyonu her saniye yükselir ve Süren dayanamayarak derin mevzuya girer:
"Özhan senin başkanlığı bırakman lazım. Hem de hemen bugün... Çünkü bilgin, vizyonun, bakış açın G.Saray'ı yönetmeye yetmiyor. Yaptıkların ortada. Kulübü küçülttün. Ve bu noktadan sen G.Saray'ı çıkartamazsın. Bunun için yeterli değilsin. Artık yapabileceğin en hayırlı hareket kenera çekilip yol açman. Kavgayla besleniyorsun. Nefret tohumları saçıyorsun. Kulüp sevgiyle yönetilir, nefretle değil." Bu sözler karşısında şok geçiren ve çok kızan Canaydın bağırır: "Sen bana beyinsiz mi demek istiyorsun?" Süren dayanamayarak cevabını verir: "Evet aynen öyle... Beyinsizsin."
Canaydın bu sözler üzerine ayağa fırlar ve Süren'in üzerine yürür... Süren de yerinden doğrulup olası bir çarpışmaya hazırlanır. Fakat araya giren Fatih Altaylı ve Ali Dürüst olayı daha ileri noktalara gitmeden yatıştırırlar. Altaylı ve Süren bu tartışma üzerine evi terkederken, Canaydın, Dürüst'e sorar: "Bunu hakedecek ne yaptım?" Aldığı cevap ilginçtir: "Başkan yıllardır adamın üzerine gidiyorsun. Ona ve dönemine demediğini bırakmadın. Süren'in de bir patlama noktası var. Galiba onu hesaplamadın."