Futbolculuğunda Milli Takım'ın ve Galatasaray'ın değişmez kaptanıydı Fatih Terim. Kaybetmeyi sevmeyen yapısı zaman zaman agresiflik olarak yansırdı yeşil sahalara. Helikopterle gelerek şov yaptığı 1986'daki jübilesinde Galatasaray taraftarı 'İmparator' tezahüratıyla uğurlamıştı onu. Yıllar sonra Türk futbolunun gerçek ve tek imparatoru olacaktı. Milli Takım'ı, kuraya son torbadan girdiği Euro-96 elemelerinden finallere taşıdıktan sonra 1996'da Galatasaray'ın başına geldi. Buradaki 4 yılda, son iki senesi kupayla duble yaptığı 4 lig şampiyonluğu yaşadı. En önemlisi de UEFA Kupası'nı kazanmasıydı. Evet; takımında dünya çapında futbolcular da vardı. Bir Hagi, bir Popescu, bir Taffarel gibi... Ama yıldızları oynatabilmek, onlardan en üst düzeyde verim alabilmek de önemliydi. Şunu da unutmamak lazım ki, o geldiğinde G.Saray üst üste iki sezon büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. Yıllar önce ayağı kırılan Okan bir türlü kendine gelemiyordu; Ergün ve Tugay gibi çok teknik oyunculara güven kalmamıştı. Ama Fatih Terim bütün zorluklara karşın muhteşem bir takım yarattı. Ve çok daha zorunu, dünyanın gıptayla izlediği müthiş ofansif bir futbol düşüncesini...
Hatta, o ekibin iskeletini oluşturduğu Milli Takım son Dünya Kupası finallerinde üçüncülüğe uzanacaktı. 17 Mayıs 2000'deki UEFA Kupası zaferinden sonra İmparator Galatasaray'dan ayrıldı. Futbol endüstrisinin en zor bölgesine İtalya'ya gitti. İlk durak Fiorentina idi. Mor-beyazlıları kupa finaline çıkardığı günlerde Başkan Cecchi Gori ile arasındaki sürtüşme de doruğa vurmuştu. İstifa etti. Bugün Fiorentina, mali sorunları nedeniyle yeni bir isimle 3. Lig'de. İtalya'da başarılı olmayı kafasına koymuştu. Ama Çizme'de aynı sezon içinde iki takım çalıştırılamıyordu. Bekledi ve sezon sonunda Milan'ın başına geçti. Futbol düşüncesinden taviz vermedi. Ofansif anlayışı keyif veren bir Milan yaratacaktı belki ama İtalya değirmeni buna fırsat vermedi. Kendi deyimiyle 'yuvası' olan Galatasaray'a döndü bu sezonun başında. Yepyeni bir takımla çıktı bu kez yola... Bugün ligde geride kalan 5 maçta yenilgisiz ve liderin averajla ensesinde ikinci sırada... Galatasaray ile üç kez girdiği ve galibiyetle başlayamadığı Şampiyonlar Ligi'ne Rusya'da ilk şampiyonluğuna koşan Lokomotiv Moskova'yı devirerek girdi. 24 lig maçında sadece 9 gol yiyen, son 16 resmi maçını kaybetmeyen bir takımı hem de Moskova'da 2-0 mağlup ederek...
İtalya'da iki sezonunda da ilk devreyi bitiremeyip istifa ettiğinde Çizme'de "Buraya kadarmış" yorumları yapılmıştı. Ama İmparator, 'yuvam' dediği Galatasaray'da bunun tam tersini kanıtlamaya kararlı. 6 yıl önce göreve geldiği güne göre biraz değişmiş belki... İtalya deneyimiyle gerek basına, gerekse futbolculara karşı çok daha ılımlı. Ama hâlâ başarıya aç; hâlâ çok hırslı ve hâlâ çok iddialı. Takımına ve kendine güveni yine dorukta. "Bu grubu geçelim; sonrası daha kolay" diyecek kadar hem de... Terim'li 4 yılın sonunda bütün takıma yerleşmiş olan 'yenilmeyiz' inancı yavaş yavaş oturuyor. Ne de olsa takımın başındaki kişinin hayat felsefesi bu...
Fatih Terim, Galatasaray ile anlaştıktan sonra transfer için kolları sıvadı. Sarı-kırmızılıların şu andaki kadrosunda tam 10 futbolcu yeni... Daha ilginci bu 10 adamın toplam maliyeti bir Ortega'nın F.Bahçe'ye maliyetinin (23 milyon dolar) yarısı bile değil.
Jorge Loureiro Felipe: 3.5 milyon dolara mal olan Brezilyalı, Avrupa vitrinine Terim ile çıkıyor. Müthiş teknik; arapasları öldürücü. Ona Hagi'nin 10 numaralı formasını verecek kadar güvenen Terim'in deyimiyle "Çalım atamayacağı kimse yok."
Adama Muhammed Sarr: Daha 20 yaşına girmedi. Milan'dan 150 bin Euro'ya kiralandı. Moskova'da da oyuna girdikten iki dakika sonra kafa golünü çaktı.
Sergio Trevino Almaguer: 33 yaşını geride bırakmanın deneyimine sahip. Şampiyonlar Ligi'nde forma giyen ilk Meksikalı milli futbolcu oldu.
Fabio Pinto: 1980 doğumlu. Terim, 2006'ya kadar sözleşme isteyecek kadar güveniyor genç Brezilyalı'ya...
Christian Correa Dionisio: Bir yıllığına kiralanan 27 yaşındaki Brezilyalı G.Saray'ın kendisi için yeni bir başlangıç olduğunu söylüyor.
Milan'dan kiralanan Ümit Davala ve Blackburn'den dönen Hakan Ünsal, UEFA Kupası'nı kazanan kadrodaydılar. İkisi de Moskova'da 90 dakika forma giydi. Dünya Kupası'na giden kadroda yer alan Cihan da şimdiden gelecek vaad ediyor. Yeniler içinde Baliç ve Mehmet Polat sakatlıkları yüzünden henüz katkı yapamadılar.
Galatasaray'ın Lokomotiv Moskova'yı deplasmanda 2-0 devirmesi dünya basınında geniş yankı buldu. Tabii, Fatih Terim'in iki yıl çalıştığı İtalya'da da sonuç ilginç başlıklarla duyuruldu. Corriere dello Sport "İmparator Moskova'yı fethetti" başlığını atarken, La Gazzetta dello Sport da, "G.Saray'ı galibiyete Milan'ın eski teknik direktörü Fatih Terim'in taktiği taşıdı" yorumunu yaptı. Rusya'da maç günü Mozart'ın Türk Marşı'na atıfla "Lokomotiv Stadı'nda Türk Marşı çalınacak mı?" başlığını atan Sovetski Sport Gazetesi, dün "Moskova'da Türk Marşı çalındı" manşetiyle çıktı.
Sport Ekspress Gazetesi de, geçmişte Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratan General Svarov'a atıf yaparak, "Lokomotiv'in teknik direktörü Semin, güçlü Türkler'i yenilgiye uğratacak bir Svarov olamadı" diye yazdı. Yunanistan'da Derby Sports "Galatasaray, Ruslar'a çiftetelliyi öğretti" yorumunu yaparken, Ora "Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'ne bu yılın en gösterişli çıkarmalarından birini yaptı. Lokomotiv Moskova'nın Galatasaray ile başa çıkacak gücü yoktu" diye yazdı.