‘Konya ve Beşiktaş maçları’
“Bu sene de çok fazla değişen bir şey yok. Maddi konularda her zaman sıkıntı çekiyorduk ama içimizdeki inanç çok daha fazlaydı. Futbolda en önemli şey paradır ama inancımız, bu gerçeği silip attı. Forma hakkı herşeyden daha önemliydi. Gerets çok zeki bir insan. Bizlere çok fazla özgüven verdi. Maçlar nasıl biterse bitsin, aynı psikolojiyle inanmış bir şekilde, sonuna kadar pes etmeyen bir yapısı var. Son dakikalarda attığımız goller de bunun göstergesi. Bu sezon oynadığımız en zorlu maçlar Konya ve Beşiktaş maçlarıydı. Bu maçları alınca inancımız daha da arttı, daha çok inanmaya başladık.”
‘Gençlerin payı çok fazla’
“En zorlu dönemlerimizde flaş transferlerimiz genç arkadaşlarımız oldu. Ben yokken Ferhat, Ayhan yokken Aydın, Uğur, Özgürcan ve diğerleri... Açıkçası şampiyonlukta bizden daha çok payları var. 18 yaşında böyle bir camiada oynamak, şampiyonluğu almak ve final maçlarına çıkmak her kişinin cesaret edeceği bir olay değildi. Onları bir kez daha kutluyorum. En kötü hatıralarımız Tromsö’yle ilgili. Kırılma noktaları vardı. Ümit’e yapılan penaltıydı ama saha çizgileri belli olmadığı için hakem aut verdi. Sami Yen’de de ofsayttan gol yedik. UEFA Kupası kaldırmış bir takımın bu duruma düşmesi çok zoruma gitti.”
‘Fener bizi kamçıladı’
“Son dört haftada maçların telafisi yoktu. Fenerbahçe bizi yenince şampiyonluğunu ilan etti! Bu durumdan çok etkilendik ve daha da hırslandık. Son maçta Kayserispor’a karşı, sahaya farklı konsantre olarak çıktık. İyi konsantre olamasak, yenilirdik. Denizlispor da gol atınca saha içinde ağlamaya başladık. Bizim maç bitince ilk işim basın tribününe koşmak oldu. O 16 dakika, 16 sene gibi geldi! Maç bittiğinde ise ilk kez tanık olduğum bir sevinç vardı. Hemen annemi aradım. Ağlıyor, zor konuşuyordu, “Anneler gününde bana en güzel hediyeyi verdin” dedi. İlahi adalet yerini buldu.”