1>8

Elano en az anlatıldığı kadar iyi bir transfer. Öncelikli olarak sağ bekte Sabri’nin, stoperde Gökhan’ın yerine direkt oynayacak; forvette de Baros’u Nonda’dan daha iyi yedekleyecek bir oyuncuya ihtiyacımız vardı.

Elano en az anlatıldığı kadar iyi bir transfer. Öncelikli olarak sağ bekte Sabri’nin, stoperde Gökhan’ın yerine direkt oynayacak; forvette de Baros’u Nonda’dan daha iyi yedekleyecek bir oyuncuya ihtiyacımız vardı, fakat Brezilya Milli Takımı’nın onbirinde direkt oynuyan bir oyuncuyu transfer ediyorsanız o transfer “çok doğru transferdir”. Rijkaard; çok akıllı ve güngörmüş bir hoca; demeç verdiğinde vermiş olmak için vermiyor; az konuşuyor ama bir şeyler söylüyor.. Ne demişti 1-2 hafta önce; “İlk onbire oyuncu transfer edeceğiz”. Bu ne demek; yedek kulubesi zaten kaliteli ama başarılı olmak için sahada da iyi oyunculardan kurulu bir takım yaratmak gerek..

 Aklınıza şu soru geliyor olabilir; madem bu kadar iyi, peki ya M.City neden Elano’yu bıraktı? Cevabı gayet basit: Transferde yüzmilyon pound’lar harcamalarına rağmen büyük bir yanlış içindeler; forvet mevkiine Bellamy, Adebayor, Santa Cruz ve Tevez’i alarak Chelsea’nin 2004-05 sezonundaki gibi 2 sene patlaması kuvvetle muhtemel bir mavi balon yarattılar; amaçları Elano gibi oyunun iki yönünü oynayabilen oyuncular yerine tek yönlü ama daha sansasyonel oyuncularla öncelikle dikkatleri ve reytingleri çekmek. Sanırım gerçek bir takım olmak için gereken adımları da 2 yıl sonra atabilecekler..

Elano’nun bize transferini şöyle de yorumlamak mümkün; bizim yaptığımız bu tansferlerden sonra (şımarıp) Ayhan’ı Gaziantep’e 1.5 milyon avro’ya geri verdiğimizi düşünün.

Keita, Leo Franco, Elano gibi yıldızları almış ama takımın taşıyıcı kolonlarından birinden lüzumsuz yere vazgeçmiş olurduk; Gaziantep de kendine göre yılın transferini gerçekleştirmiş olurdu..

Şu anda oluşmuş olan onsekiz kişilik kadromuza baktığımızda keyiflenmemek mümkün değil.. Haldun Üstünel; bizi şımarttıkça şımartıyor..

Hazır keyfimizde yerinde iken kendisinden çok önemli bir şey daha rica etmek istiyorum; Kewell’ın sözleşmesini 1 yıl daha uzatmasını..

Şampiyonlar Ligi’nde oynama ihtimalimiz; Kewell’in Roma yerine bizi seçmesinde önemli rol oynamıştı.. Sihirbaz Harry; 1.5 yıldır saha içi ve dışında yaptıkları ile sarı-kırmızı arma ile Şampiyonlar Ligi’nde oynamayı inanın yerden göğe kadar hak ediyor..

Keza Linderoth da; nerede kime ne demeç verirse versin; bize olan borcunu ödemek istediğini söylüyor.. Bu kadroyu 2010-11 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma mücadelesi içinde görmeye sabırsızlanıyorum sevgili okurlar..

Yeni stadımızda, hak etmediğimiz şekilde 4. torbadan çıkıp grupta ilk 2 mücadelesi vermek inanın çok ama çok keyifli olacaktır.. Şu an için bu güzel hedefler hayalden gerçeğe dönüşmeye başladılar; bize düşen sabır içinde yeniden yenilenen takımımıza destek olmaya devam etmek..

Netanya maçına  gelecek olursak; oynadığımız resmi maç sayısı arttıkça takım şablonu daha da belirginleşiyor ve göze daha hoş gelen futbol oynuyoruz..

Buradaki Aslan payı kuşkusuz Frank Hoca’nın.. Sezonun kafa dışında atılan ilk golünü oynadığımız 3. resmi maçın 2. yarısında bulan takımımızda Arda’nın gerçek 10 numara gibi oynaması her geçen gün daha çoksonuç vermeye başladı..

Kewell gibi futbol yeteneği sonsuz olan; tabiri caizse “topu bilen topçu” olan Arda sol çizgide de oynasa, ortada da oynasa; dünkü maçta olduğu gibi sağ çizgiye de kaçsa verimli oluyor..

Burada birbirimize sormamız gereken soru sadece Arda’dan maksimum faydayı sağlamak yerine; O’nun sahadaki konumuna bağlı olarak diğer yıldızlarımızın nerelerde görev aldığı ve toplamda takımın hepsindne aldığımız faydanın artması.. Önümüzdeki yazılarda bu konuyu daha da detaylı işleyeceğiz..

3 sezon sonunda; ilk defa önümüzdeki sezonda kalemizi koruyacağını bilen ve özgüveni tam bir kaleciye sahibiz artık.. Sen de hoşgeldin Franco, umarım Taffarel’le yaşadığı başarıları ve daha fazlasını senlede yaşarız..

Saygı ve sevgilerimle,
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları